Cüzzamlı bir şiir giyindim: beynamaz
gölgeler kavurur da kavurur iç sesimi sonra dipçiğine teslim olurum aşkın ki
aşk küreyen aşk kükreyen…
Yarım ağız sevenlerden olmadım belki
de olmazın oluru bir s/eda idi düşlediğim…
D/işlediğim kalem ve meskenim buzul.
Rabıtası sözcüklerin
Ah, akılsız bir sevdada muhalif
düşlerim
Kekremsi yalnızlık
Kilitli bir kapı
Ve işte anahtarım iken şiir.
Tılsımlı bir hayalim ben
Belki yüklendiğim en içli özlem
Bahtsız semanın gizemine teslim
Edilmişliğim
Gönlün kubbesinde fısıldayan
Bir münzevi
Kabarık etekleri o masal prensesinin
Seslendiği uzaklardan
Çağrıldığım hangi mecraydı da
Tefe konulan bir ışık bir buse bir
serzeniş
İçime konan hayali fener o sevdalı
manzume.
Göğü karışladığım değil yalan
Gökte asılı ruhum ve bitimsiz kelam
Meylettiğimse rüzgâr
Doludizgin redifler
Kavisli yollarında muhatap olduğum
O sessizlik yok mu hele?
Ederi olmayan bir cümle iken
Ağıtlar yaktığım
Ant içtiğim
Haraç mezat zikreden defolu bir düş
İçime düşer de düşer o çiy tanesi
Fermanı elbet görünmezliğin
Görünürde ne saklı sanki?
Siması yabancı olmayan tedirginliğin
Palazlanmış kaygılarında
Satırlara dizili gün gibi
Kaldı bir kez gecenin kursağında
Sözcükler kabristan ziyaretinde
Ölümlü yüreğimin de son ziyneti işte
Mezar başlığına yazılı tek cümle:
Yalnızlığın inhisarında asla
Anlaşılmadığım
Şu dünya ahvali iken
Kibirli gölgelerinden kaçtığım
Kilit noktamsa koymaktı son noktayı
Sevginin nazarında unutulmuşluğum bir
ömür
Kabir azabına denk gelen ıssızlık
İşte sonunda gerçek oldu.