aniden gelir
baharda yağan dolu
aniden düşer yaz yağmuru
bir düş gibi inanılmaz olurdu
kar boyalı Vahşen
hiçliğe filizlenirdi
davundere , sirpiyan
hiç başlamamış sevdaların yeri
Ensedere ,Haseki ,Vanguglar
ofset baskılı tablolar
Tanısa yazı ,Daumdere ,Oskiyad
kutuplar kadar uzak
Toripoh ,Küşnedere , Taşlıtarla
kara bir yemin gibi
köyün gizlenen zamanıydı
gecelerinde çoban yıldızı
umutlarımızı çoğaltırdı
onca kanayan yaraların
örselenmiş bir gençliğin
sırları yatar
bahçeyik , kavaklık , harmanlarda
işte bütün hikaye
geç kalınmış ne çok mutluluk var
bir ömür ikiz kardeş gibi
sevinçler acılar beraber
dönülmez gençliklerimiz
Vahşen’de yaşar
hiç başlanmamış olsaydı
Mahmud’un geği’nden gurbetler
hiç yarım kalmasaydı özlemler
kaç yıkıntı geçirdi Venköy’ü
kaç benzersiz aşk yaşandı
harman zamanı
duyguların sürgün yeridir Dongosor
kıyıya çekili sandallara benziyor
karşı bağlar, Göl öğü
bağlar , bahçeler
taş taş üzeri çevrili
gün boyu çürüyen çalılar
geçit vermezler
su nöbetleridir can suyu
sarhımış hasıllara yetişir
kavarı çevrilen harg’lar
boynu bükük bakarlar
ayrılşları anlatır
yola çıkmıştır sular
bir gölgedir akşamında Eğnik
eve dönen yorgunluktur
yaşanmışlıklar
uzun yolları göze alan Yıhılgan
karasu’ya yakındır
yüzlerini göremediğimiz fısıltılar
akşamüstü çıkarlar
en çok korktuğumuz anlardır
kimse olmaz yanımızda
orada Kam , orada Kup
karanlık ve dipsizlik
bir kabus geçip gitmez
kayan yıldızlar gibidir
gölden yansıyan ışık gölgeler
gövdeleri oyuk oyuk
kemre bağlamış söğütler
serpinen ucundadır iş Vahşen’de
öter bir keklik tolik’te
daha başka keklikler de
şahra çeken anne eşek seyirtir köye
kurik’ler yerinde duramaz bahçede
sonsuzluğa akar gider işler
bazen gülmez hayat Vahşen’de
gözyaşları çok aktı
ağıtlar yakıldı
düğünleri yas bağladı
kaç yıldı
bereket günleri kayboldu
sular çekildi pnarlar kurudu
bağlarda üzümler yok oldu
sustuk ve dinledik
dualar ektik yere göğe
bir hazin hatıradır su dönüşünce göle
yazın bittiği her yerde söylenir
söylenmeyen şeyler kalır geriye
ve sonra hiç bir şey olmamış gibi
ağır, usul bir hazırlık başlar
uykuya benzer yarınlar Vahşen’de
usulca sıyrılır akşamlar
gurbet kadar uzaklara gülümseyerek
neleri ıskaladık Hakko sohbetlerinde
yaralı gönülleri göremeyerek
ve umudunu kaybetmeye hazır Cirik
yıldızların delik deşik ettiği ete mahalle
pusuya yatmış çeşme gürül gürül
harman zamanı cenk meydanı
aynı işler aynı araç gereçler
bir yanı viran köy içleri
bir yanı yeniden yenilenen değişim
gelinciklere benzerdi
gülümseyen çağalar
ne çok güzelliklerimiz var bizim
keklik ötüşleriyle başlayan
uzun hava ,kasideler ,türkülerle uzayan
Hacı Gül’den Gümüş Ahmet’e
Veysel Dayı’dan Hakko’nun oluklarına
Melekler gibi ufkumuza inen
bir güzel rüyadır Vahşen..



Mustafa kaya
06.05.2021/ istanbul
( Köyün Ufkundan Düşenler başlıklı yazı cirik tarafından 6.05.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.