İlahi bir mucizeydi aşk ve özlemin
vaveylasında saklı iklimin peçesi ve renklerdi mahzur renklerdi tutkulu belki
de tutulan nutkuydu mevsimin yarına bahisler sunan kâhinin da boş kahve
fincanında saklı iken bir düşe mahal veren o sızıdan arda kalan sadece…
Bir düşün sevgili, bir düşün…
Hangi düş’ün mahzeninde yokluğa kucak
açarsın?
Varlığında saklı sessizlikte ve de
Endamlı bir coşkuyla
Şapkandan çıkan tavşan mıdır içini
kemiren?
Bir düş’e mi gebedir illa ki gecenin
tininde
Saklı bir kehanet misali
Aşkın endamında sarkan eli…
O özlemin, ah, o özlemin
Koruk yüreğinde sudan çıkmış gibi
fasılası ömrün
Havsalası da almaz insanın hani
Hani, depreşen hüznün de müridi iken
Sefil kalbinde tüten bir duman gibi
Ve bir ağıt adeta
Adağınsa yalnızlığın mealinde
Akan bir çeşme
Hüznü yok sayan
Huzura delalet bir yakarış ki
Aşkın kabrinde dirilir yeniden hece
hece.
Gölgelerse müridi gecenin
Gecenin köhne esaretinde saklı titrin
Ölümsüzlük saklı ateşe pervane
Yürekte saklı o çılgın ritminde
mevsimin
Gel gör ki
Göçmen kuşlar gibi debelendiğin
Yanık sesinde türkülerin
Kanatlarını her açtığında aşka
Her ağıt yaktığında
T/aşkın kabrinde yalnızlığın
Hüküm sürdüğü…
Bazense bir vesvese fısıldayan
kulağına
Yoktan var eden Rabbin dokunduğu
kalbinde
Elbet biliyorsun da nereye ait
olduğunu
Coşkuna kat çıktığın
Sevdanı muhafaza ettiğin rüyalar dolu
yüreğin
Vebali neyse
Sevmelerin iksirinde coşan
Bir renk ki
Aşkın asaletini gölgeleyemez hiç
kimse.
Sen ki;
Kimsesizliğine sahip çıkan Rabbinle
Arşınladığın yollarda
Vuku bulan bir şükür ki
Huzura vesile
Kocaman bir ayraç illa ki
Mazinle arana koyduğun o mesafe.
Yeter ki kutsallığında aşkın
Hecelediğin kadar da yalnızlığın
Zincirlerini kıran o haşmetli
haletiruhiye
İle varlığın nasıl da delalet
sonsuzluğa.
Elbet İlahi Aşkın mızrabı vurdukça
inancın huzur dolu tellerine
Muhafaza ettiğin kadar huzurunu
Asılısın işte göğün en coşkulu
mavisinde…