…günlerdir kendisine bakmayı unuttuğu aynanın karşısında ne yapacağını bilemedi zaten fırsatını bulup yakaladığı kısa bir andı, ayna ile konuşmaya başladığını daha doğrusu fısıltı ile söylendiğini hatırladı : 'ne olmuş bana ! günlerdir gezdirdiğim yorgun yüzüm iyice bırakmış kendini,gözlerimin karası gölgelerle dolmuş boş bir manzara gibi..' ,yüzünü aynadan kaçırdı şu anda durup bunu düşünecek halde değildi,günlerce hayattan daha değerli gördüğü annesi için çırpınıyor ,bir o yana bir bu yana bu kentin aşılmaz zorluklarına bin bir engellerine rağmen koşturuyordu,düşüyor,devriliyor kendini toparlayıp tekrar başlıyordu,belki her gün ölüyordu ve bundan da şikayetçi değildi ,evet ölüyordu annesinin üzerine ama sevgi dolu bir gönülle ,fakat geç kalınmışlık endişelerini taşımak istemiyordu ,baş etmeye çalıştığı tüm pürüzleri ortadan kaldırıyor kaldıramıyordu ,günlerce devam eden bu süreç madden ve manen sarsıyor ancak elinden geleni yaptığı inancı ile bir parça olsun vicdanı huzurluydu,öyle durumlar yaşadı ki işte oldu ! annem dönüyor aramıza dediği anlar oldu,kısa süreli de olsa tatlı bir mutluluk rüzgarı yorgun bedenini rahatlatıyor geleceğe umutla bakmasını sağlıyordu,böyle anlarda gizli gizli sevinçten ağladığını hatırladı,tükenişe giderken yeniden kalkışın kendine gelişin sevinçlerini yaşıyordu,annesi ile her gün unutulmuş şefkatleri birbirlerini taşıyorlardı,içlerini ısıtan karşılıklı sevgi tebessümleri birlikte ayağa kalktıkları günler oluyordu, günler günleri kovaladı hastane günleri geçmiş eve dönüş günlerin birinde ne olduysa olmuştu,sevincin çıkagelip hemen ardından hüznün ve sıkıntılı saatlerin ortaya çıkmasından derin sessizliklere gömüldü,bitkin saatler ve sıkıntı yüklü duygular başlamış bir yandan da zaman akıp gidiyordu,yaşamak gibi umut gibi ağır,kör ve sağır, tutunmak ama nasıl? toprak kaymasına benzeyen bir kaygı bu, tam bir erozyon dedi ve kalbinin bu acıyı nasıl taşıyacağını bilemiyordu,beklenmedik bir fırtınaya yakalanmış gibi hissediyordu kendisini,evet yakın bir zamanda annesini kaybetmişti ,bir kentli öksüz gibi yapyalnız kalmıştı her şey korkunç bir korkuya bürünmüş ölümün yok ettiği bir dünyanın merkezine düşmüştü,meğer ne dokunaklı oluyormuş sevgiliyi kaybetmek ,gözlerini kapatmadan önce biricik annesinin gözlerinde ölüm gülümsüyordu sanki ,sonsuz derinliği ile o gülümseyiş bir veda anıydı ve şimdi o cennetindeydi,kabristanın çiçeğiydi  ,buradan çok daha güzel bir ülkede,evet çok daha güzel bir yerde ..dedi,kendi kendine söylenmeye devam etti “..ey hatıralar şimdi konuşun ,son treni kaçıran bir yolcu gibiyim şaşkınım ve yalnız ve yorgun,her gün yeni bir yüz çiziyor olsa da hayat,zaten bir hiç olmuş beni ne kadar gülümsetebilir ki..” başını elleri arasında tutan iradesine şaşıyordu,uykusuz ve yarı tok geçen çoğu kez sıkıntılarla dolu sayısız günlerden çıkıp gelmesine rağmen hayatın gerçekleri karşısında tutarlı duruşunu bozmayışı tek tesellisiydi,yine de bir an evvel toparlanmalıydı,bu acılar yumağı sarsıcı ağır duygularını dağıtmalıydı, fakat biri biterken diğeri başlar denir ya !! işte böyle bir bahtsızlıkla karşılaştı,günler önce o hastane günlerin birinde ablasının rutin bir kontrol sonucu ciddi bir rahatsızlığın izlerine rastlanması kendisinde yeni bir sarsıntı yaşatacaktı, ablasına olan sevgi ve saygısı,bağlılığı ömre bedel bir tatlılıkta hatta ona ikinci annem diyecek kadar tutkuluydu,dünya güzelleri annesi ve ablası için beslediği duyguların önce annesinin kaybı ile başlayan derin acı, sonrasında ablası ile yeni baş gösteren bu durum katlanır gibi değildi,Allah ancak gücümüzün yetirebileceği,kaldırabileceğimiz bir yükü bize yüklerdi değil mi ? diyordu ”..ey Rabbim bize ağır yük yükleme..bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme..” ayet cümlesini bir dua güzelliği ile fısıldadı,akşam oluyordu ve akşamlar olacak geceler geçecekti yeni gün doğumları ile yeni umutlara sarılacaktı,şimdi her gün merak ,her gün heyecanlarla iç içe olacaktı ,ertesi günlerin birinde arkadaşı ile karşılaştığında arkadaşı ona zayıflamış olduğu üzerinde durarak nasıl bir diyet uyguladığını sordu heyecanla, (nereden bilecekti ki acılarla geçen hüzünlü günlerin beden ve ruhundan alıp götürdüklerini ),neyse ki ayak üstü kısa bir özet ile geçiştirdiği bu ve benzeri konuşmaların hayatın akışı içinde normal olabileceği bilinci ile sabırla cevaplıyordu,aslında en önemlisi dedi ,öğrencilerimi çok özledim ,onların sevgisi ve birlikte doyumsuz geçen derslerin tadını karşılıklı sevgi akışlarını çok özledim diyordu , evet çok özlemişti , öğrencilerin de onu çok özlemiş olduğuna emin olarak…hayat devam ediyordu ve devam edecekti. 



mustafa kaya
08.06.2021/beylerbeyi
( Veda Gülümseyişi başlıklı yazı cirik tarafından 10.06.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.