Ne zaman
Gönül penceremin yanına bir sandalye koysam
Kanat kanada tutuşan iki kuş görürüm
Hemen tüylerimi döker titrerim

Beyaz beyaz yağan gidişini
Mesafelerin ayazını
Acının fırtınasını görür
Üşürüm

Hasret güğümünü kaynatır
Buz yanan soba
En çokta iliklerime işleyen çaresizlikten
Üşürüm 

Aklım üşür 
Ela gözlerini düşünür avucumu ovalarım

Hüzün biriktirdiğim keşke bulutları
Kıraç duygularıma ağlamaz

Sükutumu vazoya koyarım
Yeşil yapraklar çıkarıp
Kırmızı cümleler açmaz

Az şekerli bir hayat
Bir gevrek sevda
Yarım kalmış hikayeler

Dilinde uzun menzilli ecnebi bir sapan
İkide bir
Penceremin camı şangır şungur 
Ah edişlerim kornişte sallanır

Kaşkolsuz hayallerimin boynu üşür
Eldivensiz ümitlerimin elleri morarır

Kırmana alışığım ben
Elmas sözlü bir camcı çağırıp
Gönül almayışının yorgunuyum

Sandalyeyi kaldırdım
Naylon çektim pencereme
Isınmak için mi
Hayır
Acımtırak gelmeyişin görünmesin diye

Gönül odamda yalnız mı üşürüm
Hayır
Dilimde kor olmuş demir mısralar
Aklımda dağlanmış ela gözler
Birde
Mırıl mırıl ortada dolaşan
Sık sık penceredeki naylonu tırmalayan
Ümidimin kedisi üşür

 
( Ümidimin Kedisi başlıklı yazı Kazım Gök tarafından 11.06.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.