ağır ağır batıyordu güneş
ufka sinmişti bakışların
dört bir yan kıp kırmızıydı
nar dalları zeytin ağacı
göğsü sarı kiraz kuşları
susan suydu sarmaşıktı
defne kokusuydu
bir kelime bile etmeden

büyük unutuluşlara sürgündü
her şey …

bir kırık aşk hikayesiydi
bir kaç ıssız söz
yaldızları dökülmüş
yanıp kül olmuş bir kağıt gibiydi
susturulmuş gecenin tam ortasında

benden sana çağıldayan

yakıp yıktığın kentlere doğru
içimde kişneyip şahlanan atlılardı
doludizgin koşuyorlardı
donan suya ,üşüyen göğe titreyen yıldızlara
bir ferman taşıyorlardı senden
gümüş yelelerinde 

akşama kilitlenmişti vakit
bir elma düşüyordu dalından
düşüyorduk…
sen ve ben
kasım boylarınca

rüzgar hoyratça esiyordu
bulutlara bakıp ahkam kesiyordu
hava-toprak-ateş-suydu
içlerinden inen huzme-i nurdu
hale gibiydin ufku saran
kızıllar boyu ötelere uzanan

bir akımdı geçen
bir kutsal enerjiydi
yedi göğünden sen fışkıran

viran bir yalnızlığa dönüşmüş
bir mevzi
bir nöbet yeri
en derinden sarsılıştı
en derinden titreyiş…

sonsuzca bir zafer
sonsuzca bir hezimetti…
bir savaş meydanıydı
sen ve de senden ötesiydi gece

redfer
( Bir Kaç Issız Söz başlıklı yazı redfer tarafından 15.06.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.