Düş çekmecemde saklısın ve seri
numaranı bulamadığım belki de kare kodunu çözemediğim bir yanılgısın, sen
Mahmure ve eşref saatime denk gelmeni bekliyorum ki beraber çıkalım yola.
Çıtkırıldım mizacından çıkıp da yola
inşa ettiğin o seyrüseferi egonun ve mintanın sökük, Mahmure bense yüreğimin
söküklerinden diktim kendime İlahi mucizenin temsil ettiği o kaftanı.
Mubah mıdır sahi bunca sessizlik?
Müşküle her düştüğümde kapına
geldiğim sen ise evimden çıkmazken bir de yüreğimde saklı tuttuğum bir
mücevherdin sen, Mahmure.
Mahmur gözlerinden firar eden
kıvılcımlar ve işte bir yangına sebebiyet veren…
Ruhumun katlarında masallar
yaşıyor/muş meğer bense onca şeyi onca hikâyeyi senle eşleştirip sadece
içtimada saklı tutmuşken iç sesimi.
Bir gönyem yok ve açıölçerim de olsa
olsa acılarımla inşa ettiğim şu ufacık dünyam iken…
Meali var mı yok mu sahi bunca
yaşanmışlığın?
Kibirli saltanatında el pençe divan
duran kimse sana ve şakşaklayan ebegümeci hurafeler.
Gönlümün radarında tek takılı olan
senken ve senin terk edişinin ardından gördüm ki bir ömür sana emek vererek
aslında kendi saadetimi yok saymışım…
Mutluluk neydi sahi senin savaş
verdiğin cephede ki…
Sevgiyle kurduğun yuvanda savaşa
sebebiyet veren demek ki içindeki karanlıkmış ve aydınlığımı karartmakla ne geçtiyse
eline ben daha fazlasını bekliyorum artık hayattan üstelik çoğuna da vakıf
oldum.
Atıl yüreklerdeki düş sürgünlerisin
sen.
Süre gelen sessizliğin nihayetinde
patladığı ve patavatsız yüreğinle nasıl oluyor da beni sevdiğini hep
dillendirdin bir de sorgu hâkimi iken sağdıcın solumdaki rafı sadece sana
ayırmıştım ben ve görünen o ki raf ömrü çoktan sonlanmış ve kurtlanmış bir
paket çikolatadan fazlası değilmişsin sen.
Bir karartı ise nasiplendiğin.
Bir teyakkuzsa ardına sığındığın.
Yüreğindeki Hemzeri düş geçidi.
İklimlerde salınıyorum bir ömür bazen
hazan mahsulü yüreğimle yaz güneşine göz kırpıyorum bazense gecenin mehtabında
eşleşiyorum yıldız tozları ile ve yıldız olmayı pek sevmesem de yıldızlar
uçuşuyor başımda ne zamanki duvara tosladım ve işte kendimin yıldızı oldum
üstelik doğduğum gün konan adımla bayağı da adım attık ve nihayetinde çözdüm
içimdeki kilitli çekmecenin şifresini.
Her hayalin ayrı albenisi var
albenili bir duygu familyasında hükmünü sürense en yoğun duygu iken sevgi ve
umut ve işte fermuarını kapadım kötülerin ve günahkar rüzgarları da Allah’a
havale ettim.
Rastık çeken Mahmure.
Gözleriyle etrafını süzen de bir
zümre.
Elbet o duygu batağında batan bir
taştan fazlasıydın sen aslında başıma gelen taşlarla taşladığım bir cehennemin
müdavimi iken karanlık gölgelerin çeperinde doğan aya müteşekkirim hele ki
güneşle mehtabı aynı karede görmenin üstüne duygu tanımazken insan.
Zindanlarda yeşeren bir bitkiden ne
beklenir ki?
Ziyan edilmiş hayatın arka bahçesinde
saklı iken cennet, cehennem yolcuları da uzak dursun benden.
Bir şimendifer gibi kimi zaman
sözcükler.
Belki de bir sema gösterisi ve işte rüzgârın
cilveleştiği bulutlardan firar eden o çiy taneleri ile hayatımı resmediyorum ve
kimi zaman recim edilmiş hayallerimden öte yeni hayaller kuruyorum ve vakıf
olup olmadığım ne ise Rabbimin sözünden çıkmamak adına mutlu ve huzurluyum.
Hayallerden de öte gerçek olan ne ise
vuku bulan ve gerekçelerini de artık merak etmediğim ne ise sadece önüme
bakıyorum ve geride kalan seni ve kayıp ruhları umursamıyorum bile.
Külliyen yalan olduğunu dediklerinin
geç anladım elbet bir başıma kalmışlığımın faturasını sadece sana kesecek
değilim mademki kader bun istedi ve işte İlahi bir açılımla kucakladığım
mucizeler ve rengi solan gün ışığından arda kalan tek bir rahmetle getiriyorum
günün devamını ve gecede saklandığım değildir yalan bir o kadar aydınlık
kıldığım gece ve sözcüklerin şapkasından fırlayan o dişlek tavşanla istişare
halindeyim.
Girift olan hezeyanlar var insan
neslinin de asla sonlandırmadığı bir zulüm ve nefret ölçeği ile insanların
durduk yere canlarından olduğu bu da yetmezmiş gibi iblisin çatallı sesinde
duyuyorum Rabbe isyanını-tövbe haşa.
Sözcükler bazen kanaviçeler gibi
hayatı güzelleştiren, Mahmure hele ki içtense her biri bir de selamını kelamını
eksik etmeyen dostlar ve okuyucular sayesinde hayat yeniden yeşeriyor.
Yaşaran gözlerimse nurlu bir yolculuk
yapmama vesile ve işte hüzünlü kalbimi gittiğin ilk gün teslim ettim Rabbime ve
O’na riayet etmenin sunumudur yazdıklarım ve yaşadığım her ne ise elbet günüme
şükretmemin açan goncasıdır yüreğimden eksik etmediğim sevgi ve umut.