Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 30.06.2021
Okunma Sayısı : 1631
Yorum Sayısı : 4


1964-1984 Yılları arasında pek çok olaya karışıp defalarca hapis cezası alan Dündar Kılıç 12 Mart  Muhtırasının ardından İstanbul Sıkıyönetim Komutanı Orgeneral Faik Türün’ün talimatıyla başlatılan I. Babalar Operasyonunda uyuşturucu ve silah kaçakçılığı suçlarından beş yıl hapis yattı.

Hapis hayatında  pek çok ünlü ile tanıştı ki  bunlar içinde yer alan İlhan Selçuk’tan oldukça etkilendi. Onun yönlendirmesiyle hem kitap okumaya başladı ( Ki böylece 8.000 kitaplık bir kütüphane sahibi oldu daha sonra ) hem de temiz işler yapmaya karar verip hapisten çıktıktan sonra içinde bir film şirketi olmak üzere çeşitli düzgün iş yerleri açtı.

1984 yılında  II. Babalar Operasyonu adı verilen operasyonda Abuzer Uğurlu ve Behçet Cantürk ile birlikte yargılandı ancak uzun süren yargılanma sonucunda ceza almadı. Çünkü bu sefer Avukatı Burhan Apaydın idi.

Evet  Adnan Menderes-Deniz Gezmiş-Kürt İdris gibi pek çok ünlü simanın avukatı olan ve ‘’ İnsanı ipten alır’’ diye ünlenmiş olan avukat Burhan Apaydın Adan Menderes ve Deniz Gezmiş’i ipten alamasa da her ikisi de dörder kez idamla yargılanmış olan Dündar Kılıç ve Kürt İdris’i ipten almayı başarmıştı.

Dündar Kılıç’ın neredeyse unutulmaya yüz tutmuş olan adı 1 Eylül 1994 de bir kez daha tüm Türkiye’de duyuldu. Bu sefer adı Civangate Olayı diye adlandırılan bir olaya karışmıştı.

Efendim bu olayda Selim Edes adlı bir Müteahhit Emlak Banka sattığı arsaların ve yaptığı konutların bedeli olan 120 Milyon doları bir türlü tahsil edemiyordu. Bankanın genel müdürü 3.5 Milyon dolar rüşvet karşılığı bu işi halledebileceğini söyleyerek Selim Edes’ten bu parayı aldı ama 120 Milyon dolar Selim Edes’e teslim edilmedi.

Bunun üzerine Selim Edes  bu olayı çözmek için Babaları devreye sokması gerektiğine karar verdi. Ancak babaları harekete geçirmek için babaların hatırını kıramayacağı birilerini devreye sokması gerekiyordu. İşte bu noktada iddialara göre aklına Semra Özal geldi. Zira oğlu Ahmet’in sağa sola 2 Milyon dolar borcu vardı. Semra Özal eğer babaları harekete geçirirse Engin Civan’dan tahsil edilecek para ile Ahmet Özal’ın bu borçları kapatılabilirdi.

Yine iddialara göre Selim Edes  Semra Özal’ı  Semra Özal ise Dündar Kılıç’ı ve damadı Alaadin Çakıcı’yı aradı.

Alaaddin Çakıcı adamlarından Davut Yıldız’ı görevlendirdi ve Davut Yıldız Engin civanı vurdu.

Olay savcılığa intikal etti. Dündar Kılıç ‘’ Bizimle temasa geçen kişi Semra Özal idi’’ dese de mahkeme onun tanıklığına gerek görmedi. Mahkemede rüşvet almakla suçlanan Engin Civan ‘’ Elinizde belge var mı?’’ Diye bir cümle sarf edince Selim Edes dayanamadı ‘’ Rüşvetin belgesi mi olur pezevek’’ Dedi  ve bu olay hafızalara ‘’ Rüşvetin Belgesi mi olur pezevenk?’’ olarak geçti.

Olayın sonunda Engin Civan 7.5 yıl  Davut Yıldız 7.5 yıl  Selim Edes 1.8 yıl hapis cezası aldılar.

Bu olaydan kısa süre sonra Civangate olayına da adı karışmış olan Dündar Kılıç’ın kızı Uğur  Uludağ’da öldürüldü.  Uğur çakıcı’yı öldürten ise Dündar Kılıç’ın eski damadı Alaaddin Çakıcıydı.

Dündar Kılıç  kızının arkasından ‘’ Karanlıkta koşan düşer.’’ Dese de önce Mitçi Mehmet Eymür’ü suçladı  sonrala ise eski damadını. Hatta daha sonraları Alaaddin Çakıcı tarafından tehdit edildiğini filan da söyledi.

Hapishane arkadaşları içinde , Yılmaz Güney Cemal Madanoğlu Mihri Belli, Sabahattin Eyüboğlu, İlhan Bardakçı, Aziz Nesin, Ali Fuat Başgil, Deniz Gezmiş, Aydın Engin gibi tanınmış kişiler bulunan Dündar Kılıç 1995 Yılında kansere yakalandı  ve 10 Ağustos 1999 da Amerikan hastanesinde öldü.

Cenazesine katılan ünlülerden bazıları şunlardı:  "Kürt İdris" lakaplı İdris Özbir, Necdet Ulucan, Diyarbakırlı "Zaza Hikmet" olarak bilinen Hikmet İlgin, Alaattin Saral, Kılıç'ın eski damadı Alaattin Çakıcı'nın azmettirmesi sonucu öldürülen Tevfik Ağansoy'un eşi Hülya Ağansoy, Susurluk davası sanıklarından "Arnavut Sami" lakaplı Sami Hoştan, Sedat Şahin, sanat dünyasından Zeki Alasya, Ferhat Güzel, Nuri Sesigüzel, Mustafa - Hilmi Topaloğlu, Ali Şan, Fedon, Beşiktaş Başkanı Süleyman Seba, Osman Cevahir, Şadan Kalkavan, Prof. Dr. Kaya Çilingiroğlu, oğlu Kaya Çilingiroğlu ve Yazar Yaşar Kemal.

Aynı gün Zincirlikuyu Mezarlığında toprağa verildi.

MARLON KEMAL- GÜNDÜZ SAVCI  GECE KABADAYI

Babalar veya kabadayılar aleminin en farklı kişiliği  o alemde Marlon Kemal adıyla nam salmış birisiydi. Diğer kabadayı ya da babalardan en önemli farkı ise onun bir Cumhuriyet Savcısı olmasıydı.

Evet bir Cumhuriyet savcısı da  babalar dünyasında  kabadayılığı ile nam salmıştı ve savcılığın tüm ciddiyeti de kabadayılığın tüm raconu da bu adamda mevcuttu.

Ülkemizin pek çok kabadayısı gibi Marlon Kemal de Of’lu idi. Babası diplomasız seyyar dişçi idi.

Marlon Kemal yani gerçek adı soyadı ile Kemal Şimşek 1938 yılında  babasının işleri dolayısıyla Bayburt’ta dünyaya gelmşti.  Aile daha sonra geçim sıkıntısı sebebiyle İstanbul’a geldi ve bugün bile hâlâ Mafya dizilerimizin vazgeçilmez mekanı olan İstanbul’un Balat semtine yerleştiler.

Kemal daha çocukluğunda mahalledeki çocukları dövmeye başladığı için babası tarafından – uslansın ve belirli bir disiplin altında yetişsin diye- Hasköy boks kulübüne yazdırıldı. Bir süre boks yanında halter sporu ile de ilgilenen Kemal tüm haşarılığına ve kavgacılığına rağmen başarılı bir öğrenciydi.  Nitekim lise öğreniminden sonra önce İstanbul Hukuk Fakültesinde okumaya başladı ama bir gün Medeni Hukuk Dersinde sınıfa kedi sokunca okuldan atıldı.  O da Ankara Hukuk Fakültesinde devam etti öğrenimine.

1950 li yıllarda baş rolünde Marlon Brando’nun oynadığı ‘’ Rıhtımlar üzerinde ‘’ adlı filmi seyrettikten sonra filmde Marlon Brando’nun canlandırdığı Terry Malloy karakterine özendi ve onun gibi giyinmeye  onun gibi davranmaya başladı.  Böylece adı ‘’ Marlon Kemal ‘’ oldu.

Hukuk Fakültesini bitirdikten sonra Oltu Gündoğdu  Çerkezköy  gibi yerlerde savcı olarak görev yaptı. Daha sonra İstanbul- Eyüp’e atandı.

Eyüp’te görev yaparken ‘’ Hayali Haliç Tecavüzcüsü ‘’ olayını çözdü.

Bu olayda güya bir genç  üç başka genç tarafından tecavüz edildikten sonra Haliç’in pis sularına atılmıştı.  Polis üç genci yakalamış  işkence sonucu suçlarını itiraf ettirmişti ama Marlon Kemal bu hikayeye inanmadı. Olayı bizzat kendisi araştırdı ve tecavüze uğradığı ve öldürülüp Haliç’e atıldığı iddia edilen gencin hayatta olduğu sonucuna ulaştı. Bu delikanlı aslında zimmetine para geçirmiş ve bu paraları rahat rahat yemek için kendisini öldü göstermişti.

Bu olayı çözmesi sebebiyle Marlon Kemal ‘’ Kahraman Savcı’’ olarak anılmaya başlandı.

İşte bu şöhreti  başını döndürdü ve bunca pohpohlanmanın ardından gece hayatına başladı. Yeraltı dünyasının ünlü adamları zaten hep hemşerileri olduğu için mesela Oflu Hasan  Oflu İsmail  Oflu Osman’dan aslında hiç kopmamıştı. Öğrenciliği yıllarında cep harçlığını hep bu kabadayılar temin etmişti çünkü.

Üniversite yıllarında Türkiye Milli Gençlik Teşkilatı üyesi olan Marlon Kemal TCK nun 141 ve 142. Maddeleri kaldırılsın ama Said-i Nursi’in inancına da yasak gelmesin’’ Diyordu.

Kabadayılar dünyası ile içli dışlı olması ve gece hayatı arkadaşları tarafından eleştirilse de ‘’ bazıları top  bazıları kelebek sever. Ben de delikanlı  mert  kabadayı insanları seviyorum.’’ Diyordu.

Kısa süre içinde Savcı Kemal artık gündüzleri Savcılıkta  oldukça ciddi ve görevine bağlı bir savcı olarak görev yapıyor hatta sanıklara işkence eden polisleri dövüyordu ama geceleri tamamen başka bir kişiliğe bürünüp sabaha kadar viski yudumlayıp kumar oynuyordu.

Bu arada artık kumarhanelerden haraç almaya da başladı. Kumarda yenilince ‘’ Savcı adam yenilir mi hiç’’ Diyerek para vermiyordu.

Hayat kadınlarından orospu ya da fahişe diye bahseden polisleri de dövüyor ve ‘’ Onlara hanımefendi diyeceksiniz’’ Diyordu.

Kısa süre içinde kendisinin de kabullendiği gibi iyice batağa bulaştı. Bu arada bir baş komiser  iki polis  bir bekçi  hatta bir de milletvekili dövünce onu İstanbul’dan Eskişehir’e sürdüler Savcı Yardımcısı olarak. Ama Marlon Kemal’i durduramadılar.

Sürekli izin ya da Rapor alıp İstanbul’a koşan Kemal 7 Mart 1977 de hiç beklenmedik şekilde ve hiç umulmayan bir kişi tarafından sırtından vurularak öldürüldü.

Evet beklenmedikti bu olay çünkü onu öldüren kişi Dündar Kılıç’ın adamı Nurullah Çınar’dı. Marlon Kemal İstanbul’da kumarhanelerden haraç toplamaya Nurullah Çınar ile birlikte çıkardı hep. Yani Nurullah Çınar aynı zamanda Marlon Kemal’in de adamıydı.


Nurullah Çınar ‘’ Otel borcu olan birini çok fena dövünce  abi bırak. Parası olunca öder dedim. Bana çok pis küfür etti  ben de kızdım onu öldürdüm’’ Demiş olsa da olayın arkasında başka sebepler arandı. Dündar Kılıç’a çevrildi tüm gözler. Dündar Kılıç ise ‘’ Sevdiğimiz iyi bir kardeşimizdi. Neden öldürüldüğünü ben bilmem’’ Dedi.

Dündar Kılıç’ın hiç sevmediği kişiler için ‘’ Sevdiğimiz bir kardeşimizdi’’ Dediğini herkes biliyordu ama bu ifade karşısında bir şen denemezdi.

Marlon Kemal öldüğünde ceketinin cebinde bulunan bir defterde pek çok yeraltı dünyasının  sanat dünyasının  iş hayatı dünyasının ve hatta millet vekillerinin adı olan minik bir defter çıktı. Defterde yazılı isimlerin Marlon Kemal’e 2. Milyon dolar civarında borcu olduğu görülüyordu.

Katili  belliydi. Suç sebebi de belliydi(!) daha fazlası kurcalanmadı. Nurullah Çınar’a 22 yıl hapis cezası verildi. Çınar 1981 de hapisten kaçtı. 2000 Yılında da öldü  ve böylece daha 1977 de kapanmış olan Marlon Kemal Dosyası bir daha hiç açılmamak üzere tamamen kapandı.
************
Diğer babalarla devam edeceğiz...
( Babalara Geldik Yine—7. Bölüm-- başlıklı yazı Sami Biber tarafından 30.06.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.