hala
yoksun
buz
tutmuş cama yapışan kar tanelerine bakarken
ocak
alevinden kaçmış kıvılcım gibi
kanat
çırpan kuşların
belki
kanadında saklı senden eksik kalan parça
ya
da bir güneş ziyasında
güneşin
battığı saatlerde
behemehal
ihtimaller çok uzaklarda
ayrılık
var
ne
zaman, ne şekilde, ne yerde
telaşa
düşmeden
korkularla
yanmadan
vakit
geçince
rüzgar
vurunca nefesime
şimdi
mendireksizim ve öyle sakin
kör
topal yaşamdan öylesine kopuk
bazen
telaş
kimi
kaprisler
kaybedilen
renkleri aramak kalıyor geriye
kar
üzerine gül desenli resimler çizebilmek için
kelimeler
sus
gece
sus
açık
pencereden içeri dolarken
şehrin
yağmur kokulu bütün ışıkları
üfleyip
püfleyerek
hızlandırıyor
ısınmasını senden mevsimlerin
dallar
kuruyup yapraklar düşüyor
goncası
solup çiçekler düşüyor
bir
sonbahar havası
bir
çiçek kokusu
bir
kuş cıvıltısı
seni
unutturan
adını
bilmediğim bir şey var yüreğimde
elimde
ocaktan yeni çıkmış bir simit
kaybetmeden
redfer