Merkez Efendi diye bir zat var. Bilenler bilir, mesir macununun mucididir. Asıl adı Mûsâ, künyesi Ebü’t-Takī, lakabı Merkez Muslihuddin’dir. Merkez Efendi veya Merkez Halîfe diye tanınır. (TDV İslâm Ansiklopedisi)

Rivayet edilir ki; bir gün hocası (Sünbül Sinan hazretleri) sohbet esnasında Mûsâ Efendiye şöyle bir soru sorar:
- Âlemi sen yaratsaydın, nasıl yaratırdın?
Mûsâ Efendi şu cevabı verir:
- Bu mümkün değil ama, mümkün olsaydı, her şeyi merkezinde bırakırdım. Âlem öyle bir tatlı nizam içinde ki, buna bir şey ilâve etmek veya bir şeyi eksiltmek düşünülemez.

Bu cevap hocasının çok hoşuna gider ve "Aferin Mûsâ Efendi! Demek her şeyi merkezinde bırakırdın. Öyleyse bundan sonra senin ismin Merkez Muslihuddîn olsun" der. Merkez Efendi diye meşhur olur.

İnsanoğlunu memnun etmek çok zor. Bu zorluk, Allah için değil elbette. İnsan fıtratının doyumsuz oluşundandır. Allah bir avuç toprakla insanın gözünü doyurmaktadır neticede. Buna rağmen  insan denilen varlık iradesinin erişemediği, gücünün yetmediği hadiseleri eleştirmekten de geri durmuyor.

Sanırım Aralık ayı olacak. Sabah 05.30 gibi şehir dışına gideceğim otobüs firmasının servis aracına bindim. Hava çok soğuk tabi. Serviste bulunan biri şöyle dedi: "Çok soğuk. Bu soğuğa kar yağması lazım". Aradan aylar geçti, yaz geldi. Bir başkası "çok sıcak, yağmur yağsa iyi olur" dedi. "Hava nasıl? Yağmur var mı?" diye sorduğum bir arkadaş da "aman abi, bu aralar yağmur yağmaması lazım" cevabını verdi.

Kimileri hep yaz mevsimi olsun ister. Kimileri kar yağsın ama çok değil ve soğuk olmasın ister. Bazılarına göre "şimdi zamanı değil"dir. Bazılarına göre ise "tam zamanı"dır. Yıllar önce de kar yağma konusu geçince "Allah bilir" dediğimde "kul da bilir bir şeyler ama" cevabını almıştım.

Benzer örneklere pek çoğumuz şahit olmuşuzdur. Bu tavırlar itikadi bir problem midir? Sadece "cehalet" midir? Konunun erbabı olmadığım için kendi hesabıma hüsn-ü zan etmeye çalışıyorum. Fakat bir şey çok açık: "İnsanoğlu gerçekten çok aceleci" (İsrâ, 11) İşte bu acelecilik insanoğluna kendi kıyametini kendi eliyle hazırlatıyor.

Kul ne bilirse, Allah'ın bildirmesiyle bilir. Yağmurun/karın ne zaman yağacağını/yağması gerektiğini sadece Allah bilir. Bütün imkânlarına rağmen insanoğlu sadece "tahmin" edebilir. Eskiler "ilmin ilk mertebesi haddini bilmektir" demişlerdir. Göz kirpiğine hakim olamayan insanoğlu, Allah'ın icraatlarını (sünnetullah) eleştiriyor. Neye yarıyor peki?

Haddini bilmeyen her şeyi biliyor(!) vesselâm. 
( Sünnetullah Ve İnsan başlıklı yazı Recep K. tarafından 25.07.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.