Edebiyat evrimi Klasisizm,
Romantizm ve Realizm olmak üzere 3 edebi akımın etkisinde gelişme kaydetmiştir.
Klasisizm, Romantizm ve Realizm bugünkü Batı uygarlığının dil, edebiyat ve
eğitim öğretmenleri oldular. Sağduyuya uymayan bir anlatımın hiçbir anlamı ve
değeri yoktu ve bu yüzden hiçbir şey gerçekten daha güzel değildi.
“KLASİSİZM tam anlamıyla
aydınlanma çağının kapılarını aralamıştır” (İnal, 1981, s. 34). Bu akım 16.
yüzyılın sonlarında özellikle Fransa’da ortaya çıkmış, eski Grek ve Latin
edebiyatlarını örnek almış, akıl ve sağduyuya önem vermiş, gerçeği ve doğayı
akıl yoluyla incelemeye çalışmış, doğallığı ve gerçekliği temel almıştır.
Aristo, felsefeye ve metafiziğe mantık kapısından gidilebileceğini söylemiştir.
Klasisizm, 1839’dan yani
Tanzimat’tan otuz yıl kadar sonra klasiklerden yapılan tercümeler yoluyla
edebiyatımıza yansımıştır: Ahmet Vefik Paşa’nın Moliere’den tercüme ve
uyarlamaları; Şinasi ve Recaizâde Mahmut Ekrem’in La Fontaine’den tercümeleri
ayrıca Reşit Bey’in Racine’den yaptığı tercümeler klasik akımın
edebiyatımızdaki ilk yankıları kabul edilir. Özellikle Şinasi çağdaşlarından
açık ara sıyrılarak Avrupa’nın gerçekleştirdiği gelişmenin özünü akıl ve
kanunda bulur.
Toplumsal sıkıntılar, siyasi
baskılar ve klasisizmin sanatçıyı zor durumda bırakan kuralcılığı ROMANTİZMİN ortaya
çıkmasının sebepleri arasındadır. Dolayısıyla ilk kez bir edebî akım başka bir
edebî akıma tepki olarak doğmuştur. “Romantizmle birlikte klasisizmin katı
kuralları kırılmış, edip ve şairler istedikleri gibi coşkun ruh hallerini
eserlerine aksettirmek imkânı bulabilmişlerdir”
Şemsettin Sami’nin
“Taaşşuk-ı Tal’at ve Fıtnat”; Namık Kemal’in “İntibah” ve “Cezmi”, Ahmet Mithat
Efendi’nin ise bu sahada büyük bir sayıya varan eserleriyle başlayan yerli
romanlar, günümüze kadar önemli bir gelişme gösterir (Özön, 1985, s.111) “Söz
gelimi Balzac ve Flaubert gibi romancıların, realizm anlayışlarına gerektiği
zaman romantizm de karıştırdıkları için ölmez eserler bıraktıklarına şüphe
yoktur” (Perin, 1943, s.140). “
Tabiata olan
geniş sadakat anlayışı ile REALİZM, şüphesiz, hem plastik sanatların hem de
edebiyatın eleştirel ve yaratıcı geleneğinin temel akımıdır.Türk
edebiyatında ise, anlatım yöntemi olarak çeşitli akımlardan bahsedebilsek de,
daha çok siyasi, sosyal ve kültürel değişime bağlı olarak ortaya çıkan
toplulukları ve edebiyat kuramlarını kısaca ele alalım.
DİVAN (ZÜMRE)
EDEBİYATI;13. ve
19. yüzyıllar arasında, Arap ve Fars edebiyatlarından temel alan ve Anadolu’da
etkili olan Divan edebiyatı, İslam kültürünün özelliklerini yansıtır. Şairler
eserlerini Divan isimli bir kitapta topladıkları için bu ismi taşır.Divan
edebiyatı, İslamiyet’in kabulünün ardından ortaya çıktığı için dinsel içerikli
dünya görüşünden temel alır. Tasavvuf ve dinle ilişkili konular Divan edebiyatında büyük yer kaplar.
HALK EDEBİYATI: Kökeni İslamiyet’in
kabulünden öncesine dayanır.Genellikle sözlü olarak icra edilmiştir. Halk
edebiyatı, tasavvuftan beslenen, tarikatlara bağlı ozanları kapsayan Tekke (dini-tasavvufi)
edebiyatı, aşık tarzı halk edebiyatı ve anonim halk edebiyatı olarak üç
başlıkta incelenebilir.
TANZİMAT EDEBİYATI: Doğudan Batıya yönelmenin
başlangıcı sayılır.Şinasi ile Agah Efendi tarafından çıkarılan Tercüman-ı Ahval
gazetesi Tanzimat edebiyatının başlangıcı kabul edilir.19. yüzyılın sonlarında
ortaya çıkan Tanzimat edebiyatıyla roman, anı, eleştiri, makale, öykü ve
tiyatro gibi yeni türler edebiyata girmeye ve bu türlerin ilk örnekleri
verilmeye başlanmıştır.Divan edebiyatında da yer alan şiir ve mektup gibi
türler ise, Batı anlayışına göre yeniden düzenlenmiştir.Avrupalı yazarlardan
etkilenen ilk Tanzimat yazarları toplum için sanat anlayışında vatan, hürriyet
ve adalet konularına ağırlık verirken ikinci dönem Tanzimat yazarları bireysel
konulara yönelmiş ve sanat için sanat anlayışını takip etmişlerdir.Birinci
dönem Tanzimat edebiyatı temsilcilerine; Şinasi, Ziya Paşa, Namık Kemal ve
Ahmet Mithat Efendi örnek verilebilir. İkinci dönem temsilcilerine
ise; Recaizade Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamit Tarhan ve Sami Paşazade Sezai
örnek verilebilir.Bu dönemde Batıda gerçekçilik (Realizm) akımı hakimken Türk
edebiyatı, romantizmin etkisindedir.
HAVZA EDEBİYATI
YA DA NEV YUNANİLİK: Nev Yunanilik ya da Havza edebiyatı düşüncesinin amacı, Eski Yunan ve Latin
klasikleri örnek alınarak bu doğrultuda eserler ortaya koymaktır. Havza edebiyatının en önemli isimleri Yahya Kemal Beyatlı, Yakup Kadri
Karaosmanoğlu ve Salih Zeki Aktay’dır. Beyatlı’nın Sicilya Kızları ve Biblos
Kadınları şiirleri ile Karaosmanoğlu’nun Siyah Saçlı Yabancı ile Berrak Gözlü
Genç Kızın Sözleri isimli yazısı bu anlayışla kaleme alınmış eserlerdir.
NAYİLER:Nayiciler, gerçek Türk edebiyatının üslup,içerik ve zihniyet
olarak 13.yüzyıl Anadolu'sunda eser veren Mevlana ve Yunus ekolünün yeniden
geliştirilip günümüze uyarlanmasını savunmuşlardır. Nayi, kelime manası olarak
ney üfleyen-çalan (neyzen) anlamına gelir.1911-17 yılları arasında, Rubab dergisi çevresinde bir
araya gelmiş bir edebiyat topluluğudur. Türk edebiyatında Milli edebiyat
hareketinin ortaya çıkmasına ön ayak olmuşlar, ancak kısa sürede
dağılmışlardır.Topluluğun en önemli isimleri Enis Behiç Koryürek, Halit Fahri
Ozansoy, Selahattin Enis ve Orhan Seyfi Orhon’dur.
SERVET-İ
FÜNUN YA DA EDEBİYAT-I CEDİDE:
Edebiyat-ı Cedide, Servet-i Fünun dergisi yazarlarının
Batı edebiyatı etkisiyle geliştirdikleri bir edebiyat hareketidir. Edebiyat-ı
Cedide ile birlikte Doğu edebiyatından büyük ölçüde uzaklaşılmıştır. Servet-i
Fünun yazar ve şairleri, gerçekçilik ve doğalcılık akımları arasındaki ayrımı
net bir şekilde ortaya koymuşlardır.Tevfik Fikret, Cenap Şahabettin, Hüseyin
Suat Yalçın, Halit Ziya Uşaklıgil, Hüseyin Cahit Yalçın, Mehmet Rauf ve
bağımsız yazarlardan Hüseyin Rahmi Gürpınar ile Ahmet Rasim Edebiyat-ı
Cedide’nin en önemli temsilcileridir.
FECR-İ
ATİ: Meşrutiyet yıllarında ortaya çıkan Fecr-i Ati
topluluğu, belirli ilkeler çevresinde birleşen yazarlardan oluşur. 24 Şubat
1909’da sanat anlayışlarını, amaç ve ilkelerini bir bildiriyle
açıklamışlardır.Türk edebiyatında ilk edebi bildiriyi yayımlayanlar Fecr-i
Aticilerdir.Edebiyat-ı Cedide topluluğuna tepki olarak ortaya çıkmışlardır. Ahmet
Haşim, Tahsin Nahit, Hamdullah Suphi, Refik Halit Karay, Ali Canip Yöntem, Fuat
Köprülü ve Yakup Kadri Karaosmanoğlu en bilinen temsilcilerindendir.
MİLLİ EDEBİYAT,
GENÇ KALEMLER YA DA YENİ LİSAN HAREKETİ: 19. yüzyılın sonlarında, Batıcılık ve İslamcılık ile
birlikte Türk edebiyatını etkileyen üç temel akımdan biri Milli edebiyat ya da
diğer ismiyle Türkçülüktü. Milli edebiyat akımını, Genç
Kalemler dergisinin etrafında toplanan Ömer Seyfettin, Ali Canip Yöntem ve Ziya
Gökalp’in yanı sıra dönemin önemli sanatçılarına Mehmet Emin Yurdakul, Mehmet
Fuat Köprülü, Halide Edip Adıvar, Reşat Nuri Güntekin ve Mehmet Akif Ersoy
örnek verilebilir.
CUMHURİYET DÖNEMİ
TÜRK EDEBİYATI:1920’li
yıllardan günümüze kadar devam eden dönemi kapsar.Temeli Kurtuluş Savaşı ile
Atatürk devrimlerine dayanır. Milli edebiyatla iç içe ve
onun devamı niteliğindedir.
Beş Hececiler:
Başta aruz ölçüsü
kullanmış olsalar da sonrasında tamamen hece ölçüsü kullanmışlardır.Beş
Hececiler topluluğu Faruk Nafiz Çamlıbel, Enis Behiç Koryürek, Halit Fahri
Ozansoy, Yusuf Ziya Ortaç ve Orhan Seyfi Orhon’dan oluşur.
Yedi
Meşaleciler: Batı
edebiyatını takip etmek ve özgün şiir oluşturmak amacıyla bir araya gelen Sabri
Esat Siyavuşgil, Vasfi Mahir Kocatürk, Yaşar Nabi Nayır, Cevdet Kudret, Kenan
Hulusi, Muammer Lütfi ve Ziya Osman Saba’dan oluşur.
Birinci Yeni
ya da Garip Hareketi: Orhan Veli Kanık, Oktay Rifat Horozcu ve Melih
Cevdet Anday’dan oluşur. Şiir hayata yaklaştığı sürece
başarılıdır, anlayışıyla şiir basitleştirilmiştir.Vezin, kafiye, nazım şeklinde
kurallara bağlı kalmamışlardır.Serbest şiiri savunmuşlardır.
1920-60 Arası
Toplumcu Şiir: Eserlerini
toplum için sanat, anlayışıyla kaleme almışlardır. Fütürizm akımından etkilenmişlerdir. Sanat kaygısı gütmemiş, ölçü süz ve
uyaksız yazdıkları şiirlerinde içeriğin önemli olduğunu savunmuşlardır.
Nazım
Hikmet, Rıfat Ilgaz, Aziz Nesin, Şevket Süreyya Aydemir, Ahmed Arif, Ceyhun
Atuf Kansu ve Ercüment Behzat Lav en önemli temsilcilerindendir.
İkinci
Yeniler:Şiiri
şiir olarak düşünmek gerektiğini savunmuşlardır.Soyut anlatımlara, imgelere ve
çağrışım gücüne dayanarak şiirlerini kaleme almışlardır.İlhan Berk, Edip
Cansever ve Ece Ayhan en önemli temsilcileridir.
İkinci Yeni
Sonrası, 1960-80 Arası Toplumcu Şiir:İkinci Yenicilere tepki olarak doğmuştur.Ant dergisi
etrafında bir araya gelen Ataol Behramoğlu, İsmet Özel, Süreyya Berfe ve Özkan
Mert en önemli temsilcileridir.Marksist ideolojiyi benimsemişlerdir.
Eserlerinde direnme, isyan, devrim, insan hakları, işçi sınıfının sorunları,
düzen eleştirisi ve yaşama sevinci gibi konuları ele almışlardır.
Erdil
Ünsal