Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 19.08.2021
Okunma Sayısı : 1015
Yorum Sayısı : 9
ÖNCESİYLE  SONRASIYLA KERBELA’DA  BİR  İZDİVAÇ

Bugün siz  değerli  okurlarıma Kerbela Olayı  esnasında   gerçekleşen  bir  izdivacı öncesiyle  sonrasıyla  anlatmaya  çalışacağım.

Öncesinden  başlayalım  o  halde.

Bilindiği  gibi Hicri  61  Yılının  10  Muharrem  Günü  veya  Miladi  Takvime  göre 680  yılının 10Ekim  680  günü tarihimize ‘’ Kerbela  katliamı’’  olarak  geçmiştir ve  o  gün Sünni  Müslümanlar  için  bir  hüzün günü  olmasına karşın Aleviler  için  bir  yas ( matem ) günüdür.

Kerbela Olayı  hakkında  herkesin mutlaka  bir  şeyler  bildiğini varsayarak  doğrudan  doğruya Kerbela  olayını  anlatmayacağım  sizlere.  Öncelikle  neden  matem?  Miladi  takvime  göre 1431 senedir  süren  bu  matemin  asıl sebebi  sadece  Hz. Hüseyin  ve yanındaki 72 kişinin  katledilmesinden  duyulan  üzüntü  müdür?

Evet  sizlere daha bilinmedik şeylerden bahsedeceğim. Ancak hemen  belirteyim  bahsedeceğim şeyler Sünni  İslam  kaynaklarından  alınma şeyler değildir. Alevi kaynaklar  ve  bir  Alevi dedesinin  anlatımlarına yer  vereceğim sık  sık.

Mesela?

Mesela tüm  Alevi  kardeşlerim  aynı şeye  inanır mı bilmem  ama bazı  Aleviler Kerbela  Olayının Tevrat ve İncil’de anlatıldığına  inanıyorlar.

''Alevilik- Hak  Muhammed Ali Yolu''  adlı  bir  sitede ifade  edildiği  üzere  

*İncil-i Şerif Yuhanna’nın Vahiy 6. Bap’ın 4. Ayeti ( İncilden  İncil-i  Şerif diye bahsediyorlar.)
*İncil-i Şerif, Markos 9. Bap’ın 12. Ayeti
* İncil’i Şerif’in Matta 40,41,42.ayetleri 

Ninova  Olayını ( Yani  Kerbela  Olayını ) anlattığı  gibi

Tevratın  881. sayfasında, Nahum Bölümü’nde, 1. Bap’ta, Ninova zulmü için Rabbin, Yezit’ten alınacak intikamını Ahdi Ahir Peygamber’in torunlarının şehitlik vakasını anlatıyormuş. ( Konu uzamasın diye tam  metni yazmıyorum.)

Ama  hepsi  bu  kadar  değil.

Ali  Sefai Dede adlı  bir  Alevi Dedesi daha da  ileri  giderek Hz.  Hüseyin’in  matemini  tutmanın  Hıristiyanlara da  emredildiğini  söylüyor.  Aynen  şöyle: ‘’ Ve ayrıca İncil kitabının 12. Babın 38. ayetinden 43. ayetine kadar olan bölümde Hazreti Hüseyin’in matemini tutması için Hazreti İsa aleyhisselam ümmetlerine 40 gün umdurma matemi önererek, matemi tutmayanlara şefaat yok demiştir.’’

Aynı  Dede Kur’an-ı  Kerim’deki  Fecr  suresinin ilk  sekiz  ayetinin de  bizlere Hz.  Hüseyin’in  matemini  tutmamızı  emrettiğini  söylüyor.

O  ayetlerin  meali nasıl  peki?

1 - Andolsun fecre.
2 - On geceye
3 - Çifte ve teke.
4 - Gitmekte olan geceye.
5 - Nasıl, bunlarda bir akıl sahibi için yemin var değil mi?
6 - Görmedin mi Rabbin ne yaptı Âd kavmine?
7 - Sütunlar sahibi İrem’e?
8 - Ki ülkeler içinde onun benzeri yaratılmamıştı.

Sünni din  adamları böyle  bir  meal  yapmışlar. Burada  ben  ne  Hz.  Hüseyin ve  Ehl-i Beyt  ne de matem  göremiyorum  ama  benim  göremediğimi  görenler  olduğu da  bir  gerçek.

Ve  işin  en can  alıcı  noktası:

Yine  Ali Sefai  Dede’ye  göre Hz.  Hüseyin’in matemini  tutanlar  sorgusuz  sualsiz  cennete gideceklermiş.  Nasıl  mı?  Onu da anlatmış:

''Allah, Hz. Muhammed’e şöyle bir müjde verir: ’’.....Ya Muhammed her peygamberin ümmetleri işlediği günah ve sevabının karşılığını yarın Ruz-i mahşer günü yargılanıp, mizan terazisinde tartılacak ve sırat köprüsüne sürülecektir. Fakat benim İmam-ı Hüseyin’imin ve Kerbela Şehitler Kervanındakilerin çektiği acıları yüreğinde hissedip, o acıları paylaşan, Ehlibeyt’im ve Kerbela şehitleri için matem tutup gözyaşı dökenleri ben didarıma bağışlayıp Levhi kalemim ile günah defterlerinin üzerine çizgi çekip onları affedeceğim"

Yani aynen Hıristiyanlık inancında Hz. İsa’nın yaratılıştan günahkar kulları kurtarmak için Allah tarafından seçilmiş bir kurban olması gibi Hz. Hüseyin’in de günahkar insanları kurtarmak için Allah tarafından seçilmiş bir kurban olduğuna  inanılıyor.

Kısaca  neden  matem?  Konusunu anlattığımıza  göre şimdi de  gelelim  Kerbela  Olayı  sırasındaki izdivaç  olayına. Öylesine  kanlı  bir  savaş  sürerken. Ortalıkta kan  gövdeyi  götürürken  kim  kimle  evlenmiş?

Bu  evlenen  şahıslar Hz.  Hüseyin’in  kızı Sakine  ve yeğeni  Kasım’dır. ( Hz.  Hasan’ın  oğlu )

Hz.  Hüseyin  ağabeyi Hasan’a  söz  vermiştir  kızı  Sakine’yi yeğeni  Kasım’a  vereceğine dair. Ancak bu  sözünü  yerine getiremeden  ölme  tehlikesi  vardır Kerbela’da.  İşte  bu  yüzden Kızı ile  yeğeninin nikahlarını işte  bu  kanlı savaş devam ederken  kıyar ve ağabeyine verdiği sözü  yerine  getirmiş  olur.

Ancak  babası  Hasan’ın ‘’ Sakın Amcan  Hüseyin’den  geri kalmayasın’’ Diye  tembihlediği  Kasım nikahı  kıyılır  kıyılmaz elde  kılıç savaş  meydanına atılır.

Henüz  daha  sabidir. Günlerdir  aç ve  susuzdur ve  ayrıca  hastadır. Tüm bunlara  ilaveten daha  önce  eline  kılıç aldığı da  yoktur.

Savaş  alanında  kılıcı  zorlukla  kaldırır ama anında Sa’d oğlu  Amr tarafından  bir  kılıç darbesiyle öldürülür.

Hemen  akabinde Hz.  Hüseyin Sa’d bin Amr’ı ortadan ikiye  biçse de  hepimizin de  bildiği gibi  kendisi ve  maiyetindeki 72 kişi  Kerbela’da  şehit  edilirler.

Kısaca Hz. Hüseyin’in  kızı Sakine  evlendikten bir  kaç dakika  sonra  dul  kalmıştır. Ancak  savaş meydanında  Hz.  Hüseyin’in  yakını  olan  başka  kızlar ve kadınlar da vardır.  Onlara  ne  oldu dersiniz?

Rivayetlere  göre Kerbela  katliamından  sonra Hz. Hüseyin’in  Kız Kardeşi  Zeynep ve Kızı Sakine ile  Fatma Yezit’in  sarayına getirilir. Yezit  Zeynep’e  evlenme  teklif  eder. Zeynep bu  pislik herif  Müslümanlara  zarar  vermesin diye ‘’ tamam  teklifini  kabul  ediyorum  ama  bana kırk gün müsaade et.’’ Der ve  Yezit  bu  teklifi kabul  eder.

Zeynep kırk gün  kırk gece Allah’a dua  eder ‘’Allah’ım  canımı  al beni Yezit’in  karısı  yapma’’  diye.  Kırkıncı  gün  duaları kabul  olur  ve  ölür.

Peki  Fatma  ve  Sakine’ye  ne  oldu?

En kuvvetli Rivayete göre Yezit onları yanlarına Hz. Cabir bin Abdullah’ı da katarak ülke sınırları dışına sürgün eder. Sakine, Fatma ve Cabir esir tüccarlarının eline düşer ve çeşitli sıkıntılardan sonra Bizans İmparatorunun ( IV. Konstantinos  olmalı ) sarayına gelir bu iki kız kardeş. Bizans İmparatoru bu kızların Hz. Muhammed’in torunları olduğunu öğrenince onlara iyi davranır ama aynı zamanda Hıristiyan olmaları için bir manastıra kapatır. Hatta kızı da Hz. Hüseyin’in kızlarıyla arkadaş olur ama onları Hıristiyan yapayım derken kendisi Müslüman olur.

Bu arada kızların güzelliğinden etkilenen İmparator, onları oğullarına almak isteyince gerek Fatma gerek Sakine aynen annelerinin Yezit’e dediği gibi ’’ Bize kırk gün müsaade et. ’’ derler ve onlar da Allah’a, canlarının alınması için dua ederler. Kırk gün içerisinde de hakkın rahmetine kavuşurlar.

Bu iki kardeşin ( Sakine ve Fatma ) mezarları İstanbul’un Kocamustafapaşa semtinde Sümbülefendi camiinin avlusunda ’’ Çifte Sultanlar Türbesi ’’ olarak herkesin ziyaretine açıktır.

Türbe Osmanlı Padişahı 2. Mahmut tarafından yaptırılmış olup 1813 yılında Hattat Yesarizade Mustafa İzzet Efendi tarafından ta’lik hat ile yazılmış bir şiir vardır.

Bu meşhed kim ziyâretgâh-ı erbâb-ı muhabbetdir
Gubâr-ı anberîn-i köhl-i erbâb-ı basîretdir

Kafes Yâ Hû tehîdir sanma etrâfında bu câyın
Müşebbek âşiyân-ı tûtiyân-ı bâğ-ı cennetdir

Veren feyz ü şeref bu gülistân-ı cennet-âsâya
İki gül gonca-i gülnihâl-i gülzâr-ı siyâdetdir

Şehîd-ı Kerbelâ Sultân Hüseyin’in durterânından
İki sultân medfûn olduğu bunda rivâyetdir

Bu câye ihtirâmı Gâzî Hân Mahmûd-ı Adlî’nin
Delîli yümn ü tevfîk ü saâdettir kerâmetdir

Bu cây-ı pâki tezyîn etmeden ol kutb-i devrânın
Murâdı hânedân-ı mefhar-ı kevneyne hürmetdür

O hâkân-ı kerâmet şân ü ârif şâh-ı âgâhın
Bu hidmetde muvaffak olduğı bî reyb ü minnetdir

Ola sad-sâl ma’mûr ü mu’ammer taht-ı âlîde
Vücûd-ı lâzimü’l-mevcûdu Mevlâ’ya emânetdir


Allah bizleri ehl-i beyti seven ve gerçek manada onların yolundan gidenlerden eylesin. Aşura ( veya Aşure ) Günü Ümmet-i Muhammed’in birlik ve beraberliğine, her türlü sıkıntıdan kurtuluşuna ve hidayetine vesile olsun inşallah.


( Öncesiyle Sonrasıyla Kerbela’da Bir İzdivaç başlıklı yazı Sami Biber tarafından 19.08.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.