Din, geniş halk kitlelerinin bilmese de harekete geçirilmesinde, genel kabul görme özelliğini araç olarak kullanılması ile ibadet yerine geçen davranışlara yönelerek, fakir halkın, çok çabuk suistimal edilebildiği bir alandır..
Arkeolojik zamanlarda bile şehir tanrıları, aynı zaman da sehrin kral ve komutanları olarak moral motivasyon için dinsel temaları kullanmış, hem kendi varlıklarını hemde yönettikleri kitlelerin varlıklarını bu şekilde  sağlamaya çalışmışlardır..
Daha güçlü olduğunu söyleyen Akadlı Sargon, Sümer şehir devletlerin i birleştirerek ve egemenliğini merkezileştirerek bugünkü manada devleti oluştururken tanrısal güç ve yeteneklerden yararlanmıştır...
Kadının en güzelini, Ur kralınındır. Onunla yılın belirlenen döneminde  sevişmek bir ibadettir..
Ibrahim in Musa ya, Musa nın İsa ya dönüş hızı binlerce yıla mal olurken, Romalı askerler, dünyanın en büyük egemen gücü olarak, sığındıkları kalede bir tek Yahudi bırakmayacak şekilde öldürmüş, kendilerine eş egemen bir güç kabul etmedikleri için yaklaşık 400 yıl hrıstiyanlar ibadetlerini yeraltı  şartlarında gizli dehlizlerde sağlamış lardır...
Din adamları, bu sebeple hangi dine mensup olurlarsa olsunlar genel stratejiyi içselleştirmişler ve egemen gücü, rahleyi tedrisattan geçirerek, kendileştirmişlerdir.. Roma yok edemediği, tek tanrılı inanç sistemini 4. Yüzyıla geldiğinde af çıkarmış ve af üzerinden 50 yıl geçmeden Batı Roma İmparatorluğu yıkılmış ve egemenlik papa nın eline geçmiş ve   İtalya coğrafyası 1800 lü yıllara kadar şehir devletlerinden ötesine geçememiştir.. 
Tek hakim krallar bile engizisyon din mahkemelerinde kurban olmuş ve laiklik dediğimiz ilke sırf kilise yargısını almak için onların bağışıklıklarını ortadan kaldırmak için öngörülmüş merkezi idarenin geliştirdiği bir yöntemdir.. Yoksa bir çok Fransız jandarma kayıtlarına geçmiş adi olayların failleri rahipse yargılanmaları mümkün olmamıştır.. Ölen öldüğü ile yada el konulan malı ile malsız sekılde ortada kalmıştır..
Batı dünyası, bugün bile din, bağışıklık sistemi olarak, din adamlarının sıradışı suç içerikli eylemlerinin bile kamuflajında kullanılmak da çocuk istismarı ve fili livata gibi eylemleri roman ve araştırma yazarlarına konu edilse bile dokunulmazlıkları çok ayan beyan suç olmadıkça, örtülenerek devam etmektedir..
PEKİ İslam da durum nasıldır? Batılı tarihçilerin kendilerine göre geliştirdikleri yorumlar ve ortaya Attıkları kavramlar, onların değer yargılarına göre genel kabul görse de onların ortaçağ dediği dönemler, İslamın tavan yaptığı dönemlerdir.. Roma da kadına ad verilmez, Arap yarımadası da toprağa gömülerek eşkiya saldırıalarından, aileyi korunmak çabası tam bir devrimle "kadına" eş seçme, boşanma miras gibi hakları olan bireye dönüşmüştür..
Hz Muhammed in ölümü ile yerine geçişler hep sorunlu olmuş, olaylar farklı yorumlarla kana sebep olmuş ve şiraze din adamlarının sadece Allah rızası için konulmuş değerleri şirazesinden kaydırma çabalarına dönüşerek, allaha teslim olmak, ona karşı hoş görünmek faaliyetleri, 3.kişilere karşı hoş görünmek onlari ikna cabasına dönüşünce ve batılı stratejistlerce "Bilinçli aykırılıklara" canak tutulunca" ölen ve öldüren Müslüman tipi" teslim olan Müslüman tipi yerine ikame edilmiştir.. Veda hutbesinde emanetlere sahip çıkmak ve sahibine iade etmek, kafa kesmemek, cahiliye dönemine dönmemek, faizsiz bir yaşam kan davasının olmadığı bir yaşamdan ve cahiliye dönemine ait tüm adetleri ayaklarının altına aldığını söyleyen bir vasiyetname vardır..
Bir Müslümanın,  insan kafası kesmesi yasaklanmıştır.. Ama sonradan olma dinde terör gücü ve etkisini arttırmak için kafasının kesilmesi ve bunu kaydedilerek yayılması bir yöntem olarak belirlenmiştir. Ama bu İslami faaliyet değildir.Yapan da Müslüman değildir.. Vasiyete aykırı davranan vasiyetten düşer..
PEKİ nasıl oluyorda Müslümanlar arasında "fitne fücur" tam gaz ilerlerken, birbirini anlamayan yığınlara dönüşen İslam dünyası, son din olmasına - hak geldiğinde batıl zayil olmasına ragmen" riyakarlıkları ve fakirlikleri" yaşıyor?
Din adamları...
Bu çelişkinin tek sebebi dini, dinden uzaklaştıran, din adamlarının siyaset ve egemen güce yakın olmak isteği ile geliştirdikleri din dışı yorumlardır.Mesela Bu yorumlar olmasaydı Osmanlı Padişahı  3.Mehmet 19 kardeşini boğdurtmayacakdı.. Tüm dini kırılma alanın, başlangıc noktası Müslümanların zenginliğe, fetihler sebebi ile gark olduğu, akrabayı tallukat ın devlet içerisinde  sıradanlaştığı , Hz Osman  Şehid edilmeyecekdi..Binlerce Müslüman şıffın savaşında, birbirini öldürmeyecekdi... Yezid, Hz Hüseyin Şehid edmeyecekdi... Dünyanın ilk Üniversitesi sayılan ve sayısı binleri bulan devlet erkanı yetiştiren Nizamiye Medreseleri kapanmayıp, günümüze kadar yetişecekti.. Yakma eyleminin, cehenneme mahsus bir eylem kabul edilmesine ragmen hurufiler, Edirne de koca bir çukur da yakılmayacakdı.. Oku diye başlayan dini İslamın, ilk emri "anlamasan da oku" ya da "ezbere oku" ya dönüşmeyecekdi..Bir sakal, bir tesbih ve bir takke ye dönüşmeyecek olan ve Allahın koruması altındaki kelime anlamı teslim olmak olan İslam "teslim al" şekline dönüşmeyecek, ilim sahibi olanların önü kesilmeyecek, gökte keşfedilecek yıldız kalmadı diyenlere rağmen rasathaneler yıkılmayacakdı..
Yıllarca gizli ve sistematik usullerle inanç değerlerini yeraltı ve toplum dışı alanlarda gerçekleştiren ve bu usullerini yitirmeden siyaset alanında kullanmaya devam eden hrıstıyan ve Yahudi inançına mensup, "misyoner faaliyetleri "İslam içi kırılmalara çanak tutunca, yok edici, din dışı  uygulamaları, din gibi algılatmaya baslamıştır..
BUNUN en büyük sistematik ve somut göstergesi "Suud ailesi ve VAHHABİLİK" mezhebninin İslamın doğduğu topraklara sahiplenmesi koca bir ülkeye adını veren Suud ailesini incelediğinizde ortaya çıkar.. İbni Sina dan İbni  Salman a dönüş, şeytanlaşmış kelle kesme ritüelleri ve kominizmle karşı geliştirilmiş yeşil kuşak projesi, mevlevilikle dünya üzerinde İslamın birbirini anlamayan yığınlara dönüşümünü gerçekleştirilmiştir..  Tüm mikrobik alanlara karşı, bedeni ve cevresini temiz tutmakla yükümlü Müslüman, Canlı bomba ile parçalanmış ve çevresini kirleten  bir bedene dönüşü sağlanmıştır.. Senede bir ay oruç tutarak bedendeki pislikleri, zayıf hücreleri yenileyen Müslüman, kendini bedenini inkar  eden bir  yaratığa kendiliğinden değil alt yapı Çalışmaları  dönüşmüştür. Ve 11 Eylül de binlerce masum insanın ölümüne ve Müslümanların terörist ön kabulune  yol açan ikiz kuleler eylemi ABD ajanı Bin Ladin tarafından gerçekleştirilerek yine dini islamın tüm değer yargıları barış ve sevgi söylemleri, tasavvufda sekillenmiş felsefesi ve edebiyatı inkar edilmiştir. Hatta Müslüman kimse, diğer din mensuplarınca ötekileştirilmiştir. 
Siyasallaşan din aktörleri her dinde toplumların önüne, tıkac olmuştır.. Batı da Müslümanlara ne kadar mücadeleci ve düşmanı tavır takınırsan tanrıya yakın olursun" söylem ve davranışları"İslam toplumlarında Siyasallaşan din adamları da Hristiyan değerlerinin batıl ve din dışı olduğuna dair söylemlerı ile kendilerine yer açmış ve kitlelerin davranışlarını da şekillendirmişlerdir.. Afganistan da 80 bin kişilik terör gurubu bir ülkeyi bu sekılde tek kurşun sıkmadan teslim alırken karşısındaki batı piyonu yöneticiler de devlet mekanizmasını  "kaç kaça" dönüştürerek ülkelerine ihanet ederek kaçmış ve batı ajanı teröristlere ülkeyi bırakmışlardır..
Taasub hangi dine ait olursa olsun insanın düşmanıdır.. Dini ritüelleri kullanarak, siyasi arenada kendilerine yol açmak isteyenler, hangi dinde olursa olsun" sahtekarlaşmak" zorunda kalacaklardır.. Çünkü bu dünyanın "kıt kaynaklarını ve kıt imkanlarını" öbür dünyaya ait "sonsuz kaynak ve imkanlarla" açıklamaya kalktığınızda karşı yanı ikna için mecbur "yalana yada olmayana" müracaat etmek zorunda kalacaksınız.. 
Bu sebeple insan iradesi, din adamlarının yargılanmazlığı ve imtiyazını LAİKLİKLE geçmeye çalışmıştır.. İranlaşmayan TC, Afganlaşmayan Türk, tarihden gelen laiklik inanç değerlerinin eseridir..
Hergün Olanı anlatan Din adamlarına inanın ama  lütfen kanmayınız.

TORUN HALİLİ
( Suud Ve Vahhabilik başlıklı yazı HALİLİ tarafından 19.08.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.