Trendeki Ben ve O -3

Rüya Gibi Bir Tecrübe İçin Seyahat Etmek İsteyeceğiniz 16 Tren Hattı -  onedio.com

Ve ben onsuz yaşarken eminim ki, aynı onun gibi candan sevimli tutkulu sevmek için istekli istem duyan sevgili cana yakın birisini bulamayacağım, onun acısından avuntu bulur ve ister tecelli bulurum hiç fark etmez onunla tanışmak mutlu olmak zaten bana ziyadesiyle yetmişti. Bundan sonra onsuz kendimi üzüntünün içine atarak, bana yaşatmış olduğu güzel günlerin hatırasını zedeleyemem, onun ecel ile gitmesine

mâni olamamak elimde değildi…

Gitmelerle gelmeler arasında bir onunla bir an onsuz kalmam bana mutluluk veriyordu, mutluydum, gitmekten ve geri gelmekten! Canıma dost gülüşü, insan kalbi ne tuhaf hoşluklarla dolduruyor bunu anlatamam, anlatılması da zaten mümkün değil! Böylesine candan severken sevdiğimden hiç ayrılamazken, beni bırakıp da gitmen bile bende yüreği hoş olmanın zevki iler her an coşturuyor. Diğer onsuz geçen anlarımda bütün ilişkilerim sanki eskisi gibi çıkmaz da duruyor, benimki gibi onsuz dikiş tutturmayan birisinin yüreğinin korkması için, yazgının cilveleri ile benimle eğleşmesi değil miydi? Zavallı onsuz geçen hayatım yine onun hayalleriyle zenginleşiyor zavallılığımı yok ediyordu! Yine de ben suçsuzdum. Yaşarken gönlümü hoşça eğlendirirken, bu zavallı yürekte ona ait olan tutkulu sevinçlerimin kıvılcımla beni yakarken diri tutarken, onsuzluğu hayallerimizle doldurmaktan karşısında elimden ne gelirdi!

 

İnsan ne ki, kendine yetmeyen haliyle, kendine yeteni bulurken kendinden nasıl yakınabilir ki! Canım sana söz veriyorum, sensizde gülüşlerinle bakışlarınla daha iyi olmak istiyorum, hayatın bize sunduğu bir parça karanlığı, aydınlık penceremi kapatması karanlıkta bırakması, beni senden koparamaz, hep yaptığım gibi seni seveceğim, geçmişi geçmişte bırakmak ve şimdinin acıların tadını çıkarmak istemiyorum. Elbette, insanlar, düşlerle güçlerini diri canlı tutarken, umursamaz hayatın getirdikleriyle ancak başa çıkabilir. Her ne kadar şimdilerde katlanmaktan çok zor olsa da, geçmişi silerek kapısını kapatarak, kötülükleri acıları umutsuzluğu çağrıştırmak doğru bir davranış değildi, bende böylesine zorlamalar arasında olmadan, yaşamam inanın ki aralarındaki acılar daha ufak etmeme olanak ve imkan verdi.

Burada aslında şimdi onsuzda keyfim pekâlâ yerinde idi, ondan kalan bu cennet köşede yalnızlık kalbime merhem ve bu gençlik mevsimini aşılıyordu, onsuzluğu sıkça ürperen yüreğimi bütün gürlüğüyle gülüşüyle şen kahkahasıyla ısıtıyordu. Şimdi ondan geriye kalan bir çiçek demeti, ondan yüreğimde kalan bu güzel kokusu beni engin denizinde süzülmek ve bütün sevincimi toplamak için, yanım da duran bir uğur böceğimdi, hep bana uğur şans getiren. Hayallerimin her zaman yolları onunla kesişerek, şirin vadiler oluşturan tepelerden onunla buluşturtuyordu. Onunla olan düşlerimin tasarımı, burada kendini dinlemek isteyen duyarlı yüreğimin onun güzel bakışlarıyla olduğunu biliyordum.

O teren de ki güne dönelim. Benden bir önceki durakta inince, koltuğuma döndüm, sevdiğim yoktu koltukta, endişelendim, korkuya kapıldım. Hemen trenin el kol frenine basarak trenin sallantı içinde insanların bağrışmaları arasında durdurdum ve kapısını açarak kendimi dışarıya attım. Herkes bu ani hareketimin nedenini anlayamaz iken, ben az ileride kalan istasyonda ilerleyerek giden Gülşen gözden kaybolmadan ona yetişmeliydim. Tüm gücümle koşarken onu kaybetmek istemiyordum son nefesle yanına vardım, kolundan tutarak kendime çektim. İlk önce şaşırdı.

İşte bütün gönlümle tadını çıkardığım tatlı bahar sabahları gibi şahane gülüşüyle bana baktı, o bakışıyla bir şenlik bütün ruhumu sardı. Benimki gibi aşkla sevenler için yaratılmış yaşamımdan olması sevinç duymamama vesile olan Gülşen’e yetişmiştim. Öylesine mutluydum ki, böyle sevinç içinde varlık duygusu ile bir anda yok olmuş, büsbütün yokluğa dalmış olmaktan rahatsız olan benliğim ruhum hoşlukla dolmuştu. Az ileride tepede duran güneş ormanın geçit vermez karanlığına doğru giderken, gönlüme doğarak aydınlatması ormanı ve dünyayı karanlıkta bırakmıştı sanki! Gönlümde ben de aşağıya doğru akan derenin nehrin kıyısında uzun otlara onunla beraber uzanıp, toprakta bin bir çeşit çiçeklerin onun kokusuyla kokmasını istedim. Ona bu sevinçli halimle.

-Sen indikten sonra sanki dünyam karardı, sana koşup gelmeyi seninle beraber gezinmeyi istedim, umarım bir sakıncası yoktur senin için.

Bana gülümseyerek.

-Bana da gelişin bir sürpriz oldu, tek başıma değil seninle Seyahat etmekten sevinç duyacağımdan emin olabilirsin.

Derin bir “oh” diyerek nefes aldım.

Zaman zaman ondan ayrı kalmanın üzüntüsü sarsa da bu üzüntülü tırmanışın sonu gelmiyor, duygularla, coşkularla, umut ve düş kırıklıklarına doğru yürüsem de istemeyerek, öfke ve kızgınlıklara aynı hızla ayak uyduruyor onları bir anda ruhumda hafızam da siliyordum; bazen duygularım tıkanıyor, kopuyor, onunla kendi sezgi ve duygularımın gücüyle, algılamasıyla kesildiğim yerden onunla düşlerde olan varlığım anlamı olarak varlığı beni ötelere götürüyordu. İnsan bu bazen çelişkisiz çelişkiler içinde, pürüzsüz istese de olamıyor, elden geldiğince çelişkiden uzak pürüzsüz olmasa da yaşamayla hayata tutunuyordu benim gibi.

İşte onunla ilk seyahatimize başlıyoruz. O gülünce gözlerinin etrafındaki aydınlık gözlerinin etrafı gölgelendirerek çepçevre sarınca, dünya ve gökyüzü ile buluşunca oradan da bana yansıyınca, bir sevgilinin duyacağı hoşluğu sevinci onun alıcı endamı ile yaşıyorum, işte onunla beraberken bütün ruhumda sükûta varınca, şimdi o anın heyecanıyla elbette o zamanları sıkça özlem duyarak düşünüyorum. Kim diyebilirdi ki içinde dolu dolu sımsıcak yaşayanı böylesine ifade edebileceksin, yazarken aynı duygu ve hislerle ona kâğıt üzerinde nefes verebileceksin deselerdi inanmazdım! O ki bu ruhunun aynası sonsuz Rabbimin ruhunun aynası olduğu gibi karşıma çıkartmış olan sevgili nasıl kâğıt kalemde anlatabilirim diye çıkışabilirdim! Şimdi onu yazmak beni mutlu mesut ediyor, bu ona ait olan düşteki görünümünün ihtişamı güzelliğinin çekiciliği altında, kanat takarak uçuyorum.

Şimdi odamda, yöremde gülüşüyle uçuyor, yoksa kalbimdeki acının sancının dayanılmazlığı mı sıcak hayal gücü mü, bana çepçevre her şeyi cennet gibi gösteriyor onun yanına götürüyor, bilemiyorum. Her gönlün içinde bir kaynak var, bizi büyüleyen bir kaynak, şöyle ufak bir tepeden aşağıya inince, bir ırmakla karşılaşıyorsun, yukarıdan aşağı o ırmağa ulaştıran yirmi kadar merdiven, aşağıda mermer kayadan yapılmış oradan akan o en berrak suyun aktığı yere iniyorsun karşında o seni bekliyor! Bu hayal gücüyle, aşkın buluşması olsa gerek. Böylesine çılgınca sevmem bazılarınıza abartı gibi gelecekte, aşk bu akılla değil gönülle düşündürtüyor sevdirtiyor ve gezdirtiyor.

Mehmet Aluç
Devam edecek inşallah, arkası yarın.
( Trendeki Ben Ve O -3 başlıklı yazı kul mehmet tarafından 29.08.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.