Hacivat Karagöz-Toplumun Sağlığı-


Hacivat’la karagöz Kahvede çaylarını yudumlarken çevreden ahali bilgi ile neşe ile dolmak için gözlerinin içlerine bakıyorlardı. Karagöz.

-Hacı cav cavım, bakıyorum maşallah Turppp gibisin, aşı olduğun günden beri.

-Haklısın Karagözüm, kendimi daha sağlıklı hissediyorum, etrafımdaki insanlara bunu bulaştırmamak için çabalamama fırsat sunduğu için çok sevinçliyim. Karagözüm bizden başka toplumun sağlığını düşünen hiç yok sanki, ne dersin?

- Hayatın eksi ve artı senfonisinde payımıza düşeni almak ve kabullenmek zorundayız, yoksa hayatımız çekilmez olur. İdeal olan da budur, Her şeyde bir hayır vardır ilk anda göremeyiz yaşamak ve görmek gerekir. Yaşamadan ilerisini görmek Alemlerin Rabbine mahsustur, bu şekilde konuşmak bizi dinden imandan çıkarır. Ey bu şekilde olumsuz konuşanlar sizlere sesleniyorum, İçinde nefreti taşıyarak kendini zaten incitmişsin, bu halinle sakın güle dokunarak onu da incitme. Yine kendini bilmezlere sesleniyorum, birisine sarılmak istersen önce içinde seni inciten düşünceleri temizle ondan sonra sarıl. Yoksa seni inciten düşüncelerinle onu da incitme. Sen kendine ellerinle kıymışsın, bari sarılacağın kişiye kıyma.

-Karagözüm bilgi dolusun maşallah.

-Hacivat’ım bilirsin, yine söyleyeyim herkes duysun, sen kendine yetmediğin zamanlarda sana yetecek seni tamamlayacak birisini bulduğunda sakın ola onu da bitirerek kendisine yetmez hale getirme. O sana bir adım yaklaşıyorsa sen iki adım yaklaş, o seni bir seviyorsa sen beş sev ki, yeterli olabilesiniz. İşte böylesi kendine yetmezler birilerine bitmiş halleriyle yeteceğini sanırken bitmiş halleriyle sefilliğiyle, zenginlik katacağını sanalar her devirde olacaktır.

-Bizler ne yapacağız?

-Bildiğimiz ölçüde toplumun sağlığını koruyacağız. Bu arada buna muhalif olan bakanlardan bir tanesi Covit yani Cavit’ten önce ne demiş bir bakalım. “Ankara Milletvekili G…. meclise sunduğu teklifinde on üç hastalığa karşı ücretsiz ve veli rızası alınmadan aşı yapmanın zorunlu olmasını istedi. …li vekilin basın açıklaması şöyleydi:

“Sağlık Bakanlığı rakamlarına göre 2011 yılında ailelerin aşıyı reddetmesi nedeniyle aşı olmayan çocukların sayısı sadece 183tü. Ama bu sayı 2017ye gelindiğinde 23 bine çıkmış durumda. İki yıl daha geçti ve bu sayı çok daha arttı. Bu yanlış bilinç salgını, açıkça halk sağlığını tehdit ediyor. Aşı karşıtları birçok argüman ortaya atıyor ama hiçbirinin bilimsel gerçekliği bulunmuyor. Örneğin aşıların otizme yol açtığı gibi hiçbir kanıtı olmayan düşünceler, insan vücuduna zararlı maddelerin olduğu gibi yanlış bilgiler var Bu soruna karşı gerek Anayasa gerekse uluslararası hukuk metinleri devletlere görevler yüklemiştir. Dolayısıyla günden güne artan aşı karşıtlığının önlenmesi için eğitimin yanında yasal düzenlemelere ihtiyaç olduğu açıktır.Alıntıdır.

Bir tane gazeteden okudum iyi dinleyin bir doktor anlatıyor.” O zaman okuyun... Tekrar tekrar okuyun ve okutun lütfen…

*


Haftalar önce ya
şlıca bir çiftin aşı randevusu vardı, geldiler muayenehaneye, aşılarını hazırladım.
Son anda
çocukları engelledi, "Biz aşıya karşıyız" diyerek. Bir türlü ikna edemedim. O aşıları başka insanlara kullandık tabii.
Bir hafta sonra b
ütün aile korona ya yakalandı, aşılarını iptal etmek zorunda kaldığımız yaşlıca çift daha ağır geçirdi ve hastaneye kaldırıldılar, hatta bir tanesi yoğun bakıma alındı.
Ve yo
ğun bakımdaki, Kovid-19'a karşı verdiği yaşam mücadelesini maalesef kaybetti!
Bu ve benzeri örnekleri çok ya
şıyoruz biz doktorlar.
Çocuklarından çekindikleri için o kadar çok a
şı olamayan yaşlı insan var ki..” Alıntıdır

Aşı karşıtları önce, mRNA aşısına hemen bir bahane üretip, içimize çip yollayacaklar ve sonra 5G teknolojisiyle bize istediklerini yapacaklar, hatta istemediklerini öldürecekler, diye propaganda yaptılar.
İnsanlar başta inandı, neydi ki öyle mRNA teknolojisi?
Genetik bir
şeydi belli ki ve insanların genetiğiyle oynayacaklardı. Bir süre sonra bunun boş olduğu anlaşılınca, bu kez "erkeklerde iktidarsızlık, kadınlarda kısırlık yapıyor" diye bir yalan uydurdular.
Yani insanlar
ın çok önem verdiği iki şeyi kullanmaya başladılar. Bu konuda başarılı olduklarını itiraf etmeliyim.
Çevremdeki aklı başında olduğunu düşündüğüm bazı insanlar bile buna inandılar ve "Biraz daha bekleyeceğim" diyorlar.
Neyi bekleyeceklerse???
Biz e
ğer Kovid-19'a karşı aşıyı normal yollardan geliştirip üretilmesini bekleseydik, 2032 yılına kadar sabretmemiz gerekecekti. O zamana kadar belki bir milyar insan ölecekti.
Daha önce defalarca yazdım, tekrar ediyorum: mRNA teknolojisi yeni de
ğil, yaklaşık 20 yıldır bilinen bir teknoloji.
20 yılda çok büyük geli
şmeler kaydedildi, artık yakında kanser tedavisinin vazgeçilmez bir parçası olacak.
Kovid belası ba
şımıza gelince, bu teknolojiyi kullanarak aşı üretmek fikrini ortaya atanları alnından öpmek lazım, insanlık için büyük bir şanstır bu!
A
şıya başladığımızdan beri bir sürü insanın hayatı kurtuldu veya hastalığı ağır geçirecek insanlar hiç hissetmedi.
Sen, Hıncal Abi, buna en güzel örneksin!!
Senin pozitif oldu
ğun tesadüfen test yapılmasa ortaya çıkacak mıydı? Zerre kadar belirti göstermedin, başın bile ağrımadı!!
Benim bir bilim insan
ı olarak her zaman savunduğum şey şu oldu: Bir hastalığa karşı aşı varsa, o aşı yapılmalıdır!
şünsene, yıllar önce çocuk felcine veya tüberküloza karşı aşı bulunmamış olsaydı, diğer hastalıkları saymıyorum bile, milyonlarca belki milyarlarca insan ölmüştü şimdiye kadar. Hâlâ her yıl milyarlarca insana çeşitli aşılar yapıyoruz, bu insanları hastalıklardan korumak için.
"Hasta oldu
ğumuz zaman sağlığın değerini anlıyoruz" sözünü bilmeyen, hatta yaşamayan yoktur sanırım. Sabah Gazetesi-Hıncal Uluç”

-Buradan sesleniyorum ey kendini bilmezler, biz sizin sözünüzü dinlemiyoruz, siz bizim sözümüzü dinlemeye geleceksiniz, lakin çok geç olacak, Kimsesiz Yaşar’ın dediği gibi (Eşkıya dünyaya hükümdar olmaz)” dostum değilsiniz, Dostum olan yaşar Düşmanım ölür”Alıntıdır.

 

 

-Hay ağzın bal yesin.

-İneği salayım mı gitsin?

-Başladık yine.

-Kimi haşladık Hacivat’ım?

-Mısırı diyorum haşladık yermişin?

-Mısırı yiyeceksin de gitmemi mi bekliyorsun? Çok ayıp Hacivat’ım.

-Ben demiyorum sen diyorsun?

-Gitmemi mi istiyorsun?

-Hayır yanlış anlamaya başladın diyorum.

-Yavaş yavaş gideyim mi?

-Yok Karagözüm seni severim bilirsin.

-Akşam olmadan yatmak mı istersin? Daha erken değil mi?

-Erken yatmayı severim.

-Dayak yemeyi mi seversin. Öyle ise al sana Hacivat’ım al sana…

-Aman Karagözüm kırdın kafamı, şişirdin gözümü!

-Daha bitirmedim sözümü.

-Bitir de gidelim, evde hanım bekler.

-Evde dayın mı bekler.

-Evet dayım gelmiş, dayak atana dayak atıyor, gel beraber gidelim.

-Yok Hacivat’ım sen git, ben gelmeyeyim, misafirini rahatsız etmeyeyim.

-Yıkmadık sahneyi eylemedik kimseyi viran, varayım dostumla bir çay daha içeyim heman .

Mehmet Aluç

 

 

 

 

 

 

 


( Hacivat Karagöz-toplumun Sağlığı- başlıklı yazı kul mehmet tarafından 10.09.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.