Tehir edilmiş bir gülümseme:
sezilerin de ötesinde var oluşun nameleri.
Sönük kıblesinde sergüzeşt
yalnızlığın
Ve de derinlerin tebaasına sızan gün
ışığı
Pejmürde gölgeler
Renklerin uhrevi fısıltısı
Elbet ateşin olduğu yerden çıkan
duman
Bazen toza dumana katan bir aşk
Nezdinde iklimin
Nazik bir reverans:
Aşkı selamlayan aşikâr yanılsa da
insan…
Ah, geri duramadığı kadar bu ölümcül
yangından.
Bitap düşülesi
Yıldız olmanın güncesi
Damarlarında dolaşan kanınsa
pompaladığı
Sevginin ibaresi:
Bazen nazlı bazen sitemkâr
Kürediği kadar aşkı
Kandığı kadar bülbüle
Hulasası ömrün
Bazense ket vuran bir zihniyet gibi
Ve işte gerisin geri giden bir
tanımlama
Korkunun olmasa da ecele faydası.
Dik yakalı bir sevgi
Oldukça dik başlı
Ağırdan aldığı kadar mutluluğu
Azımsanansa kimi zaman sevdalı
yüreği.
Nakşeden gün ve gece
Seyrüseferinde hazanın
Aşkla ibadet eden her hece
İnsanlığını sunan ve sınanan her yeni
günde
Yeter ki küfesinden eksik olmasın
umudun yelpazesi.
Hicran ve kor heceler
Kar beyazı bir umuda bel bağlayan
ıssız heceler
Uçuşan her zerre
Uğruna sevginin beyitlere sarılan
Yerin göğün dokusu ve dokunuşu
kalemin
Nazarında evrenin,
Nazlı bir kelam
İçi yanan için için seven
İçre dönük penceresi
Her renge denk düşen her bir duygu
Kimi zaman kimsesizliğin duyulmasa da
sesi
Ruhu duymayan her kimse
Birden başlayıp da saymaya
Varamadığı o sona
Sonsuzluğun sıçrattığı her kıvılcım
Elbet İlahi bir beste iken aşk
Közünde saklı bilinmezi sunarken bir hediye
niyetine