Ağaç gibi kurumadan gövdem
Bu aşk çürütür bedeni
Geçmiş ardım sıra gelen gölgem
Geceyi hüzne boğmada ne var
Adının okunması kafi
Dile gelir taş duvar
Ne sen sor ne ben anlatayım
Kalbimin aldığı hali
Yorgun bir serçe sürüsünün
Gözyaşlarını esans bilip
Doldurdum şişeye
İyice bir inceleyip
Not düştüm kalbime
Olsa olsa aşktan bu ölümler
Gel sesim ol nefesime sokul
Bıraktığın çiçekler şimdi yoksul
Öpüp koklayamıyorum bile
Bir anlık gaflet ömürlük çile
Kaldı ki yoksun hiç olmamış gibi
Uçup gittin hiç dala konmamış gibi
Yüzümde gül açtın hiç solmamış gibi
Nasıl taze kalmasın çehrem
Çıkmaz sokağın müdavimi kalbim
Kimden bileyim
İçimden geçmeyen hüznü
Hangi limandan aman dileyeyim
Kim gizledi geceye gündüzü
Meyveler halden anlar mı
Geldikleri yeri unutmadan
Yaralarımı kabuğuna sarar mı
Çürümeye yüz tutmadan
Kalıbına bakmadan
Neye kükrerim bu kadar
Aynı hataya düşmek usanmadan
Bu böyle nereye kadar
İçimde eskilerden kalmış bir özlem
Ne koysam yerine dolmuyor
Keşke rüya kadar masum olsa
Kelebekler için birgün