22 Eylül… kızımın doğum günü… Sabah sabah… çisil çisil
damlayan hüzünlü bir yağmur var dışarda… Kızımın beyaz yakalı ve mavi önlüklü
resmi karşımda… çerçeveden ha fırladı ha fırlayacak…boynuma ha sarıldı ha
sarılacak… aldığım her nefeste güneşli baharlar, çiçekli kırlar , dağlar ve
ovalar gibi burnumda tütüp duran kokusu… yüreğimde buram buram hasret… Eee neylersin
yazmaktan başka…
TUT ELLERİMİ…
BİRBİRİMİZE ÇOCUK KALALIM BİRAZ…
Kızım Helin’e (7)
Yasaklı…
Çocukluğu
kısa süren bir ülkede
Çocuk
kalmaya zamanın olmadı hiç kızım
Erken
büyüdün…
Şöyle şen
şakrak… Şöyle gülmeli oynamalı
Şöyle
kocaman
Çıldırasıya mutlu…
umutlu… Öylesine güzel..
Öylesine uzun… ve ama öylesine çok uzun;
Başı bulutlara
değen… yıldızlara… aya… güneşe…
Çook ama çoook
büyük bir çocukluk borcu var dünyanın
sana
Ve de benim…
Herkesin…
Yasaklı...
Çocukluğu
kısa süren bir ülkede
Çocuk
kalmaya zamanım olmadı hiç kızım
Erken
büyüdüm…
Yokluğa… yoksulluğa
Tamirhanelerde
çarçabuk büyümeye
İngiliz
anahtarı… Gres yağı… Motor yağı… Somun ve civataya…
Dağlara, taşlara,
sokaklara
Mutluluğa… Aşka
ve barışa… Özgürlüğe…
Belanın binbir
haline
Bildiri…
Afiş… Pankart … Bayrak...
Kelle
koltukta yazdığım duvar yazılarına
Sorguya..
hücreye…işkenceye
Devrime
çırak yaptım kendimi
Hiç çocuk
kalmadım ki ben…
Şöyle şen
şakrak… Şöyle gülmeli eğlenmeli
Çocukluğuma
hep geç kalmış olan
Ve dünya
kadar kocaman… dünya kadar mavi
Çook… Ama çoook
uzun…
Başı
bulutlara değen… yıldızlara… aya… güneşe…
Çook ama çoook
büyük bir çocukluk alacağım var
dünyadan
Alacağım…/
alacağız…/ mutlaka…/ birlikte…
Tut ellerimi… birbirimize çocuk kalalım biraz…
4 Ekim 2020-22 Eylül 2021