Öykündüğümdü ilham perim…

Ah, öldürdüğüm nefsim belki de kırk satırdı g/izlendiğim

Kırklanmış acılardan derlediğim bir şiirin mahzeni

Kırkı çıkmamış bir hikâyenin de başkahramanı bir yitim

Bir de yutak bildiğim imleç

Devasa bir paranteze sığındığım

Yalansız meşrebim

Aşka göğe hicretim

Yana yakıla yaşasam da bilip bilmeden…

 

Sancılandığım metruk bir hece:

Aşkın kubbesi ve kukuletası

Sözcüklerle dikerken söküklerini yerin göğün

Çocuksu bir neşe ve mizaç

Aşkın karekökü hüzün

Yalnızlığın dolmaz miadı

Şakıyan iç sesim

Aksa ne ki gözyaşım

Gönlümse süt liman

Sevdikçe içimden taşan

O mecra.

 

Kaybolduğumun bir öncesi

Aşka düşen şehla güneş

Sefasını sürdüğüm o takımyıldızı

Ne de olsa yıldız olarak gelmiştim dünyaya

Bazense bir çiçekten nemalandığım

Şaşkın mizacım

Bazen coşkum ve şen sesimde saklı o görünmez acı

Açamadığım bir pencere olsa ne ki konduğum?

 

Ve kilit altına aldığım yürek iklimim

Gel gör ki sevmeden geçmedi ömrüm

Şüheda anılarım

Miladımsa yankısı dinmeyen iç sesim

Kalemin neşri

Aşkın esareti

Yalnızlığın hicvi

Tutsak kılındığım hücrem

Titri ömrün kayıp giden

Teninde dünün kayıp düşen bir hüzün…

 

Gökte çakılı çivim

Çarmıha gerili düşlerim

Lades dediğimse içimdeki esaretin

Sonlanmadığı o gönül tezgâhı

Yıllanmış bir beyan olsa da:

Ah, ne de çok sevmiştim ben.

 

 


( Aşkın Karekökü Hüzün başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 26.10.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.