Niçin rengin solgun, safrana dönmüş,
Ben gibi çile mi çektin sarı gül?
Volkandım bir zaman, lavlarım sönmüş,
Yeniden solumu, yaktın sarı gül!

Ayrılık korkusu, hayli sarmışken,
Hayat yorup ilden ile sürmüşken,
Fırtınalar yerden yere sermişken;
Nereden yoluma, çıktın sarı gül?

Gülüşün bir başka, nazın bir başka,
Dayanmaz yüreğim, yeni bir aşka,
Tanısaydım yıllar öncesi keşke;
Tutsaydın elimi, yoktun sarı gül!

Gittin bir soysuza, güya eş oldun,
Derdinden içip de, âlâ keş oldun,
Gözlerimde damla damla yaş oldun;
İpek mendilime, aktın sarı gül!

Deli çağlarımız, çarçabuk bitti,
Ömür yuvarladı, son düze itti,
Simsiyah saçlarım, kayboldu gitti;
Kalan son telimi, döktün sarı gül!

Yama tutmaz artık, çok derin yaram,
Gece uyku haram, gündüzüm dram,
Eriyorum gün gün, bak gram gram;
Bilmeden hâlimi, yıktın sarı gül

Bu sevdadan vazgeç, yol yakın iken,
Menzil boz bulanık, her taraf diken,
Sen hep gül, olma hiç, boynunu büken;
Ben kırdım kalemi, çoktan sarı gül,
İçime elemi, ektin zârı gül!

01.11.2021
Muhittin Alaca 
 


( Sarı Gül başlıklı yazı Alaca tarafından 1.11.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.