‘’Çoğalıyorum; rengârenk, erkek-dişi
Rüya görüyorum insan sahnelerinde
İpince bir menfaat köprüsüdür her
iklim
En hızlı üreyen yanıyım yeryüzünün
Bilinmeyen resimler çiziyorum evrene
Kanımla yıkıyorum kirlenen
yeminleri…’’(Alıntı)
Bir aldatı, güneşin kordan her hecesi
Yalanlar yüklenmiş yeryüzü
En doğal aşkın esintisi
Kirli ve kindar bir inilti
Buselerin koyu gölgelerine
saklandığım
Yamalı yüreğimin de dik yokuşu
Her acıya dokunduğumda
Bir şiire meyleden gönlümün akan
çatısı
İflah olmaz bir hayalperestim ben
Tabanları yanarken kıyamet alameti o
kızgın ateşin
Rüyalarımı delik deşik eden yorgun ve
kirli emelleri iblisin
Şerse sakındığım
Şevki belki de hayatın ince ince
kıyıldığım
Dar ve uzun koridorlar
Düz duvara tırmanma isteğim
Kapıp da koyuverdiğim o iri taneli
hüzün resitali
Bir başıma meylettiğim gün ışığı
Gecenin tıkanmış nefesi
Bağdaş kurduğum göğün Romen rakamları
En kibirli isyanım
En katı kuralım
Kendimi kendime hapsettiğim
Bir yek bir düşeş attığım
Çetrefilli zarın yekten müdaviyim.
Reşit olsa ne ki yürek
Yaşarım yaşamak kime niyet
Kısmetimde saklı bir darağacı
Külliyen yalanmış aşkın yankılandığı
Kovalayan zehir zemberek sözcükler
Kolaçan ettiğim önüm arkam
Kol kanat geren sadece Rabbim.
Kodaman kanatları var zincirlendiğim
Yeryüzünün haletiruhiyesi içime sızan
acının
Devrik cümleleri
Cürüm eden ne dün ne mevsim
Cereyan eden hüzün ve tekbir getiren
yüreğin
Bitimsiz rüyası içime akan bir pınar
gibi
Kaybolmuşluğumun ertesinde rast
geldiğim.
Makamsız şarkılar
Mekansız ve zamansız fısıltılar
Renklerin iksiri
Rakımı yüksek şehrin yıldızı
Tanımsızlığın da dik alası
Varmaksa karşı kıyıya
Önce terk etmeliyim kendimi
Ve sabırla yâd ettiğim mazi
Ve beklediğim yarınların öyküsü
Kaybolmuş bir şafak
Şakağıma dayalı hasret
Göğün rotası bazen içinde saklandığım
kıskaç
Kıskandığımsa yüreğimin dünü
Alfabeden aşırdığım harfler dahi
Yetmedi dile getirmek adına hikâyemi