SUSKUN

Konuşacak o kadar çok şey varken,
Neden susar insan,
Neden kaçar geçmişinden,
Neden hüzün hep kapıda,
Selamı kestim,
Yüreğimi görmezden gelen sabahlara,
Tenime zamansız değenlere,
Ortalığı alabora edecek zamanlarda,
İyiden iyiye susar oldum şimdi,
Sözün bittiği yerde kendimle barışık,
Bir papatya yaprağı daha düşerken yere,
Bundan sonraki her kelime faydasız,
Telafisi olmayan sevgiler hatrına,
Derûnumda tuz bastığım yaralar,
Sol yanımda tarifsiz acın,
Biz hiç olmadık belki de,
En baştan beri yalandı,
Gördüğüm en güzel talandı,
Yapayalnız kalmanın çaresizliğinde,
Bazıları yalan olurmuş,
Bazıları da koynunda yılan...


Susar insan!
Söyleyecek bir şeyi olmadığından değil,
Aşk diye,
Ölüm diye,
Gör diye susar,
Suskun bir gül olur,
Sessizce kopar dalından,
Bir mezar taşının soğukluğunda,
Sessizlikte bir nağme olur,
Durduğu yerde paslanan bir çivi gibi yetim,
Vurduğu yerde kanatan bir çekiç gibi öksüz kalır,
Biraz uyusam geçer mi yaralarım?
Biraz yürüsem diner mi içimin yangınları?
Dilimde vedaları hatırlatan iki cümle,
Hiç gitmeyecekmişsin gibi sevdim,
Hep dönecekmişsin gibi bekledim,
Öylece kalakaldım ayrılık durağında,
Nasıl derlenip toparlanır hayal kırıklıklarım,
Senden kalan;
İki dudak arasında baldıran zehri,
Kim vurduya gitti,
Zaman aşımı sevdam...


Bazı hikayeler başlamadan biter,
Ve bitti dediğinde başlar hayat,
Tekrarı yoktur bazı şeylerin,
Bağrımı delen suskunluğumla,
Hesapsız yaşıyorum yarını,
Anlamını yitiren yegâne umudum,
Pencerelerimde umarsız begonviller,
Yad eder oldum mutlu sonları,
Kulağım hüzünlü şarkılarda,
Kalemim hasrete pervane,
Avare avare yürüdüğüm çıkmaz sokaklarda,
Gözlerimde kırılgan yarabantları,
Telaffuzu olmayan kelimelerde kinaye,
Adam yerine koydum onca yokluğu,
Elinin tersiyle bir kenara itilen sevgimi,
Fukara yüreklere bağışladım her gece,
Islak ve destursuz vakitlerde...


Bazen çok şey anlatmak istersin,
Hiçbir çıkar beklemeden,
Yorgun ve yalnız kaldırımlarda,
Karanlığa mahkum çaresizliğim,
İçime ata ata bitiremedim,
Kırık heveslerimi kaybedişlerde,
Nerden anlatmaya başlasam,
Kıyılarıma vuran dalgalarda son yaz,
Çok sevdiğin radyoda memleket havaları,
Adı hasret oldu tüm susuşlarımın,
Defalarca fısıldadı kulağıma sonbahar,
Nasıl silebilirsin,
Yüzümdeki mutsuz renkleri,
Lime lime olmuş yüreğimde,
Gizlediğim ağlayışlar,
Söylenecek çok şey vardı hâlbuki,
Ama hiçbir anlamı yok şimdi,
Noktası virgülü olmayınca,
Tarihi dünde kalmış anılarımın,
Mutluluğu yansıtan tüm tablolarım,
Son bir fırça darbesine muhtaç,
Hani zamanla unutulurdu vedalar,
Hani zaman eczasıydı en derin yaraların,
Hani gülüşüne esir olduğum kadın,
Koca bir hiç karşımda suspus,
Ne kalırsa geriye,
Kırılan aynalardan,
Suskunluğumu kucaklayan meçhulden,
İçimde yılkı atlarının göç hazırlığı,
Çok yerimden eksildim her defasında,
Tırnaklarımla kazıdığım bu aşkta,
Tırnak kadar değerim olmadı,
Bir gün denk gelirsen sendeki bana,
Yitip giden gecenin en ince yerinde,
Ona gözün gibi bak olur mu?

( Suskun başlıklı yazı Zemheri tarafından 28.11.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.