Düşlerim karıncalanıyor ve yüzükoyun
kapaklanıyorum yere ve elimde yürüyen karıncalar yoksa ben miyim onların
üstünde yürüyen?
Hecelerim var kıt kanaat birbiri ile
Geçinen uzun cümlelere nazire eden.
Hücrelerim var sevgiyle açlığını
gideren.
Bir de hücrem var benim hüznümle göç
ettiğim.
Karanlıkta yürümeyi ise hep sevdim
Çünkü içimdeki çocuk ve ışıktır önümü
aydınlık kılan
Gerisini boş verin
Yeter ki gerilemesin hüznüm ve
bedenim.
Miyop bir yalnızlığım var hem benim
Çocukluğumdan beri uzağı güç seçtiğim.
Kitap kurduydum ne de olsa
Ya, şimdi?
Kalem-kakan mizacımla öykündüğüm en
güzel duygular
Kelimelerin eşlik ettiği
Yetmedi pay ettiğim nice güzellik ve
kelime
Aşkın hicretinde olsun
Aşkın kozasında ve imkânsızlığında
Önümü ilikleyip saygıyla selamladığım
dünyanın
Varsın geride kalsın kiri tasası.
Başına buyruk bir mevsimim hem ben
Gün içinde kâh hazan kâh bahar
Kar yağmasa da şimdiden
Karartma gecelerinde
Göğe otağı kurduğum
Ve de hayali kar tanelerinin yağdığı
Üstelik birbirini incitmeden
S/üzülen her biri
Tası tarağı toplayıp da
Gitmeli mi yoksa kutuplara?
Hele ki insan bu kadar severken soğuk
hava ve rüzgârı
Ama bilmezler de içimdeki yanık tenli
yazı
Yazdan yaza göç ettiğim bir sıcaklık
Yaza yaza içimi kemiren acının
sonlandığı
Hem yaz çocuğuyum
Hem de yazının müdavimi çömez
varlığım
Kuytularda bir yerde yaşarım hem ben
Yaşatırım da içimdeki öğrenci ruhu.
Kaybolmamın ertesinde nerelerde
buldum kendimi:
Önce bir boşlukta
Sonra kuytuda
Sonra kulvarında yenilmek bilmeyen
bir koşucu
Hele ki insanın tüm derdi yine kendi
iken
Bir de aşmam gereken o rüzgârı
Hani, içimde esen
Hani bir içimlik şiirlerde meze
bildiğim efkârı
Dağıtmak adına
Yazarak ve severek yaşadığım bitimsiz
baharı…