Bir yalnızlığı taşıyorum göğsümde
kurşun gibi:
Sıvışamadığım bir delikten ötesi yok
önümde
Arkamdaki mazi de tüy dikerken
bulanık anılarıma
Ah etmeden yaşadığım ömrün müdavimi
Binlerce şiir sırnaşık ve yüreğime
askıntı…
Namert bir kurşun gibi seken bir dizeden
diğerine
Titreyen dizlerim de didiklerken
dizeleri
Tıynetsiz iblis ve müdavimi ne çok
serkeş gölge:
Hicap yüklendiğim atmosferin bilmem
kaçıncı katında
Ovaladığım yerleri gök kubbenin
Ovuşturduğum gözleri gözde
sözcüklerimin
Bazen delinen bir torbadan firar eden
düşleri
Tıkıştırırken yerine
Ansızın uykudan fırladığım
Gördüğüm düşün de görmeyi umduğum son
sahnesi.
Ve çekiliyorum huzurunuzdan, diyen
bir fani
Tekelinde ölümün
Oysaki yeni çıkmışken yola
Yoldan çıkmış binlerce dize ve rubai
Katıksız hecelerken aşkı
Aşkla sırnaşan özlem ve hasreti
En derinine çeken bir iklimden bu
sefer firar eden
Bir yaprağın solgun yüzünde patlayan
damarlarına
Darağacının tırmanmak da neyin nesi?
Semazen yürek cebelleşirken binlerce
hisle
Haletiruhiyesi kundaklandı bu sefer
şiirin
Şairsiz bir hüzün olmaz hem
Ne de hüznü eksik bir şair
Şiar edindiğim bunca mevsim
Devinen sözcüklerim
Kopup da geldiğim mazinin en sadık
müdavimi
Mısır patlağı gibi dizili mısraları
Murat bellediğim gecenin kucağında
Salınırken bir bebek edasıyla.