…………………….. “ Ağız dolusu fırlatılmış sözcüklerden
Kulağımıza çarpanlarla besleniyoruz.. “…………………



Denize akıyor yorgun sözcükler
Cümle cümle yeniden yazılmalı kovulduğumuz hayat
Ben toza bulanmış sesimle susuyorum
Az ötedeki saatte, bir sonraki saatte
Hiçbir şey söylememek için konuşuyorum

Külümsü bir yağmur yağıyor saat mavi
Kabuk kabuk karanlık
Çıplak bir dala konuyorum ay ışığında
Kupkuru kumlara bulanmış bir gaga
Usulca uykuma vurduğunda
Mercan bir kolyenin kırmızısını
katıyorum çok eski bir günbatımına

Bir iskeletin üzerine geçirilmiş bu tene
“ geçmişim “deyip – üstelik küfredip –
Korkularımı eşit dağıtıp ışığa ve karanlığa
Tozları süpüren gölgeme sarılıp gidiyorum

Kulağımı dayayıp dinlemekle yetiniyorum hayatı
Teker teker çevirip cesetleri çocukluğunu arayan
SİZ.. bu kentin öldürülmüş kadınları
Çizgi çizgi harf harf dağılan bir imge gibi
Sizin yüzünüzde akıyor benim gözyaşım
O kadar yakınız ki

Yorgun eskimiş sesimizde
Çok eski bir acı
Kendi dilini arıyor sanki..

Saat siyah ….







Bu şiirin mayası Aslı Erdoğan’ın “ Hayatın Sessizliğinde “ adlı 175 sayfalık kitabından, etkilendiğim bölümlerden alınmıştır. Ben, - pek kolay olmasa da - sadece malzemeyi kardım, birbirine uladım, biraz baharat kattım. Aslı Erdoğan’ın (kendisine ulaşamadım) bu şiirden bihaber olmasına rağmen bir ortak yapıt diyebiliriz..)

( Saat Siyah başlıklı yazı whiteone tarafından 18.12.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.