insanlar neden yalan söylerler ki?

  Yazdan beri daha doğrusu yeni aldığımız bir evden tanıştığımız bir aile vardı.Aile de denmez ya.Kadın ile erkek dost hayatı yaşıyorlardı.Kadın ölen eşinden maaş aldığı için evlenmiyorlardı. Bu da ülkemizde ayrı bir sorun ya neyse.
   Biz yeni aldığımız evi emlak işiyle uğraşan bu ikiliden aldık.Ve o günden sonra başımıza da belayı doladık deyim yerindeyse.İkiliden bir türlü kurtulamadık.Sürekli eşimden ufak ufak borç para istiyorlar ve eşimde kıramayıp veriyormuş.Sülük gibi insanlar.İnsanın kanını emiyorlar.
   Sürekli aldıkları borç paranın miktarı kabarınca ve benim de haberim olunca bizim evde kıyamet koptu tabii ki.Ama adamlar bu işin uzmanı olmuşlar.Ben vermem diyen bir adamı bile beş dakika da donuna kadar soyarlar.
Yalnız bunlar eşime çok seviyor benden de hiç hoşlanmıyorlar.Neden hoşlansınlar ki?Merhabayı kestim ,evime buyur etmez oldum.Ama eşime söz geçiremez oldum.Adam Allaha tapar gibi bunlara tapıyor.Ben kötü oldum,onlar iyi.ne desem boş.
   Telefonla sürekli eşime arıyorlar,gel cafede buluşalım bizim eve çay içmeye gel.Adam telefonu aldı mı tutmak mümkün değil.Füze gibi çıkıp gidiyor evden...
   Neyse bütün yaz böyle geldi geçti.Her şeyin bir sonu vardır ya...bu beraberliğin de sonu yavaş yavaş geldi.
Önce dolandırıcılıkta üstadlığa geçmiş olan adam aniden fenalaştı hastaneye kaldırıldı.Bir gece hastanede yattı durumu kötüye gidince izmirdeki üniversite hastanesine kaldırdılar.Üç dört gün orada yattı.Ve bir gece ansızın ölüverdi.
    Geride borç içinde kadını bıraktı.Uçan kuşa borcu olan zavallı kadın ne yapacağını şaşırdı.O adamla beş yıl birlikte yaşayıp kuyruk gibi ardında gezen kadın da dolandırıcılık işini epeyce öğrenmişti.Bu sefer o başladı insanları dolandırmaya.Resmen tanısın tanımasın herkesden borç istemeye başladı.Ama kadın kadınlardan değil hep adamlardan borç istiyordu.Akıllıydı kadın.Hangi erkek ben filan kadına borç verdim diyebilirdi ki?Herkesin aklına başka şeyler gelirdi .Düşüp kalktığını zannederdi herkes.O yüzden para veren adamlar hep sustu.Eşi duymasın evde kavga olmasın diye.
     Tabii bizim evde de huzur kalmadı. Dolandırıcılıkta uzmanlaşmış kadın çırak olarak benim adamı aldı yanına.
Bu sefer bu yeni ikili etrafta av arıyor saf anını yakaladıkları adamları kandırıyorlardı. Ne desem boştu.
      Kadın şeker hastasıydı.Arada üniversite hastanesine gidiyor gözlerine şeker vurmasın diye ayda iki kez iğne vuruluyordu.Geçen ay gene hastaneye gittiğinde o gün akşama kadar yağan yağmurda gezip dolaştığı için fena hastalanmış.O günden sonra da iflah olmamıştı.
      Geçen iki hafta önce aniden evinde fenalaşmış ,komşuları gece hastaneye kaldırmışlar.Bir gece hastanede kalmış,çekilen akciğer fliminde doktorlar bunun ciğeri kalmamış,yok demişler.Siyah olması gereken akciğer flimi bembeyazmış.Beyazlık ölümcül demekmiş akciğer fliminde.Çok yaşamaz demiş doktorlar.
      Tam üç hafta yaşadı yoğun bakımda.Bugün akşam üstü de ölmüş.
      Bizim evde yas var.Eşim üstadını kaybettiği için oturup hüngür hüngür ağladı.Ben de yediği haram paralar işte böyle çıkar dedim.Sırada sen varsın.Ağlaya ağlaya uyudu kaldı bu gece.Geç buldu çabuk kaybetti üstadını bizimkisi.Halbuki beş vakit namazını kılar camiye koşa koşa giderdi bizimkisi.Ne olduysa yazdan beri,o evi aldığımızdan beri oldu.Yalnız bizimkisi beş para kazanmadı bu dolandırıcılıktan.Dedim ya daha çıraktı.


candan
21.ocak.2022
00.51-cuma
izmir

   
( Üstad Ve Çırağı başlıklı yazı candan tarafından 21.01.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.