Bir
Şarkı Gibi Söyledim Ve Yazdım
Böyle hiç düşünmemiştim hayatı; öylesine
yaşanılır bilirken, gençliğin deli fırtınalarında daldan dala zıplarken,
sorumluluk sahibi olarak hayata atılacağım aklımın köşesinde geçmezken evlilik,
çocuk sahibi olmakla hayata atılmam sorumluluk sahibi yaptı. İyi ki de yapmış
diyorum. Zenginlikler zahmetsiz olmuyormuş öğrendim. Bundan bilmem kaç yıl
okumayı bırakarak hayata atılmam ara vermemi sağladıysa da hâlâ içimde bir
köşede beni bekliyor bulacağını, Rabbim nasip ederek başlatacağını, emekli
olduktan sonra olacağını hiç bilemezdim; ama vakti saati gelince Rabbim
gösterdi ve bildim çok şükür… Yazmaya başlamak nehirden geçerek denizde
dalgalarla boğuşmak gibi geliyor, yüzme bilmezseniz Rabbim şükür öğretiyor. Kulaç
atmaya, ilerlemeye başlamışken bir dalga yükseliyor denizden dışarıya atmak
yerine dibine çekmeye çalışırken hazırlıksız yakalayıp alacağını sanırken
Rabbim öğretisi ile beceri kazandırmasıyla, az emek harcayarak uykusuz kalmanın
neticesinde, üzerine doğru yüzüyorsunuz korkmadan, pes etmeden yüzüyorsun ve
ilerliyorsun. Sonrasında usanmadan yürüyorsun, mütemadiyen dönen ve kıvrılan
yollarda, yazı bittikten son noktayı koyduktan sonra sahile geri dönüyorsun…
Biraz
kilolu olsam da öyle atletik yapılı sportif değilim zaten yazmayla da alakası
yok atletik ve sportif olmanızın. Merak, okuma zevki, yazma aşkı ve duayla
istemek… Artık devam ettikçe merakla, aşkla dalgalar duruluyor, sakinleşiyor
artık… Siz dalganın üzerine oturarak, güvenle dalgalar arasında sörf yaparak -sörfçü
olmasanız bile- yüzerek; dalgalarla kayalara çarpmadan, gelgitlerin etkisine
girmeden denizden okyanuslara ulaşarak, sahile sürüklenmeden, o dalganın
üzerinde güvenle ilerlemeyi çok şükür Rabbimin yardımıyla başardım. Yazmak
anlatılması zor, müthiş bir his, nefis bir duygu yoğunluğu, anın durgunluğu,
anın içinde gezinmenin konforu... Bu çok hoşuma gitti, yazdım ve internet
ortamında beklemeye başladım. Yazdıklarıma tekrar baktım, yarın bir yorum gelir
daha sonrası gün gelir diye, en sonunda bir yorum geldi demek ürkütücü değildi
yazdıklarım.
Bazen
süslemeden yazının gelişmesine göre anlatmak gerekiyor, bazen süslemek iyi
oluyor, bu o anın yüklediği duygu yoğunluğuna, gönlün akışına, ilhamın gelmesine göre değişiyor. Bir fazla eklemek
gülümsetmek için çaba veriyorsun burası daha da güzel, gülümsetmenin etkisini
bilsem soğuk donuk yazılar çıkacak meydana... Sevindiren, içinde umut çiçekleri
açtıran bu yazmak, dünyamı çiçeklerin kokusuyla süslerken ilk başta çok
şaşırdım, yazmak ayrı bir dünyaydı; girdim, gezdim, baktım etrafıma… Gönlüme
yazdım, anladım, anlattım… Doğru anda olmak, anın içinde gezinmek, karşındaki
okuyucuya hitap ederken gülümsemesi için içine onun gönlünü de koymak çok
önemli! Doğru zamanda ve ihtiyacı olan bilgiyle, doğru dille konuşarak ulaşmak…
Bazen olmasa da ortaya anlaşılacak, okunacak bir şeyler çıkarmak için
çabalamaya hâlâ devam ediyorum çok şükür Rabbime… O’nun sayesinde, yardımıyla… Gönül
atölyem, beni içine kabul etti acemiyim de desem, gideceğim desem de “Hayır
gitme!” diyerek teşvik eden bir yazma dünyam, akan bir pınardı yudum yudum
içtim, susuz kalanlara sundum…
Anlatabildiğim
kadarıyla şiirleri, duyguları, hisleri… Gönlümü de katarak hikâyeleri, denemeleri
kâğıda dökmenin bir yolunu arayarak bulan, sadece kendisi için bu yazmayı değil
de toplumun değerlerini de katarak, bir değer katmanın onuruna erişerek,
beraberce gülümsemek için yazılar yayınlanmış bir yazar olmak isteyen
birisiydim artık… Geçmiş gecelerimin birinde, derinliklerde, kendi dış dünyamla
kabuğumu değiştirmeden, yazma dünyasına girmeden, kendi kabuğumda saklanarak dururken;
Rabbim bıraktırmadı. Yeni bir dünyaya, yazmaya, hissetmeye, duygu yoğunluğuyla
dolu hece ve sözlerin dünyasına girmemi nasip etti şükür!
Hayata
sorumluluklarıyla kavuşmamdan sonra böyle yazar olacağımı söyleselerdi inanın
ki inanmazdım; lakin çok iyi bir okuyucuydum, bundan emindim… Üstat Ümit Yaşar
Oğuzcan’ın yazdığı gibiydi sanki…
“Apansız uyanırsan
gecenin bir yerinde
Gözlerin uzun uzun karanlığa
dalarsa
Bir sıcaklık duyarsan
üşüyen ellerinde
Ve saatler gecikmiş
zamanları çalarsa
Bil ki seni düşünüyorum.
Gecelerden bir gece
uyanırsan apansız
Uzaklarda elemli garip
bir kuş öterse
Bir ceylan ağlıyorsa
dağlarda yapayalnız
Ve bir gün kabrimde bir
sarıçiçek biterse
Bil ki seni seviyorum.”
Apansız
uykudan uyanmış gibi gecenin bir vaktinde, karanlığa dalmadan üşüyen ellerimle,
hep sanki yazmayı düşünerek; lakin hep severek bu dünyaya girdim; Rabbimin
yardımıyla.
Bu
yazı yazmak, çabalamak, bir değer ifade etmek için olan yolculuğumda heybeme
ellerimle toplayarak okumaları, makaleleri, tek tek toplayarak, alıştırmalar
yaparak, tecrübe kazanarak eksikliklerimi tamamladım. Aykırı olanları bir bir ayıkladım
yanıma kaldım, hiç ayırmadım, hâlâ gönül heybemde saklı durular… Yazma yolculuğunun
başında yolumu açanlar hiç olmadı, öyle televizyonlarda izlediğimiz gibi
dosyanı al götür yayınevine, hemen hoş geldin diyerek ilgilenirler, hemen
yayınlasınlar anı yalanmış anladım… Paran varsa kitap anında basabiliyormuşsun
anladım, basılı kitabım da olmasın dedim, iyi de ettim, şimdi edebiyat
sitelerinde karşılıksız, içten gelerek yazıyorum, mutlu oluyorum… Cesaret
verenleri, gel yanımıza diyenleri görmedim, yazdıklarımı görünce beni
şaşırtanları çok sevdim, olmaz diyenler olur mutlaka diyerek vazgeçmedim,
yürüdüm, Rabbim yardımıyla, kararlılıkla. Usul usul beni içimdeki yazarla
tanıştıran Rabbime hep şükürler ettim, bir çıkar beklemedim, bazen maddî
zorluklar içine düşsem de üç beş kuruş mutfak masrafına katkı için bir yerde
yazmayı çok istedim olmadı, olmadı. Maddî durumda Rabbim’in yardımıyla düzeldi,
tekrar bozuldu, böylesine devam etti. Bir şarkı gibi söyledim ve yazdım
şarkı oldu ya olmadı ona kafa takmadım, yazdım…
Süzülüp
mavi göklerden doğru usulca gezindim, gördüklerimle yere indim ve yazdım… Bir pınarın akan suyunun
serinliğinde, elimi, gönlümü yıkadım, suyundan içtim, o pınardan ak pak oldum
ve yazdım…
Mehmet Aluç