Şehzade Berati arkadaşlarına ’’ Vaziyet kel, anam bu okey ıstakalarını bir yerlerimize monte etmeden hemen kalkalım ’’ Demiş.
Kerem itiraz etmiş ’’ Ama Papazı bekleyecektik. Aslı’yı getirecekti’’
Beyinsiz Hödük Paşa atılmış: ’’ Sultan-ı Âzam, Endam-ı muazzam Mehmene Bânu Sultanımızın huzurunda bir papaz, yanında da bir kız var’’
Kerem’in ’’ Allaaaahhh Yaşadık ’’ Diye sevinç çığlıkları içerisinde dört delikanlı sarayın yolunu tutmuşlar.
Saraya vardıklarında Hödük Paşa çıkmış önce Sultanın huzuruna
-Şehzade Berati hazretleri ve arkadaşları geldiler sultanım. Huzurunuza çıkmak için izin beklerler.
-Sen sadece Mecnun denen delikanlıyı al huzura.
Hödük Paşa odadan dışarı çıkıp da ’’ Mecnun her kimse içeri ’’ Diye bağırınca dört arkadaş da şaşkınlıktan küçük dillerini yutmuşlar lakin emir büyük yerden tabii ki. Odaya girmesi gereken Kerem olduğu halde içeri alınan Mecnunmuş vesselam.
Niye ki acep diye merak ediyorsunuz değil mi? Yoooo öyle hemen anlatmak olmaz...İşin tadını çıkaralım az.
Berati, Kerem ve Ferhat dışarıda beklerken Ferhat fena halde sıkışmış. Sormuş Şehzade Berati’ye.
-Olum bu sarayın helası nerede? Çok fena sıkıştım lan.
Şehzade Berati eliyle merdivenleri göstermiş:
- En yakın hela hemen şu merdivenin başında.
-İyi..Şimdi bana 1 akçe ver de helaya gideyim.
-Lan olum umumi hela mı sandın bizim sarayı? Yürü git, yap işini.
Molla Ferhat yukarı çıkmış lakin o kadar sıkışmış ki girdiği helanın kapısında yazan ’’ For Ladies ’’ Yazısını görmemiş. O yazıyı görmemiş ama içeride ay parçası gibi bir kız görmüş. Bu kız da tabii ki Şirin Sultanmış
Şirin Sultan karşısında ilk defa Berati dışında bir erkek, hem de kadınlar tuvaletinde bir erkek görünce korkusundan bayılmış. Molla Ferhat ise önce küçük su işini halletmiş sonra Şirin Sultan’ı uyandırmaya çalışmış. İşte o anda ak sakallı dede de olaya müdahale etmiş ve elindeki tası Ferhat’a uzatmış.
-İç artık şu şarabı. Bak kızı da gördün yakından. Nasıl, ilik gibi kız değil mi?
Molla Ferhat Şirin'in güzelliğini görünce Ak Sakallı Dedeye çıkışmış.
-Yahu dede böylesi bir kız için bir tas şarap yeter mi? Sen şu testiyi ver hele.
Testiyi almış ve kafaya dikmiş. Testideki aşk şarabını bir dikişte mideye indiren Ferhat daha sonra omuzundaki sazı almış ve başlamış çalıp çığırmaya. Bakalım neler demiş:
Amasya'nın dağları
Üzümlüdür bağları
Pek hoşuma gidiyor
Saçlarının bağları
Haydi haydi cimdallı
Kızlar giyer bindallı
Gönül güzele bağlı
Şimdi kızlar ilvanlı
Ak sakallı dede içinden '' Buna da şarap fazla geldi. Delikanlı oyun havası çalıp söylüyor'' diye geçirse de Şirin bu kıvrak Amasya türküsüne kayıtsız kalamamış. Bir taraftan oynamış diğer taraftan da ağlamış karşısında ilk kez kardeşi Berati dışında bir erkek görmüş olmanın şaşkınlığı ile...
-Bana elini sürdün, namusumu kirlettin. Memlekette su da yok. Bu lekeyi nasıl temizleyeceğim? Bundan sonra el alemin yüzüne nasıl bakarım?
Molla Ferhat bir kez daha dokunmuş sazının tellerine.
Bugün benim efkârım var zârım var
Değme felek değme değme telime benim
Gül yüzlü cananı elden aldırdım
Ecel oku değdi telime benim
Değme felek değme değme telime benim.
Ak sakallı dede ellerini ovuşturmuş ’’ Ferhat asırlar sonrasına uçup Amasya'nın yetiştirdiği en büyük sanatçılardan Aşık Özlemi'nin türküsünü okuduğuna göre işlem tamamdır. Ben gideyim şimdi şu Tahir ile Zühre, Arzu ile Kamber meselesini halledeyim.''
Ak sakallı dede yeni yeni gençlere aşk şarabı içirmek için yola koyulduğu anda Şirin tuvaletten dışarı atmış kendini. Bir taraftan ağlıyor, öte taraftan da ’’ Ferhat beni yakalayamazzz’’ Diye bağırıyormuş.
Bu gürültü patırtı üzerine kafasını kaldırıp merdivenlere bakan Şehzade Berati ve Kerem adeta şok olmuşlar. Zira Molla Ferhat , Tacavüzcü Coşkun misali Şirin Sultanı kovalıyor, Şirin Sultan ise ’’ Ferhat beni yakalayamaz ’’ Diye edep içinde koşarak kendisini kardeşinin şefkatli kollarına atmaya çalışıyormuş.
Şehzade Berati öfkeyle gürlemiş:
-N’oooluyor lan orada?
Şirin cevap vermiş.
-Bu alçak ırz düşmanı namusuma tasallut eti kardeşim.
Şehzade Berati ’’ Olmaz öyle şey, benim kankam yapmaz öyle şeyler. Sen kuyruk salladın değil mi ’’ Diye çıkışmış kardeşine. Şirin Sultan cevap vermiş: ’’ Kardeşim unutuyorsun galiba, ben edepli bir kızım. Edepli kızlar kuyruk sallamaz ’’
Evet.. Şirin sultan haklıymış. Edepli kızlar kuyruk sallamazlarmış.
Onların hırıltı gürültüleri üzerine Beyinsiz Hödük Paşa Mehmene Banu'nun odasından dışarı çıkmış ve ’’ Sultan-ı Âzam, Endam-ı Muazzam Mehmene Bânu Sultanımız hepinizi birden Huzur-u Hümayûna çağırıyor.’’ Demiş.
Şehzade Berati, Şirin Sultan, Ferhat ve Kerem içeri girdiklerinde papaz efendi , Mehmene Bânu'nun karşısında terim terim terliyormuş.
Mehmene Bânu öfkeyle bağırmış.
-Ulan mercimek kadar aklım var zaten onu da sen felç etme. Bu kızı niye getirdin sen buraya?
-Sultanım anlattım ya bu kızı buraya getirmemi Şehzade Berati istedi.
Şehzade Berati annesine yaklaşmış.
-Evet validem ben söyledim. Bu kız, Kerem arkadaşın manitası olurmuş.
Mecnun hışımla Kerem’in üzerine yürümüş.
-Ulan alçak Aslı değil mi senin manitan? Benim Leyla’ya da mı iş koydun ulan?
Mehmene Bânu ve Şehdzade Berati’nin kafası karışmış. Mehmene Bânu Kerem’e sitem etmiş
-Evladım ayıp değil mi? İnsan arkadaşının manitasına göz koyar mı hiç?
Kerem de dayanamamış.
-Yahu Mehmene Teyze . Çeneyi psikopata bağladın. Bi müsaade et biz de konuşalım.
Mehmene Sultan artık adabı, edebi bir tarafa bırakmış.
-Ulan bana bak bastıbacak. Senin ağzını caart diye yırtar, ayaklarını da ayırırım. Teyze senin anandır. Ben tazecik bir bademim.. Bana abla diyeceksin bundan sonra tamam mı?
Kerem anlamış.
-Tamam Mehmene Abla..Yahu anlasanıza papaz olacak bu düzenbaz, kızı Aslı diye Leyla’yı kakalamaya çalışıyor bana. Bu kız Aslı değil ki. Bu Leyla. Şerefsiz papaz bulmuş bunu demek ki.
Mehmene Bânu artık Leyla olduğu anlaşılan kızı şöyle tepeden tırnağa süzmüş. Sonra ona çıkışmış:
-Kızım sen de iki saattir susuyorsun. Desene ’Ben Aslı değilim, Leyla’yım.’ diye
Leyla, gözleri önünde ve edep içinde cevap vermiş:
-Ama sultanım, edepli kızlar öyle çok konuşmazlar. Yoksa Osmanlı Memleketinde geçerli değil midir bu kural?
Mehmene Bânu:
-Olmaz mı kızım? O kuralı koyan zaten bizim atalarımızdır aslında. Ama şimdi konuşman lazımdı. Çünkü az kalsın yanlışlıkla Kerem’e veriyordum seni.
Leyla:
-Farketmez sultanım. Koca olsun da...Ay pardon ağzımdan kaçtı..Ben gidip tevbe istiğfar edeyim müsaadenizle.
Mehmene Bânu:
-Tamam kızım sen tevbe istiğfar ederken ben Mecnun'la konuşayım azıcık.
Leyla odadan çıktıktan sonra Mehmene Bânu Mecnuna seslenmiş.
-Gel bakalım buraya Allah’ın şapşalı. Bula bula bu sümsük kızı mı buldun kendine eş diye? Ulan bunun kemikleri sayılıyor be.
-Ya Sultanım sorma...Hep o namussuz ak sakallı dedenin marifetleri. El aleme ne fıstıklar buldu, bize sıra gelince işte böyle.
-Eee sen bunu alacak mısın yani?
-Elim mahkum sultanım.
-Tamam o zaman kız tevbesini yapsın hemen everelim seni.
Sonra Esrarkeş Recep Paşa’ya seslenmiş Mehmene Bânu:
-Paşa sen de hemen Manastıra koş. Aslı denen kızı getir. Onu da Kerem'le başgöz edelim
&autoplay=1" frameborder="0" allow="accelerometer; autoplay; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture" allowfullscreen>
( En Edeplisinden Aşk Hilayeleri--6. Bölüm-- başlıklı yazı Sami Biber tarafından 14.04.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.