Ruhum dallarında yedi veren acılarla
Günlerimi eskitiyor 
Dünlerime tuz basıyorum
Yanına yarınları hapsederek…

Ne seni bulabiliyorum bu zifiri karanlıkta
Ne kendimi
İçimde kopan kıyametler,
Ve 
Kırılmamak için can çekişen kalemimle
Kızıldan siyaha dönen bir günde 
Sana şiirler kuruyorum yine.

Hüzünbaz bir gönülde 
Bir sonbahar vakti,
Eski kitaplar arasında biriktirdiğim
Yalnızlığımla sarıyorum seni

Sonra içimin çöl ateşinden 
Sesleniyorum sana;
Dinle
Bana susacak kadar ben
Konuşacak kadar bir sen lazımsın 
Diyorum…


Mutluluğa kurulabilecek 
Ütopyalar için ruhumda biriktirdiğim tebessümler 
Ölüm tehlikesi olan tellerde
Asılı kaldı…

Son viyadükte kaybettik 
Birbirimizi
Sen gitmeliydin 
Bense
Gitme 
Demekten öteye gidemedim.


Kullanılmış tüm gülücüklerini 
Bana bağışlıyor şimdi dünya
Sen;
Ömründeki tüm gitmeler için
Elvedalar 
Topluyorsun azığına
Gitme diyenleri duymamak için 
Çığlıklar yerleştiriyorsun kulaklarına

Ürpertir bu coğrafya ,
Bu serüven ikimizi bir anda
Yüreğimdeki senler 
Birer birer düşerken gözkapaklarıma 
İntiharına ramak kalmış cümleler
Yakıyor

Geceye savrulan küfürlerse 
Sensizliğe isyanda…

Kuşların gitme diyen nidası kulaklarımda

( Ruhumun Dalları Sensizliğe İsyanda başlıklı yazı nazlı can tarafından 8.04.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.