Temmuz sıcağında küçük çocuk yüreğiyle yürüyordum Mersin’in karışık sokaklarında. Şaşkınlık kuşatmıştı masum çocuk kalbimi. Ustamın verdiği paketi evine götürmenin mutluluğunu yaşarken, dükkanın yerini kaybetmenin hüznü sarmıştı.
Küçük bir sokak gördüm ve kestirmedir düşüncesiyle girdim. Ama oradan hiç bilmediğim bir yere çıktım. Kaybolmuştum. Korkuyordum.
Aradan saatler geçti ve ben daha dükkana varamamıştım. Nihayet ağlayan çocuk gözleriyle birine dükkanın yerini sormayı akıl ettim. İkindi vakti güneş çekilirken Toros dağlarının ardına, ben dükkanın yanına yeni varmıştım.
Kadir usta ( Allah rahmet eylesin) balkon gibi çıkmış göbeğiyle kapının önünde beklediğini gördüm. Sert bakışlarıyla beni süzüyordu.
-Nerde kaldın lan!
-Şey usta yolu şaşırdım.
-Nasıl yolu şaşırırsın. Ne zamandan beri göndermişim nerelerde oynadın ha söyle?
-Usta valla yolu şaşırdım diyorum.
-Sus lan geç bakalım içeriye.
Ben belki de meslek öğrenmek için babam tarafından terziye çırak olarak yerleştirilmiştim. Ama ustam benim küçük çocukluğumun şaşkınlığından kaynaklanan bir hatadan dolayı anlayamayacağım kadar kızmıştı. İki tane kalfamız vardı. Beni içeriye aldıktan sonra iki kalfayı da dükkanın arka tarafına çağırdı. Bir sandalyeyi yere yatırdıktan beni de sırt üstü yere yatırttı. Ayaklarımı sandalyenin üstüne koydurttu. İki kalfa ayaklarımdan tuttu. Ben şaşkın ve masum gözlerle ustaya bakıyordum. Bu sırada elinin birden havaya kalkıp indiğini görmemle ayaklarımın altında bir yangın hissettim. Ayaklarımın altı yanıyordu. Ustanın eli ise inip kalkıyordu. Gözlerimden yaşlar akıyor, hüzün bir yağmur gibi yanaklarımdan süzülüyordu.
Usta hıncını almanın veya rahatlamanın verdiği bir huzurla elindeki değneği bıraktı. Ama ben yavru bir kuş gibi titriyordum. Beni arka tarafta farelerin olduğu bir odaya kapattı. Karanlıkta saatlerin geçmesini bekliyordum. Ama küçük bir farenin beni görüp kaçmasıyla ben de irkildim. Gözlerim kapanıyordu.
O gün benim için unutulmaz bir gündü. Meslek sahibi olmayı istemiyordum. Babam ise eti senin kemiği benim anlayışıyla ustanın yanında beni azarladı.
Terzi olma serüvenim böylece sona ermişti.

( Falaka başlıklı yazı SeyitAhmetUzun tarafından 8.04.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.