I-Ramazan Ayının Anlamı
Ramazan ayı, Kur’an’da “şehr-i ramazan” şeklinde geçmektedir
Ramazan kelimesinde; temizlik, yanmak ve keskinlik anlamları vardır
II
1-Kur’an Ramazan ayında indirildi.
Kur’an’ın Ramazan ayında indirildiği Bakara suresinin 185
Kur’an, Milâdî 610 yılında Ramazan ayının Kadir gecesi sabaha karşı Hıra’da ibadetle meşgul olduğu sırada vahiy meleği Cebrail, Peygamberimize Alâk suresinin ilk beş ayetini vererek indirilmeye başlanmıştır
Kur’an’ın ayet ayet, sure sure indirildiği Kur’an’da açıkça bildirilmektedir: “İnkâr edenler, ‘Kur’an, ona bir defada toptan indirilmeli değil miydi?’ dediler
Ayetler, hem Kur’an’ın parça parça indirildiğini hem de parça parça indirilmesinin gerekçesini beyan etmektedir
Kur’an bütün insanların kılavuzu, yol göstericisidir
İnsanları en doğru olana iletir
Okunması ibadettir, her harfine bir hasene(iyilik) sevabı verilir.
Ama okuduğunu anlamak önemlidir.
*Kur'anın Özellikleri:
Kur’an-ı Kerim, vahiy yoluyla son peygamber Hz. Muhammed (s.a.s.)’e yaklaşık 23 sene zarfında nazil olmuştur. Hiçbir semavî kitaba nasib olmayan muazzam bir itina ve koruma ile tesbit edilmiştir. Bunun için Hz. Peygamber, birçok vahiy katibi edinmiş, âyetler nazil oldukça, vahiy katiplerine; hangi âyet, Kur’an-ı Kerim’in içinde hangi sûrenin neresine yerleştirilecekse, o şekilde talimat vererek yazdırmıştır.
Her âyet nazil oldukça vahiy katipleri onu bizzat Hz. Peygamber’den alarak yazmışlar, sahabilerden birçoğu da inen âyetleri hemen ezberlemişlerdir.
Daha sonra gelen her nesilde binlerce müslüman Kur’an’ı ezberlemeyi gelenek haline getirmişler ve bunu titizlikle sürdüregelmişlerdir.
Nazil olan âyetler, o günün yazı malzemeleriyle yazılıyor ve bunlar özenle muhafaza ediliyordu.
Hz. Peygamber’in sağlığında bu şekilde tespit edilen Kur’an-ı Kerim, Hz. Ebu Bekir zamanında, vahiy katiplerinden ve en iyi hafızlardan oluşturulan bir kurul tarafından hem hafızalardan hem de yazılı metinlerden kontrol edilerek titiz bir şekilde iki kapak arasına alınmak suretiyle mushaf haline getirilmiştir.
Hz. Osman döneminde ise, iki kapak arasına alınan mushaf çoğaltılarak o dönemin büyük İslam merkezlerine gönderilmiş, bir tanesi de Halifenin nezdinde kalmıştır.
-Sûreler ve Âyetler
Kur’an-ı Kerim, 114 sûreden oluşmaktadır. Bunların ilki “Fâtiha”, sonuncusu “Nâs” sûreleridir.
Sûre, kelime anlamı itibariyle yüksek makam, mevki, şan, şeref, alamet, bir şeyi diğerinden ayıran engel gibi anlamlara gelmektedir. Terim olarak ise sûre, Kur’an’ın, en az üç âyet içeren ve özel bir adı bulunan, kısımlarından yani âyet gruplarından her biridir.
Âyet kelimesi sözlükte alamet, nişan, ibret, mucize, açık delil gibi anlamlara gelir. Terim olarak ise, sûrelerin içinde yer alan, baş tarafı ve son tarafı belirlenmiş harf, kelime, cümle veya cümleler grubuna denir. Âyetlerin çoğu bir veya birkaç cümleden oluşurlar. Ancak kendi başına bir cümle oluşturmayan âyetler de vardır.
*Kur'an-ı Kerim'in değişmediği kanıtlandı:
Eski Diyanet İşleri Başkanı Dr. Tayyar Altıkulaç, 10 yıllık çalışma sonucunda orijinal 4 mushaf ile günümüz Kur'an-ı Kerim'ini kelime kelime ve harf harf kontrol ederek, aralarında herhangi bir değişikliğin olmadığını kanıtladı.
Mushaflar üzerindeki çalışmaları Tayyar Altıkulaç'ın yaptığını ifade eden Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, "4 neşir ortaya çıkardı ki, indirildiği andan bu yana Kur'an-ı Kerim mushafları arasında en küçük bir değişiklik yoktur ve Müslümanlar Allah'ın da bir korumasının sonucu olarak, Kur'an-ı Kerim'i gözleri gibi korumuşlardır" dedi.(Milliyet-14.8.2010)
2-Oruç Ramazan ayında emredildi.
Kur’an’ın Ramazan ayında indirildiğinin bildirildiği cümlenin hemen akabinde, “İçinizden kim bu aya ulaşırsa oruç tutsun” buyrularak, orucun Ramazan ayında tutulması emredilmiştir
Ramazan orucu, Bakara suresinin 183-184
-Oruç, fecrden güneşin batmasına kadar yeme, içme ve cinsel ilişkiyi terk etmek suretiyle tutulur
-Ramazan ayı, 29 veya 30 gündür, 28 veya 31 gün olmaz
-Buna karşılık unutarak yiyip içmek, kan vermek, istem dışı kusmak ve ihtilam olmak orucu bozmaz
-Mazeretsiz olarak Ramazan orucunu bozan kimseye kaza ve kefaret gerekir
Oruç, İslâm’ın beş temel esasından biri olup, akıllı ve ergenlik çağına gelmiş, mukim ve sağlıklı kadın ve erkek her mümine farzdır
Oruç ibadetini yerine getiren, Allah ve Peygamber’e itaat etmiş olur
“Âdemoğlunun her ameline on katından yedi yüz katına kadar sevap verilir
Oruç, günahların bağışlanmasına vesile olur: Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: “Kim inanarak ve sevabını umarak Ramazan orucunu tutarsa, Allah o kimsenin geçmiş günahlarını bağışlar
Mazeretsiz Ramazan orucunu tutmayan kimsenin vebali hadis-i şerifte şöyle bildirilmiştir: “Kim bir hastalığı ve bir ruhsatı olmaksızın Ramazan ayında bir gün oruç tutmasa, bütün günlerini oruçla geçirse yine bu orucu yerine getiremez
*Oruç tutamayanların bir fitreye denk FİDYE ödemeleri, veya bir yoksulu doyurmaları gerekir.
3-Bin aydan hayırlı olan Kadir gecesi Ramazan ayındadır.
“Şüphesiz, Biz onu (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indirdik
Kadir gecesini ihya eden bağışlanır
4-Ramazan rahmet ve mağfiret(af) ayıdır.
Yüce Kitabımız Kur'an-ı Kerim'de ve Peygamber Efendimizin dilinde övülen Ramazan ayı; İlâhî rahmet ve mağfiretin zirveye ulaştığı ve oluk oluk aktığı bir aydır.
Kalbimizi ve bütün organlarımızı kötülüklerden kurtarmak ve ibadetlerle Allah'ın sonsuz rahmet ve mağfiretine erişmek için, bu ay kaçınılmaz bir fırsattır.
Peygamber Efendimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuşlardır:
"Benim ümmetime ramazan ayında beş şey verildi ki, benden önceki Peygamberlere bunlar verilmedi:
Birincisi; Ramazanın ilk gecesi oldu mu, Allah Teâlâ ümmetime rahmetiyle nazar eder ve Allah kime de nazar etmişse, ona ebedî azab etmez.
İkincisi; akşama doğru, onların ağzında meydana gelen koku, Allah indinde misk kokusundan daha güzeldir.
Üçüncüsü; melekler, onlar için gece ve gündüz istiğfar ederler.
Dördüncüsü; Allah Teâlâ, Cennetine emir buyurur: "Hazırlan ve zinetlen ki, kullarımın dünya sıkıntılarından (kurtulup) benim yurduma ve lütfuma gelip rahata kavuşmaları yaklaştı."
Beşincisi; ramazanın son gecesi olduğunda, onların hepsini birden mağfiret eder."
5-Ramazan maddî ve manevî arınma ayıdır.
Oruç, sevabı ve mükâfatı çok büyük olan bir ibadettir. Her Müslüman, orucunu büyük bir samimiyetle ve yalnız Allah için tutarak, onun büyük sevabına erişmeye çalışır.
Peygamber Efendimiz(s.a.s) şöyle buyurmuşlardır:
"-Allah Teâlâ şöyle buyurdu: ‘Ademoğlunun her ameli kendisinindir. Yalnız oruç müstesna. O benim içindir. Oruç tutan, yemesini, içmesini ve şehevi arzularını yalnız benim için terk ediyor. Bu yüzden orucun sevabını bizzat kendim vereceğim.Oruç ateşe karşı bir siperdir.’
-Sizden biriniz oruçlu bulunduğu günde kötü söz söylemesin, kavga etmesin. Şâyet birisi ona söver veya ona çatıp çekişirse; ‘Ben oruçluyum’ desin.
-Allah'a yemin ederim ki; muhakkak oruçlunun ağız kokusu, Allah nezdinde, misk kokusundan daha hoştur.
-Oruç tutanın ferahlanacağı iki sevinç (vakti) vardır: Birisi iftar ettiği zaman, diğeri de orucunun sevabıyla Allah'a kavuştuğu andır.
-Allah rızası için yapılan iyiliklerin, sadakanın, zekatın karşılığı; verenin ihlas derecesine göre, bire ondan bire yediyüze kadar, hatta daha fazla olur.”
Kur’an-ı kerimde şöyle buyuruluyor:
“Mallarını Allah yolunda harcayan kimselerin hâli, yedi başak bitiren ve her başağında yüz tane bulunan bir tohuma benzer.
Allah, dilediğine daha fazla da verir. O vâsi ve âlimdir.” [Bakara 261]
“Kim (Allah huzuruna) iyilikle gelirse ona getirdiğinin on katı vardır. Kim de kötülükle gelirse o sadece getirdiğinin dengiyle cezalandırılır. Onlar haksızlığa uğratılmazlar” [Enam 160]
Görülüyor ki; oruç, sevabı büyük olan bir ibadettir. Her ibadetin belirli bir sevabı olduğu halde, orucun ecir ve sevabını ancak Allah Teâlâ bilmekte ve "mükâfâtını ben veririm" buyurmaktadır.
5-Ramazan duaların kabul olduğu bir aydır.
Allah, oruçlu Müslümanın duasını kabul eder. Bu bakımdan, Müslüman oruçlu olduğu zaman Allah'tan dünya ve ahiret mutluluğu istemeli; yeryüzündeki bütün inananlar için, bilhassa sıkıntı ve çile içerisinde olanlar için dua etmelidir.
Peygamber Efendimiz, şöyle buyurmuşlardır:
"Üç kişinin duası reddolunmaz:
1-Adaletli devlet başkanının,
2-İftar edinceye kadar oruçlunun,
3-Bir de mazlumun (yani zulme uğramış kimsenin) duası."
"Oruçlunun iftar vaktinde yaptığı dua katiyyen reddolunmaz."
Başlangıcı rahmet, ortası mağfiret ve sonu da cehennem ateşinden kurtuluşa vesile olan Ramazan ayını en iyi bir şekilde değerlendirelim.
Dualarınızın kabul, beklentilerinizin gerçekleşeceği, esenlik dolu bir Ramazan dilerim…