Ve Allah insanı yarattı ;
Toprağa su verdi nufte , alaka ederek pinhan eyledi
Su gibi aktı toprağa nutka can buldu
Âdem
Rabbinin nefesinden nefesle
Can buldu sınırsız cennetinde..
Toprak kokan ellerine baktı önce
Sonra üzerinde şemsiye niyetinde buluta
Ve toprak kıymet doldu
Âdem suretinde dünyaya gelince..
Rabbinin cennetinde gezindi Âdem
Derin uykulardan uyanır gibi silkindi
Hayat denen duyguyu yutkundu usulca
Ve İsrafil sura üfleyene kadar hayat başladı…
Saçlarında şehrayin dolandı Âdem’ in
Güneş huzmeleri yansıdı yanaklarında
Bitmeyen yolculukları yüklendi
Henüz topraktan arınmış ayaklarına…
Dağları gördü Âdem heybetiyle yeşil yeşil ışıyan
Irmaklarda akan suları cam renginde
Meyvelere dokundu içinde sonsuz hevesle
İns’ü cinsü cümle mahlukat’ı beşerle…
Biliyordu Âdem aklının bir köşesinde
Yansımasız geçmişinden buralarda bir yerlerde yaşamıştı
Yeni doğmuş bedeninde eski bir ruh gibiydi?
O zahirdi batındı evveldi ahirdi…
Ve Rab buyurdu ruhundan ruh taşıyana
Ben nezdinde secde Âdeme
Cümle cinler melekler ona secde eyledi
Ve karanlık isyan etti şeytan suretinde…
Rabbini duydu Âdem ruhundan üfleyeni
Ve kendini bildi artık kendindeki kendini
O anda varlığına yüz sürdü Muhammed’in
Ruhundaki ruhuyla cenneti tur eyledi…
Halife oldu Âdem yaradanın elçisi
Ve melekler soruları fırtınayla soruldu
Cennet Bahçelerinde can bulurken bu insan
Nasıl oldu yeryüzüne elçi diye verildi…
Kelimeleri öğrendi rabbinden Âdem
O konuştu cennet ehli sessiz sessiz dinledi
Firdevs dedi Kevser dedi nar dedi
Ve isimler onunla şekil buldu durmadan…
Suyla karılan toprak ruhla hayat bulunca
Bilinmedik nesneler sıfata giriyordu
Başaklar renkleniyor ışık dans ediyordu
Ölümü görmedi amma ölmeyi biliyordu…
Sonra kendi bildi söylendi beni Âdem
Beni Âdem diye çınladı cennet ehli
Öyle ki ismin içinde saklıydı zürriyeti
Hatırlayacaktı Âdem uyanınca uykudan …
Uyanınca uykudan yalnızlık dedi Âdem
Her şeyi bilen rabbi bunu da duyuyordu
Âdem aşkın harıyla yüreği yanıyordu
Yalnızlığı bileli her yer aşk kokuyordu…
Âdem cennetinde yalnızlık örüyordu
Ve bir yanı karanlık,bir yan ışık saçarak
Âdem artık sadece Âdem değildi
O cennet anahtarı emanet taşıyordu..
Ve sonra derince uyudu Âdem
Uykuda bilmeden sol yanı ağrıyordu
Sanki eksik olarak bir vakit uyanınca
Sol yanının ilacı ilerde duruyordu…
Dirseği üzerinden göz göze gelinince
Tanımıştı adını bildiği orada duruyordu
Kendi kendinden parçaydı adı da Havva
Ebul-beşer safiyullah.. şükür aşk doğuyordu
Şükür aşk doğuyordu.