B.





Çoktan beri karşılaşmamıştık . Cami çıkışı tokalaştık .

“ Ne işle meşgulsün ? “ dedim .

“ Ordudan atılan bir üsteğmene Kur’an öğretiyorum “ dedi.

Yüreğim “ cız” etti.

Konuşma arasında Deniz Kurmay Binbaşı olan oğlunun da ordudan atıldığını öğrendim . Yıllarca oğlunun lojmanına , akademiden mezuniyet törenine , bayramına yüzündeki sakal nedeniyle gidememiş . Ona zarar gelmesin diye oğlunu hep uzaklardan izlemiş .

Bir kenara çekerek dertli babayı söylettim :

“ Üstün hizmetlerinden dolayı 1994 yılında bir takdirname , 1996 yılında ise daha büyük bir takdirname aldı . Atılma sebebine gelince dosyasına “Nakşi” yazmışlar . Nakşiliği ben bilmem . Kesin olarak biliyordum ki oğlumun hiçbir tarikatla ilişiği yoktu . Ordudan atılacağı belli olunca yıllardan beri ihmal ettiği bir sağlık problemini halletmesi için İzmir Hava Hastanesine yattı . Geçirdiği ameliyat sonrası ziyaretine gittiğimizde kapıda görevli iki astsubay yolumuzu kesti . Yanımdaki eşime hitaben “ Bu uzun mantoyla giremezsiniz “ uyarısını yaptılar . “

Yıllarını orduya vakfetmiş ,imanlı,pırlanta gibi kurmay bir subayın gözleri yaşla dolu anası oğlunun en verimli çağında atılmasına mı yansın , sırtındaki mantoyu çıkart diyen zihniyete mi ağlasın !

Baba konuşmasına devam etti “ İç elbisen müsait mi diye sordum . Müsait deyince , çıkart vestiyere asalım , dedim . Tam kapıdan geçerken bu sefer diğer astsubay ikaz etti “ Baş örtünüzdeki iğneyi de bırakın “ Epey tartıştıktan sonra aldığımız cevap “ Emir böyle ! “ Emri vereni de uygulayanı da Allah’a şikayet ediyorum , deyip yürüdüm.
Baba hem anlatıyor hem ağlıyor . “ Ben 31 yıllık Kur’an öğretmeniyim .İnanıyorum ki Allah indinde oğlumun derecesi benden üstündür . Yalan söylemez, gıybet etmez , haram yemez , her gece “teheccüd” namazına kalkar , ben kalkamıyorum .”

Deniz Kurmay Binbaşısı olan bu değerli evladımız savaş gemisi komutanlığı yapmış , ordudan atılacağını anlayınca tedbir olarak açık deniz kaptanlık ehliyeti işlemlerini tamamlamış , sonra imanlı bir armatöre baş vurarak iş istemiş .

Armatör demiş ki :
- Bende gemi çok … Hangisini istersen emrine vereyim .

İlişiğini kesmek için gittiği Askerlik Şubesindeki astsubay iki resim istemiş :
- Sefer görev emri için gerekli Binbaşım .
- Pek ala , benim gibi tehlikeli (!) bir insana seferde görev vermek uygun olacak mı ?

Anaların kalbi yufka olur ama babanın da gözleri dolup dolup taşıyor .

- Üzülme,dedim . Baştan ben de çok üzüldüm lakin artık üzülmüyorum . Kutsal Kitab’ımızda mealen nasıl buyuruluyor “ Üzülmeyin,gevşemeyin ; eğer inanmışsanız muhakkak üstünsünüz “ Annesine selamlarımı iletiniz ; Kaptanlık için uzak denizlere izin versin . Oğlunuza da selamlarımı ulaştırınız ; o muhterem Binbaşı kardeşim , engin denizlere açıldığında namazlarını artık saklanmadan kılacak , gece yarısı kaptan köprüsüne çıktığında gök yüzünde parlayan yıldızların altında kılacağı “teheccüd” namazlarından sonra bu memleketin selameti için dualar edecek , onun gemisi bir esenlik gemisi olacak , uçsuz bucaksız okyanuslarda beyaz martılar gibi özgür uçarken asrın müceddidinin sözleri bu genç kaptanın kulaklarında çınlayacak :

“ Ümitvar olunuz ; istikbal inkılabatı (değişimleri) içinde en gür seda , İSLAM’ın sedası olacaktır “
( Sırtındaki Mantoyu Çıkar ! başlıklı yazı A.Müfit KUTLU tarafından 22.05.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.