Kalbimde ki masum cennet
Kapılarını kapattı,
Zamanın iyi hizmetkârı olmaktan
Yoruldum artık,
Uzak şehirlerin sahillerinde barınan,
Bütün hayallerimi çekiyorum.
Duygularım yıkılan ümitlerimin
Mezarı olmayacak.
Gözyaşlarımla yıkanan suretim
Acılara basılmayacak
Yitip giden günlerin failini
Sükûnetimden ayıracağım
Bedeli ne olursa olsun.
Ben neresindeyim
Bu yalancı iklimlerin,
Gölgesine sarılmış
Ölümlü misafir olmanın
Eziyetiyle üşüyor
Kasılan bedenim.
Soğuk rıhtımlardan esen rüzgâr,
Çıldıran bir adamın
Hiddetini yayıyor geceye,
Kurtlar uluyor
Ayın sırtında
Matemi fısıldarken
Yaralı baykuş,
Ellerim saçlarımın diplerini avuçlarken
Alnımda kanattığım yaradan
Süzülen siyah kan,
Vicdanımın saf duruşunu
Kafesinden söküp
Derin kuyulara atardı.
Eski zamanların rehavetini
Emen bu karanlık öfke,
Yeni bir hayatın
Adını yazıyordu.
Nefesim korkuyla titrerken.
Merhaba kanadı kırılan merhamet,
Sana kadeh kaldırıyor
Kanlı ellerim,
Örselenmiş vücudumdan
Geçmiş zamanlarımın çocuğu geçiyor
Beni son kez selamlayarak
Bölünmüş bu vicdanım
Şeytanın mabedinde
Çılgın bir anın tetiklediği
Zamanı kolluyor.
Hücrelerinde biriken
Şuursuzluğun susuzluğuyla.
Kan damlıyor gözlerime
Bu gece ölüm düşecek bana
Uyutan mevsimlerden,
Beynime kefen diken düşüncelere
Tart ettiğim insanlığımla
Cevap vereceğim.
İskenderin hırsıyla taşacak
Zavallı ruhum,
Şaha kalkacak bölünmüş uykularım,
Yalnızlığımı gecenin kızıllığında,
Özgür bırakıp,
Bir ağacın altında
Sonsuzluğun avucunda besleyeceğim,
Zamana dilenmeden,
Başını dik tutan her şair gibi.