ZEBANİ SADECE CEHENNEMDE OLMAZ…

       HAYATI CEHENNEMLEŞTİRENLER BAZEN EN YAKININDADIR..
 
        Almanya ya ne umutlarla gitmişti. Sadece kendisi değil ardından götürdükleri ile yeni bir oba oluşturmak niyetinde idi.
        Bilseydi başına gelecekleri hiç ayrılır mı? idi Kırk kapılı köyünden.

        1960 yılları ,ilk yurtdışı  işçi hareketi ile beraber, fakir köy halkının sürgit yazgısından kurtulmak için Almanya yı kurtuluş olarak görmüştü.Sdece okuma yazma bilen bilgisi ile.

         Cahil köyünde,inançlarında geri bıraktırılmış köyünde,büyüğe saygının esas olduğu yaşam alanında, topluluk içinde bile 5 yaşındayken  babasına’’ senin ayakların kokuyor,’’ diyerek çocukken isyankarlık, ışığını göstermişti.

         Aklı hızlı çalışır. Yanındakileri evvel zaman içinde bırakırdı. Aklı evvel  Şefik Dayı , Almanya ya varınca bir kaç kelime almanca ile hayatın idame ettirmeye başlayınca, evvela eşini ardından çocuklarını aldırmıştı.

          1970 lere gelindiğinde kolonisi giderek büyümüş 2 büyük kızı ile oğlu nu evermişti ve geriye 5 çocuk kalmıştı. 
         Çocuklar büyüdükçe dertleri azalacağına giderek artıyordu. Hz. peygamberin söylediği gibi ’’Dünya da rahat yoktu.’’-LA RAHAT FİT DÜNYA-
        Oldum olası ikinci dereceden kuzeni olan karısı ile de anlaşamıyordu. Kadın Almanya ya gelince bir başka  değişime ugramıştı Marketten aldıkları yumurtalara bile işaret koyuyor,işaretli olanları  kocasına yedirmeyecek kadar paranoya gösteriyordu. 
        Kocasını adam yerine bile koymuyordu. Makinalı tüfek takırtısını , kadının dır dırları yanında senfoni  diye dinlersin.  
         Stresli evlilik yaşantısının ufak patlamaları öncelikle çocuklarda somutlaşıyordu.

          Burası Almanya idi .Çocuk dövmenin de bir bedeli vardı ve ana baba bile olsa dövülmeyeceklerini ,çocuklarda ögrenmişti.Şefik ,para cezası ile karşılaşınca, cocuklara da vuramaz olmuşdu. Stres giderek kendisini saatli bombaya cevirmişti.

          İğrenc ve acımaz olay  gerçekleşinceye kadar yine de dişini sıkmıştı.

          Büyük damadı,13 yaşındaki küçük kızının a tecavüz etmiş ve bu olay tüm alman basınında yer almıştı. Çocuklara bakmak için ergenliğe yeni adım atma çağında olan gösterişli kız Güldane ablasının evde olmadığı zaman, arkadan yanaşan eniştesinin tecavüzüne ugramıştı.

         Olay mahkemeye intikal etiğinde acı gerçekler,eniştesinin küçük kızın kollarını nasıl kalorifer peteklerine bağlayarak igrenç emellerine ulaştığını anlatmıştı. Ailenin ortasında  bir yanardağ patlamıştı. Kocasına sahip cıkan büyük kızı,büyük kızının yanında yer alan ve hiçbir zaman Şefiğin anlaşamadığı anası aileyi cin cücüğü gibi dağıtmıştı.

            Havai yaşayan nerde akşam orada sabahı bulan  Küçük oğlan Fevzi’nin trafik kazasında vefat da bu olayların üzerine tuz biber olmuştu. Zaten şeytana keyif gerekmez mi idi?
            Şanssızlık bir adresi yokladı mı devamı gelirdi ,postacı bildiği adresin teslimatını nede olsa daha erken yapardı.
              Askere gitmeden geleneklere göre evlendirilen Fevzi nin hamile eşi erkek doğurunca da babasının adını verdiler.
              Anadolu topraklarında yetişen ve intikam yemişinin ne olduğunu bilen baba, yaptıklarını damadının yanına bırakmayacaktı.
               Bu küçük Fevzinin doğumu ,babasının ani ölümü sadece intikam faaliyetinin sürecini yavaşlatmıştı.

               Olay Alman medyasında tüm igençliği ile yer almış fakat olayların soğuması ile gündemden düşmüştü.

               Yargılama faaliyeti küçük kızın kendi annesi ve ablasının yanlış yönlendirmesi ile verilen ifadeler, yanılmaz denilen yargıyı da yanıltmış ve birkaç celse sonucu cinsel faaliyetde , failinin yokluğu ile büyük damat dışarı cıkmıştı.

                Günlük yaşamlarında , güvene dayalı yaşamı secen hrıstiyan mantığı, kendi öz evladına karşı işlenmiş bir suçu gizleme güdüsünü kavrayamamıştı.

                 Ayrı yaşayan Şefik dayı damadının çıktığını ögrenince cılgına dönmüştü. Geriye dönüşü olmayan otobana giren şefik bu düşünce ile 9mm lik tabir edilen tabancayı yedek 2 şarjörü ile birlikte satın aldı. İş yaparken biriktirdiği 10.000 Alman markını kendisine en yakın gördüğü torunu Fevzinin adına Türkiye merkez Bankasına bagış niteliğinde havale sini ,kan tazminatı üzerine kalırsa öldürdüklerinin mirasçılarınca ele geçmemesi için ufak bir operasyon yaptı.Sonra ,kızının evinin köşesinde sabahladı ve damadının evden çıkış anını gözlüyordu. Gerine gerine evin dış kapısından cıkan damat adres sormayan kursunun namlusunu gördüğünde bir altına işemediği kalmıştı.

               Şaşkınlıktan ne yapacağını şaşırmıştı. Geriye dönüp kaçsa çılgın bakışlı öfkeli kayınpederinin kendisini affetmeden, vuracağını biliyordu. Birkaç saniyenin kalan kısmında yalvarıp işi kurtarmaya çalışırken kilitli vaziyette olan Şefik peş peşe 16 merminin tamamını kafasına boşalttı.Yakın mesafe atışı ile  kafatasının ,üst yanı olduğu gibi parçalanmış giderek yakınlaşarak sıkan tevfikin gögüs ve silah tutan elleri kan ve et parçalarına bulanmıştı..    

                Üç satırlık dehşet sacan kayınpeder haberlerinden sonra  Batının affetmez kanunları,hücre li ceza  infaz şartları,Şefik in kırık olan kafatasında ki kırık sayısını daha da arttırmıştı.

                  İlk 2 yıl çektiği hücre cezasında insani olarak duyduğu sadece yemek getiren gardiyan ın ayak sesleri ile onun görünmez bedenine ait  görünen gölge parçası idi.

                 Hücre  genişliği sağdan baksa 11 karış 3 parmak,soldan baksan 11 karış 3 parmak .Klozetin varlığı, insani pis kokunun, dayanılmaz ağırlını alışkanlık haline getirerek ,kokuyu yok  etmişti. Dökülen saclara etkisi var mı idi kokunun bilmez ama alışmıştı. He r adımda bir dünya kuruyor. İkinci adımında kurduğu dünyayı yıkıyordu.Zaman mefhumu kaybetmişti. Ne zaman buraya geldi? Ne kadar zamandır burada kalıyordu? Bilmiyordu. Koca bir hiçliğin içinde devamlı yanan ışığın altında  geceyi özleyerek,sürekli karanlığın, suni aydınlığını yaşıyordu.

                  Kafasına takılı’’ 1 dakikalık horozluk 40 yıllık tavukluk yaptırır’’ nakaratını söylüyordu. Kafayı yememek için hücredeki yalnız zamanlarında ,köyünde alevi dedelerinin anlattığı hikayeleri birbir içinden geçiriyordu. Hz Ali nin yiğitliği onu cocukken de cok etkilemişti. 12 imamı tek tek ezbere hayat hikayeleri ile sesli olarak anlatıyordu . Devamlı Ya sabır çekiyordu.2.senenin sonunda koğuşa geçerken tahliye olmuş gibi sevinmişti.

               Zaman yoktu onun için artık gece gündüz ayırt etmiyordu. Diğerleri kalktığında o yatıyordu. Varolan yalnızlığını yaşamak böylece daha fazla keyif veriyordu.

               Konuşmaya başladı mı makinalı tüfek gibi konuşuyor, karşısındaki hırıstiyan da olsa illallah dedirtmeden yanından ayrılmıyordu. Davranış bozukluklarını,fark etse de zeka ayracı ile engelleyemiyordu .Bunlar basit alışkanlık halini almıştı.

               Ne karısı, ne çocukları bir kere bile ziyaretine gelmemişti. Evli olanların ayrı özel görüşme odaları vardı. Ulan, bu karısı ne sünepe,ne hain di Bir kere bile ziyaretine gelmemişti Kendisini insan içine çıkarmış, medeniyete getirmişti. Yoksa köyde şimdi hayvan pisliği içinde oradan oraya hizmetkar olarak dolanacaktı Şükürsüz kadına fütursuzca keşke iki tane sıksa idim .Şunun yaptığına bak diye iç geçiriyordu. İçten içe de kinleniyordu. Kini, kişisel dini haline geliyordu

               Günler,ayları, aylar yılları,kovaladı ve iyi halli olup kazandığı Almanya yasalarına göre bir kısım anayasal haklarından feragat ve sınırdışı edilmeyi kabul etme karşılığında Türkiye ye postalandı.

                Cezaevinde iş yurtlarında calışmaları ile cüzide olsa bir emeklilik maaş ı baglanmıştı. İçerde çalışırken, yemeden biriktirdiği paralarla 60 m2 lik çarşı içinde bir ev aldı.

                Cezaevi yadigarı ,ışığa karşı duyarsızlığı gün içinde bile panjurları kapalı tutarak alışkanlıklarına devam ediyordu. 17 yılın kadınsızlığı cinsel tatminsizlik olarak hayat kadınlarının eline düşmesini engelleyemedi,10.000 USD  kadar biriktirdiği paraları bu hayat kadınları ile evleneceğim diye kandırmacalarla, yitirdikleri,biriktirdiklerinin önüne geçti.  

                   Sıfırı tüketince kahve köşelerinde pinekleyenlerin 1 paket cigaralık buldukları kadınlara yer tedarikliği ile elde ettiği cep harçlıkları ve cüzi miktardaki maaşı kendine yeter olmayı ögretmişti

               Hayatın acımazsızlığı bu kadarla da kalmamıştı. Beyinde oluşan ceviz büyülüğündeki uru aldırmak ve kafatasında bir başparmaklık basım yeri gibi boşluk oluşmuştu. Husumet duyanlar onu, sadece bir başparmağı darbesi ile işini bitirebilirdi

                Cezaevi işkencesinden beter karısını yaptıklarını anlatmaya kalksak cehennem zebanisinin yaptıkları melake davranışı kalırdı.

                 Gün ışığından yararlanmak istemediği pancurları cekik evinin taşlanması,kadın satıyor diye devamlı oluşturulan polis baskısına yol açan karısının şikayeti,müsrif yaşam tarzı diyerek akli dengesinin olmadığı bahsi ile mahkeme müracaatları Şefik  Dayı  nın hayatının renkleri olmuştu. Tüm adliye Şefik i tanımıştı. Adliye dış kapısından içeri girer girmez polis noktasındaki atışmaları,kalem memurlarının sağanak halindeki konuşmaya yakalanmamak için kapıyı örtmeleri odaya girince odayı terk etmeleri Almanya görmüş dayının hafsalasından taşıyordu. Açtığı boşanma davası reddedilmişti. Karısını öldürecekti. Bir tabanca almıştı Avukatı onu engelledi. Parasız kaldığı dönemde kimsenin bilmedeği torunu Fevzi adına çıkardığı havale teslim alınmadığı bahsi ile Bagışlama işlemi tamamlanmadığı için bagışlamanın iptali davası devam ediyordu.

                  Sonra bir gün dava yollarında yürürken cektiği acılar,ugradığı hainlikler karşısında taşlaşan yüreği hayatın bu kadar agırlığını taşıyamadı. Hakkın rahmetine kavuştu. Sonra mı kendisine karşı fiili vr hukuki saldırılarla baskı altına alan ve dünyayı ona cehennem kılan 25 yıldır hiçbir araya gelmediği karısına tüm malvarlığı ile 60 m2 lik evini Almanya dan baglanan maaşını bıraktı. Sağlığında beddua okuyan karısı ölünce belki rahmet okumuştu

                   Oysa cenazesi 3 gün sonra  bulunmuş,otopsi sonucu kalp yetmezliği sebebi ile olagan ölümün tesbitinden sonra belediye görevlilerince sahipsizler mezarlığına gömülmüşü.

                   Ondan geriye kapısına yazdığı ‘’Aslana adres sorulmaz ‘’yazısı devamlı taktığı fötr şapkası ve övünç duyduğu Kızılbaşlık sebebi ile taşıdığı ve yazın dahi çıkarmadığı atkısı olmuştu.             

( Alamanya Cinayetleri başlıklı yazı HALİLİ tarafından 11.06.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.