Şiirin
hikayesi; duadan başka bir şey gelmiyor elimden, hani şöyle
bir kabiliyetim olsa
üflediğimde kalksan ayağa , bütün nefesimi tüketirdim senin için, sen kalk diye
ayağa…
sessizlik
ısmarladım sana
uzun
soluklu
kadim
yorgunluk gibiydi sözlerin
hatrı
asırlara meydan okuyan
yağmurun
damlalarına esir
rüzgara yenik
***
biz yaraları
kabuk bağladıkça okşarız
ya da
kopartırız temelinden kanasın diye
oluk
oluk kan akar yeniden
o
yüzdendir içimizde birikmez infialler
tedirgin
dolaşır damarımızda kan
***
geceye susarız
yırtılırcasına boğazımız
yorgun
cevaplara kefen giydiririz
ya da
yorgun sorular bekleriz susarak
isteriz
ki üşütmeyen yağmurlar yağsın üstümüze
ıslanmasını
bile beceremeyiz
ıslan(a)mayız
bu yüzden
***
sırılsıklam
aşık olamayız
sevgili
aşk
mevzularında hep hatalıyım
ve
zaman ayarlı infilakların
en
tesirsiz parçası
bu
yüzden
tükenişlerim
sancılıdır daima
uyurken
bile uykusuzluk akan gözlerimden
***
fotoğraf
çekiyor zihnime sözlerin
her dokunduğumda
ayrı bir poz
aynı
karede kaldığımız
ve
biliyor musun
hiç bozulmasın
diye o an
dokunmuyorum
aklıma bile bazen
***
geceler utanıyor yalnızlığımdan
unutmayı
unutuyorum ya hani
uykularımın
katilini bulamıyorum
dilenirken
umudu sabahların rahminden
sana sessizlik ısmarlıyorum
arala kapılarını
ve bekle
meczup
bir postacıdan alacağın haberi
***
söyle şimdi
yalnızlığımın
saçlarından kaç kere okşadın
kaç
kere kucakladın kimsesizliğimi
asık suratında yaralı düşlerin vardı
katletme
nefretini
sal yalnızlığıma
ve
dokun çıldırma zamanlarıma
dokun
kokla
gece limon çiçeği tadında
ve
seyret
ay bile limon sarısı...
adem efiloğlu