Nurdağı bölgesinin ilk medeniyetlerin doğduğu Mezopotamya- Akdeniz arasında ve Suriye- Anadolu ile Cebeli Bereket- Adana Ovasına geçen geçitler üzerinde bulunması tarih öncesi çağlardan beri ( İlk Tunç Çağı, Orta Tunç Çağı, Bakırtaş) insan toplulukları göçlerinin bu yoldan yapıldığı ve ticari büyük münasebetlerin bu yollardan temin edildiği çevrede yapılan kazılardan anlaşılmaktadır.
Nurdağı’nın 1929 dan öncesi olmasa da bağlı bulunan belde ve bazı köyleri tarihin en eski devirlerinden beri bir çok medeniyetin eserlerini üzerinde topladığı bilinmektedir.
Geç Hitit imparatorluk hanedanından bazı prensler çeşitli bölgelerde küçük krallık veya prenslik hanedanları kurmuşlardır. Bunlardan biri Kargamış Hitit Krallığı’dır. Asur ve Gerdanilerin işgali üzerine yönetim merkezi Fevzi Paşa istasyonu yakınındaki Zincirli (Sam’al) bölgesine kaymıştır. Sam’al Krallığının önemli merkezlerinden birisi de ilçemiz sınırları içerisinde bulunan Keferdiz (Sakçagözü) dir. Sam’al Krallığının Asurların eğemenliğini ne zaman kabul ettiğine ilişkin herhangi bir ip ucuna rastlanılmamaktadır.
Sam’al (Zincirli) Kralı Barrakib’in (İ.Ö. 732-725) hiyeroglifle yazılmış bir mührü ile bir yazıtının ilçemize bağlı Karaburçlu Köyü civarında bulunması bölgemiz tarihi açısından son derece önemlidir.
Geç Hitit kültürünün en güzel örnekleri Zincirli Höyükte ve Sakçagözü Coba Höyüğünde ortaya çıkarılmıştır. Çıkarılan eserler Gaziantep müzesinde sergilenmektedir.
Osmaniye’nin Kadirli ilçesindeki Geç Hititlere ait Karahöyük ile Zincirli Höyüğünü birbirine bağlayan Aslanlıbel yolu da ilçemiz Olucak Köyü civarından geçmektedir. Bu yolun kalıntıları halen mevcut olup ormanlar içerisinde günden güne yok olmaktadır.
1954 yılında İslahiye’deki Geç Hititlerin durumunu incelemeye gelen İstanbul Arkeoloji Enstitüsü uzmanları Aslanlıbel yolunda ve höyüklerde çalışmalar yapmışlardır. Hatta Coba Höyüğünün Prof. J. Garstang’ın çalışmaları sonucu Kalkeolitik (Bakırtaş Devri) döneminden Bizans dönemine kadar uzanan bir yerleşim yeri olduğu belirlenmiştir.
Ayrıca Nurdağı’nın çeşitli bölgelerinde 20’den fazla, daha önceleri mesken olarak kullanılan; ancak bugün toprak yığınından başka bir değer taşımayan höyükler ile bu höyüklerdeki Geç Hititlere ait eşya kalıntılarının bulunması Geç Hititlerin Nurdağı bölgesinde 20’den fazla şehir kurduklarının ve medeniyet tesis ettiklerinin delili olmaktadır.
İran ve Yunan savaşları zamanında bölgemiz İran imparatorluğunun sınırları içine girmiştir. Büyük İskender’in Doğu Seferi’nde bölgemiz de İslahiye gibi Büyük İskender’in idaresine geçmiştir.
Hıristiyanlığın ilk zamanlarında Cebeli Bereket ve Nur Dağları ilk hıristiyanların yerleştikleri yerler olmuştur.
Roma İmparatorluğunun bölünmesi üzerine, İslahiye gibi Nurdağı bölgesi de Doğu Roma İmparatorluğunun hakimiyeti altına girmiş ve bu suretle de Bizans İmparatorluğuna tabi olmuştur. Rivayetlere göre Ukkaşe türbesinin olduğu tepede eskiden kalma bir kilise ve mabedin olduğu bu mabet de altı keşişin ibadet ettiği söylenilmektedir.
İslamiyet in gelişmesiyle II. Halife Hz. Ömer ve Hz. Ali’nin islam orduları baş kumandanlığı zamanında hicri tarihin 18. Senesi Roma- Bizans İmparatorluğu ile açılan uyuşmazlık üzerine Şam ve Halep, Roma –Bizans İmparatorluğunun elinde iken 40 bin kişilik bir islam ordusu bu şehirleri feth ettikten sonra, Suriye’nin tamamını feth ederek Kilis,Antep Maraş ve Malatya’ya kadar ilerlemek ister. İşte bu yüzden Halit bin Velit komutasndaki ordu 10’ar bin kişilik birliklere ayrılmıştır. Bu birliklerin birine de şu anda ilçemiz sınırları içerisinde türbesi bulunan Hz. Ukkaşe komutan olarak tayin edilmiştir. Bu birlikler ve komutanı Antakya ve Hatay dolaylarını alarak Kırıkhan ve İslahiye’yi de aldıktan sonra türbesinin bulunduğu güzergah üzerinden Maraş ve Malatya’ya doğru ilerlemek istiyordu. Bu bölgede yapılan çetin çarpışmalar sonucunda Bizanslılar Cebeli Bereket dağlarının arkalarına atılmıştır. Bu dönemde İslahiye gibi Nurdağı bölgesi de Bizanslılar ile İslam ülkeleri arasında bir sınır bölgesi durumunda kalmıştır.
Abbasi İmparatorluğunun kurulmasının ardından Abbasi halifelerinden Seyfü’d Devle zamanında Suriye’nin kuzey bölgesinde kalan bu yerlere “Avasım Eyaleti” adı verilmiş, buralara 1071 Malazgirt Meydan Muharebesinden sonra, Sultan Alparslan’ın kumandanlarından Emir Afşin tarafından Türkistan’dan gelen muhacir Türk kabileleri yerleştirilmiştir. Böylece Anadolu nun Türkleştirilmesi süreci ilk bu bölgeden başlamıştır. Bütün Anadolu Türk hakimiyetine geçtiği gibi bölgemiz de Selçuklu hakimiyetine geçmiştir.
Yavuz Sultan Selim döneminde Osmanlıların hakimiyetine giren bölgemiz Osmanlıların son dönemine kadar bir çok idari taksimata maruz için Binboğa Dağlarından inen aşiretlerin çapulculuk alanı olarak kullanıldığı bazı tarihçiler tarafından aktarılmaktadır.
Mısırlı İbrahim Paşanın Suriye’nin kuzeyini işgal etmesi ve sonradan geri çekilmesi üzerine bu bölgelerde yoğun olarak bulunan Celikanlı ve Delikanlı aşiretlerinin çekişme ve kavgaları yüzünden asayişsizlik çoğalmış, Abdülmecit zamanında Halep vilayetleri valileri olan Derviş ve Cevdet Paşalar bu bölgelerin ıslahı için görevlendirilmişlerdir. Cebeli Bereket vilayeti de bu dönemde kurulmuştur. Bölgemiz de İslahiye gibi bu vilayete bağlanmıştır. 1868 yılında Derviş Paşa, 15 bin kişilik bir ordu ile 15 yıl bu bölgelerin imar ve iskan işleriyle uğraşmıştır. Buralardaki araziler tapuları ile aşiret reislerine dağıtılmıştır. O zamanın iskan şartlarına göre Kilis- İslahiye yolunun güney tarafı Delkanlı, doğu tarafı ise Celkanlı aşiretlerine tahsis edilmiştir. Konya’dan Kösebiroğulları’na mensup Kösebir ve İncioğulları’ndan olanlar da Sakçagözü ve Hisar civarına yerleştirilmiştir. 1923 yılından sonra yine bu bölgelerde asayişsizlik baş gösterince Gaziantep’le olan birliği göz önüne alınıp 1933 yılında Gaziantep’e bağlanmıştır.
( Tarihçe-i Nurdağı başlıklı yazı Mehmet Dal tarafından 22.06.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.