Kaderin katre katre birleştirdiği ömürlerde nice huzurlar barınır...

Her huzur sarılır ruha; dokunur ve karışır saç telleri arasına.

Bazen yaslanır omuzlara ve adeta ağlar, güler, oynar hayatla...

Söylediklerine göre bu gün bayram. Madem öyle bayramı bayram gibi yaşamalı insan.

Eskiden bu zamanlarda gider el öpülür,küçük çocuklara şeker verilirmiş..

Söyler misin Allah Aşkına bugünün neresi dün...

Düne ait ne saklı derin kuyularda.

Çekip kırdığımız, kırıp ta söylediğimiz kaç sözcük saklı kayıplarda?

Sabah namaz kılarken bir şeyi fark ettim; şu an dünyanın her yerinde dudaklardan çıkan tek bir sözcük var "- Âmin !".

Bu acizliğe mi âmin diyoruz dedi içimden bir ses.

Şimdi kapıdan çıkacağım  üzeri paramparça bir çocuk harçlık isteyecek benden..Azıcık yürüdükten sonra bayrama benzeyen bu günü yalnız geçiriyor diye ağlayacak yaşlı teyzem.Ve ben bunu göreceğim; elimden bir şey gelmeyecek...

Gözlerimin nemini silen ve içten içe ağlayan bir adam olacağım birden. İçim sızlayacak...

Acaba benim dışımda kalan insanlar da yaşıyor mu bunu. Yaşıyorsa eğer neden bu kadar duyarsız kalıyoruz?

Bayramı bayram gibi yaşamak dururken,neden düğün dernek havasındayız ?

Bu gün bayram..

Derdimi anlatmak için özellikle sivri bir kelam seçiyorum.”… Çünkü içim acıdı. Şu an yaşadığım sızıyı siper edin üzüntüme. Siper edin ki dışarıdan bakanlar sadece içimde ki sızı kadar üzüldüğümü sansınlar!

Ahir zamanlarda ıssızlaşıyor insan. İnsanlığın yalnızlığını görmekse; daha da yorucu geliyor insana. Şöyle bir bakıyorum da etrafa; o gülen gözlerin içinde tonlarca bir hüzün saklı. Bir avuç yüreğe kocaman bi hayatı sıkıştırıp elbette polyanacılık oynayacak insan. Buna bir lafım yok zaten. Ama pilli bebeği yok diye ağlayan küçük kızları da görmezden gelmeyeceksin ağabeyciğim.

Unutma pili (kalbi) olmadan tutunamaz insan hayata.

Farklı farklı dehlizlerden geçip kendini analiz etmeye başladığında dünyaya olan bakış açın öylesine değişiyor ki; etrafında ki her şeye hastalıklı gözü ile bakıp iyileştirmeye çalışıyorsun. Bu değişimi analiz etmek mümkün değil; çünkü bir süre sonra sende hasta olduğunu görüyorsun. Hasta olmasan hastalığın eksikliğini anlayabilir misin ?

Yüreğinden kopup dönen her acı etrafına öylesine vurucu bir şekilde yansıyor ki elden gelenin daha fazlasına sahip olmak için dileniyorsun insanlığa.

Ben bu gün bunları hissettim.Hissedebileceğim daha farklı şeyler vardı belki..Öylesine ya da böylesine…Ancak bunları hissetmeyi seçtim.Böyle düşünen, dünyaya bu gözle bakan insan sayısı öylesine azaldı ki; eskiden bayram dediğimiz günlerin tadını işte bu yüzden alamıyoruz.

Dedelerimizin dilindeki nerde o eski bayramlar sözünün sebebi bundandır…

Hani çocukken el öperdik harçlık verirlerdi, sevinçten deliye döner bir birimize hava atardık.

-Bakkkk… Benim bu kadar bayram param var…

Sanki milli piyango ikramiyesini kazanmış gibi mutluluklar doluydu gözlerimiz..Sonra sonra o mutluğu yitirdik.Çünkü büyüdük ve bir çocuğun hissedeceği mutluluktan daha fazlasına ihtiyacımız var.Piyango değil yalnız bu; fiyasko…İnebilirsen insanlığın özüne; seni neyin daha fazla mutlu edebileceğini anlayacaksın…

Ama ben beceremedim insanlığın özüne inmeyi. Bundandır ödenmemiş bir borcun ağırlığını taşıyorum omuzlarımda. Etrafa baktığımda yardıma muhtaç o kadar çok insan var ki bazen  kendim için dua etmeye utanıyorum…

Kimseler bilir mi ama benim bildiğim bir şey var: hala iyi insanlar var bu dünyada… Ve biliyorum sadece farkına varamadıklarımız yüzündendir hüznümüz. Daha fazla gecikmeden; iş içten geçmeden uyanalım karanlık gecelerden. Savrulalım eski bayramlara doğru.

Ve artık Nazım amcam misali “Şeker de yiyebilsin çocuklar”

Unutmayın birini sevindirmek bir; bayramdır.

Gidip büyüklerimizin gönlünü almak; bayramdır.

Birine merhaba demek; bayramdır.

Kırgınlıklara son vermek; bayramdır.

Sevdiklerini özlemle anmak; bayramdır.

Güzel olanı kalpte hissedebilmek bayramdır.

Öyle ise bayramı bayram gibi yaşayalım.

Bayramınız mübarek olsun….

Aşk ile..

||Emrah Sağlam||

 

( Bu Gün Bayram Mı Gerçekten başlıklı yazı Emrah Saglam tarafından 30.08.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.