Gönlüm, dünyada ne kadar malın olsa ne yazar, sen zengin olmadıktan sonra, insanî davranışlar içinde olmadıktan sonra, erdeme saygıda kusur ettikten sonra.

Bilmez misin dünyada olanları ve bitenleri?

İnsanlığın açlıkla imtihan edildiği, gerçekte açlığın olmadığı, her nimette herkesin hakkının olduğu, bunun hava, toprak ve ateş kadar doğal bilinmesi gereken ortamda suyun da saklandığı, susuzluk çekenlerin suya kanmadığı, doya doya su içemediği durumda ben kalkıp bunu gasp edenleri ifşâ etmeme ne gerek var? Zaten sen bunları bilmez misin?

Ey gönlüm, dünyadan göçen, beraberinde ne götürmüştür, sevabından ve günahından başka? Bak, ben inandığım için sevab ve günah derim de bir başkası, günahından başka bir şey götürmemiştir, inanmadığı için.

Ey gönlüm, ruhu karartan itiraflara baktığım zaman, insan ölümlerine karışanların, yaşlılıkta huzur bulamadığı, daima korkular içinde kaldığı, sonlarının ya istenmeyen ölümlerle ya da intiharlarla veya bunamayla sonuçlandığını bilmez misin?

Ben, kendim gibi haksız yere bir insanın ölümüne sebep olursam, kendi yaşam hakkımı kabul etmem!...

Ben, haksız yere birini incitmişsem, o hak benden alınmadıkça,  rahata erişmem.

Ben, haksız yere kazanılan dünya malının yerine eza içinde kalacağıma bu kazanç denilen günah bohçasını ömrüm boyunca sırtımda taşıyamam, vebalini başka âleme yönlendiremem.

Ben, haksız yere bir başkasını sözümle hakîr görmüşsem, o sözün muhatabı olmadan gözüm açık gider.

Gönlüm, bilmekteyim ki belirttiklerim sadece benimle senin aranda geçenden mahsus. Bilmen gerekir ki sevab da günah da sahibini bağlar.

Zakkum çiçeklerinin tadıyla sarmalanan, harmanlanan, misk u amber ile makyajlanan günümüz hayatında, insana ve erdeme saygı gittikçe azalmış, git gide unutturulmak istenmektedir.

Bak bir etrafına ve gör!... Herkese sadece kendini düşünmesi telkin edilmiş, insanın sadece kendi rahatına ve sefasına düşkünlüğü ön plâna getirilmiş, dünya hayatında zevk u sefa tavsiye edilmiş, başkasını düşünmek, onların acılarıyla dertlenmek garipsenmiş, önce insana saygıyı esas alan, erdeme saygıyı esas tutan referanslar kötülenmiş, insanlar çalıştırılıp tüketilmeye memur bir anlayışla yetiştirilmiştir.

Bu çarkla döngünün ismi belirtilmeyen anlayışla mayalanması, insanlığı kendisi cismen görülmeyen, varlığı bilinen, istekleri yerine getirilmediğinde baskıyla rakip bildiklerini dize getirmeyi kendisinin hakkı bilen sistemleri ortaya çıkartmıştır.

Onlar, bir dönem sarayların tek söz sahibi olanlar gibi, bu gün kendilerinden başka güç ve iktidar tanımayan, ancak maddî güce tapınan, kendisini dünya sahibi bilen, bizim gibi ölümlü insanların krallığına niyetlenen ve hiç ölmeyecekmiş modlarına girenlerdir.

Gönlüm, kendi iç yapısında bile kendi sözünü egemen kılamayan düşüncelerin ne denli sağlıksız olduğunu bilirsin. Sen, kendi iç dünyanda bile yaşamaktan mahrum edilmek istenen haklarını kullanamadığın için, daima aba altından sopa göstermeyi varlık sebebi bilenlerin, yeryüzünde bir bir ortadan kalktığını görmektesin.

Umuyor ve bekliyoruz ki hak ve adalet getireceğini vaad eden yeniler, bir zaman sonra eskileri aratacak boyutta bir dereceye gelmezler. Çünkü insanoğlu çiğ süt emmiştir. Çünkü insanoğlu, ahde vefaya sadık olmamayı, seki olmakla eşdeğer tutan yapıyı, çağdaş yaşantısının emperyal potasında ayakta durma için ilk ve tek ilke bilir. Güçlü olanın yaşama hakkına sahip olduğunu empoze eden her düşünceye, hangi düşünce olursa olsun ona lanet üzerine lanet olsun.

Ne mutlu o insana ki elindeki ekmeği komşusuyla bölüşür, sofrasında ne varsa şükreder.

Ne mutlu o insana ki herkesin derdini kendi derdi bilir. Başkası rahat olmadıkça, kendisine rahat olmayı haram bilecek derecede huzursuz olur.

Ne mutlu o insana ki akşam, başını yastığa bıraktığında bir hata yapmamasına rağmen, affını ister, yaşadığı günün ve akşamın sorumluluğunu muhasebe eder, ömrünün yirmi dört saatinin nasıl geçtiğini sorgular.

Ne mutlu o insana ki her dem, yaşamasının bir başkasına eziyet olmamasını diler, başkasının rahatlığını kendi huzuru bilir.

Ne mutlu o insana ki yeryüzünde nerede ne olursa, elinden geleni yaptıktan sonra, diliyle doğruları belirttikten sonra, elinden ve dilinden bir şey gelmediğinde kalbiyle buğz eder.

Ne mutlu o insana ki göçüp giderken kendisinin boynuna vebal olma ihmali ile geride fazla bir miras bırakmaz.

Ne mutlu o insana ki dünya değiştirdiğinde geride onu hayırla anan evlad bırakır..


( Gönlüme Seslenişler-1 başlıklı yazı MehmetALİ tarafından 4.09.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.