Gönlüm, ortaya çıkartılan kaoslara ve ismi daha konulmamış birçok olumsuzluk, zaman içinde ortaya çıktığında, hayatın manasına kast edenlere dair anlatılan şehir efsanelerinin bir bir yerle yeksan olmaları söz konusu iken, halen haklı olduklarını savunanları gördükçe, akan değirmen suyunu besleyen kaynakların belirsizliği karşısında şaşırmamak elde değil.

Gönlüm, bilmektesin ki hayata dair olan kutsallık, daima insanlık tarihinde dillendirilmiş ve savunula gelmiştir. Canı verenin hakkı olan can almak, bazılarınca görmezden gelinmiş ve kendilerini lâ-yüsel bulan  kimileri, adeta hiç ölmeyecekmiş gibi ideallerini gerçekleştirme adına hayatın kutsallığına ehemmiyet vermemiştir.

Gönlüm, nerede olursa olsun, daima “Önce İnsan Önce Erdem” ilkesiyle hareket etmedikçe insanlık gerekli huzurdan mahrum ve yaşamın lezzetinden yoksun bir hal içre yaşamaya mahkum olacaktır. Eşref-i Mahlûkat olan insanın kendi değerini bilmemesi karşısında içine düştüğü ve düşmeye devam edeceği olumsuzluklar karşısına sitemin bir manası olamaz.

Gönlüm, var oluş gayesine bilmeyenin kalkıp yok oluşlara dair gayreti, dünyada istenmeyen, tasvip edilmeyen günümüz yaşantısının panoramasını çizmiş ve bu manzara içinde herkes, bu halden kurulmanın reçetesi olarak sunulan çıkış yollarının kapıların aşındırmaya çalışmış, çalışmaya devam etmektedir. Kim ki yok oluş üzerine felsefesini  kurup, bu yolda amacına ulaşmak isterse, tarihteki tekerrürlerden kaçması imkânsızdır.

Gönlüm, sana her seslenişimde varmak istediğimiz nokta, “Önce İnsan Önce Erdem “ilkesidir. İnsanlık, insanı merkezine alıp, erdeme sahip çıktığında kendisini değiştirmeye karar verir ve ol zaman, cemiyet değişime hazır görülür. Değişimin kabukta değil, özde olan farklılığıdır, insanı insan kılacak olan.

Gönlüm, insanlığın içine düştüğü çıkmazların ortadan kaldırılması için, kalkması için daima insan merkezli ve erdeme saygının, sahiplenmenin olduğu zemin şarttır.

Kimi anlayışlar görmekteyiz, toplumları refaha, huzura, müreffeh olmaya götürme adına ve bu anlayışların daha çok bir başkasını taklide yeltendiğini, kendilerini bu çıkmazlara sürükleyenlerin taklit edildiğini görünce de kendilerini uyarma hem insan olmamızın gereğidir hem de erdeme sahip olmanın getirdiği bir sorumluluktur, mükellefiyetin zorunluluğudur.

Gönlüm, bilmektesin ki yeryüzünde açlık kol geziyor, hırsızlık başını alıp gitmiş, ahlâk başka renklere boyanmış, inanç gittikçe budanmakta, tarihten kopuk, kültürden uzak bırakılmış bir neslin, doğruları daima bizim yanlış bildiklerimiz şeklinde gelmiştir. Tecrübenin gittikçe dışlandığı, kendi hayat tarzlarını ideal diye bilenlerin baskılarının şiddetlendiği, alışkanlıkların kolaylıkla terk edilmediği zaman diliminde doğru bilinen yanlışları ortadan kaldırmak, elbette bir sabır işidir.

Gönlüm, edebiyatı edepten yoksun bırakılmış, tarihî doğru dürüst aydınlıkla buluşmamış, kültürü dışlanmış, uhuvvet bağları kopartılmış, mürüvvet reçetesi yalanlarla doldurulmuş bir neslin kolaylıkla değişeceğini sanmak, ancak safdillik olur.

Ey Gönlüm !.. Hala hayatın manasını anlatamadıysam, sen bunu kavramaktan yana     taraf olarak görünmemekte isen,  denilecek ne kalmıştır?

Gönlüm, her engele karşı sabırla donat ruhunu ve hiçbir zaman eğilme!... Kırılma pahasına da olsa sen bir başkasına emsal teşkil edersin, edeceksin, etmek zorundasın…

Gönlüm, seslenişlerim sadece sanadır.

( Gönlüme Seslenişler 5 başlıklı yazı MehmetALİ tarafından 25.09.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.