Sanmayın ki sultanım saraylarda yaşarım

Kerpiçten evi olan köylünün çocuğuyum

Kırk yıldır soyadını gurur ile taşırım

Serveti sevi olan köylünün çocuğuyum

 

 

Ekim ayı gelince toprağa tohum eken

Nasibinde olanı tırnaklarıyla söken

Kızıl güneş altında boncuk boncuk ter döken

Ekine tırpan vuran köylünün çocuğuyum

 

 

Kuru soğan ekmeği çeşme basında yiyen

Şükür bu günde doyduk hamdolsun Rabbim diyen

Nasırlı elleriyle başına kasket giyen

Kağnıya sapı saran köylünün çocuğuyum

 

 

Öküze hooo deyipte tarladan yola çıkıp

Çıkarıp tabakadan acı tütünü yakıp

Üflediği dumanın ardından dalgın bakıp

Ova düzüne varan köylünün çocuğuyum

 

 

Yüklediği yükleri bir hamlede deviren

Dövenle harman dövüp yaba ile çeviren

Sarı saman tozuyla ciğerini geviren

Yelin önünde duran köylünün çocuğuyum

 

 

Yaba ile savurup saptan saman ayıran

Kendinden önce bizi düşünüp de kayıran

Kendisi aç yatıp da karnımızı doyuran

Her şerri hayra yoran köylünün çocuğuyum

 

 

Yalan yere söz edip riyakârı övmeyen

Kız doğurdun sen diye anamı hiç dövmeyen

Bir kez olsun kızıp da arkamızdan sövmeyen

Bizi şefkatle saran köylünün çocuğuyum

( Aslımı İnkar Edemem başlıklı yazı S.SAMYELİ tarafından 14.10.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.