“O kapıdan girince değişirdi her şey. Herkes bir silkinir şöyle yerinden, ayağa kalkardı.Anamda tatlı bir telaş başlar, usulca sokulur yanına “Hoş geldin Bey” der, evin içinde bir hareket başlardı. Babam mağrur babam yiğit.Babam koca dağlar gibi babam. Ablam hemen fırlar yerinden, minderini serer babamın altına, ben koşar yastık getiririm sırtına. O gelmeden önceki tüm kavgalar bitmiş, tüm gayri ciddi şakalaşmalar gülüşmeler kesilmiştir artık. Her şey daha ciddi daha gerçek. “

Babalar daha bir ağırdı o zaman.Bir güven abidesi idi.Korku evet vardı. Ama aslolan saygı idi. Babaya karşı derin saklı bir sevgi, bir hayranlık vardı.Baba yiğitti. Yenilmezdi. O kız erkek tüm evlatların kahramanı idi.

Yıllar geçtikçe bazı şeyler değişmeye başladı sonra. Gelişen ekonomik ve sosyal şartlar, kadınların kendi ekonomik özgürlüklerini elde etmeleri. Küreselleşen bir dünya.Bir birini etkileyen toplumlar.Buna paralel çıkarılan yeni yeni yasalar.Kanunlar çerçevesinde artık tam bir kadın erkek eşitliği.

Çevrede pek çok ailede artık gücüyle, kuvveti ile kendisine doğuştan verilen cinsiyet üstünlüğü olmasına rağmen erkekler ikinci planda. Kadın “cin gibi kurnaz” zekası ile, Tanrının kendisine verdiği en büyük lütuflardan biri olan konuşma becerisi ile erkeğin altından girip üstünden çıkıyor. Her türlü mücadelesini zamana yayarak galip çıkmayı beceriyor.

Bire bir tanık olduğum bir iki anekdot ;

Bir süre önce ziyaret ettiğim erkek arkadaşımın evinde koyu bir tartışma var idi. Sorunlarını bizimle paylaştılar. Kadın artık bu şehirden gitmek istediğini, yaklaşık 700 km uzakta olan ailesinin bulunduğu ilde yaşamak istediğini sakin küçük ve kendisine göre mantıklı cümleler ile eşine anlatmaya çalışıyordu. Erkek ise buna olanca şiddeti ile karşı çıkıyordu.Yüksek ve gür sesi ile kadını susturuyordu. Yaklaşık 1 ay kadar sonraki ziyaretimizde erkeğin o yüksek ve gür sesi yumuşamış, kendi ailesinin bulunduğu ilden ayrılıp tüm sistemini değiştirip eşinin bulunduğu ile gitmeyi ufak ufak düşünmeye başlamıştı. Yine 1 ay kadar sonraki ziyaretimizde karar verilmişti. Taşınıyorlardı.


Yine yakın bir aile dostu ve eşi arasında bir süredir devam eden bir sürtüşmenin ileri boyuta taşındığı haberi üzerine geç vakitte ziyaretlerine gittik. Erkek anlatıyor;

-Genel olarak bizim toplumda erkek kadını ezer, erkek otoriterdir.Ama bizim evde tam tersi. Eşim beni eziyor. Bana haksızlık ediyor. Oysa ben eşitlik istiyorum.


Evin reisi evin yiğidi bir güven abidesi babalar artık eşleri ile birlikte bulaşık yıkıyor. Yerleri süpürüyor, temizlik yapıyor. Eşleri ile diyaloglarının pek çoğu ;
-Tamam hayatım
-Peki hayatım
-Hemen hayatım

Bir nevi pek çoğu farkında olmadan eşlerine ailelerine kendilerini adıyorlar. Annesi ve babası ile yaşayan erkek sayısı hızla düşerken, kayınvalidesi ve kayınbabası ile yaşayan erkek sayısı hızla artmakta.

Kapı zilleri üzerlerinde artık pek çok kadın ismi yazıyor.Alış verişlerde erkekler konu mankeni yada hesap ödeme abidesi gibi hep bir köşede bekler. Gardropları hep yetecek kadardır. Alışverişte geçen saatlerden nefret etseler de aman bir tatsızlık çıkmasın mantığı ile en iyi bildikleri şeyi yaparlar. Susarlar.

Özgürlükleri elinden alınmıştır. Kendilerine ayırdıkları zaman artık yoktur. Kahvehaneler git gide boşalmıştır.

Evet, son yıllarda ülkemizde aşırı derecede kadına şiddet haberleri yer almakta. Bunun çözümü önce erkeğe şiddeti önlemekten geçiyor. Aslan olan erkeğin bir anda kediye dönüşmesi o kadar kolay değil. Eğitimin daha çocukluktan başlaması gerekir. Daha doğuştan, erkek olunca göğsümüz kabarıp kız olduğunda yüzümüzün ekşidiği an atılır aslında tüm tohumlar.

Komşuya Coğrafya Dersi çalışmaya giden oğlunuz komşu kızını öptüğünde, hafif bir tebessüm ile “Kereta babasına çekmiş, çapkın olacak “ diye geçiştirirken, komşu oğlu, kızını öptüğünde içinden o çocuğu parçalamak geliyorsa, kocaman bir tezat vardır ortada.

Aslan gibi doğurup, aslan gibi yetiştirip, aslan gibi eğitim verip kedi olmasını beklemek haksızlık...

Erkeğe şiddete hayır!

( Erekeğe Şiddete Hayır başlıklı yazı V.AliKızıltepe tarafından 3.12.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.