(Sayın Mustafa FİLİZMA'nın ''Mehmet Akif ile ilgili yaşanmış bir anı''başlıklı güne düşen yazısına,önemine binaen tekrar dikkat çekmek ve
İstiklal Marşımız ve yazarına vefa kastıyla cevaben kaleme aldığım yorumu paylaşmak istiyorum sizlerle)
 
 
 KURTULUŞUMUZUN SAVAŞI
 
 "Allah bu millete bir daha istillal marşı yazdırmayı nasip etmesin"
...
Samimiyetle ve imanla yapılan bu duaya aynı vechile ;
''amin amin  ve selamün alel mürselin velhamdülillahi rabbil alemin el-fatiha ''
diyerek icabet etmek isyiyorum saygıyla...

Sevgili Hocam;
böyle hassas ve mühim bir konuda ehemmiyetine binaen kaleme almış olduğunuz nezih yazınızdan dolayı
şükranlarımı bildiriyorum öncelikle.
Milli birlik ve beraberliğimize en çok ihtiyacımız olduğu böylesi kilometre taşı zamanlarda olduğumuzdan daha fazla duygusallaşıyor gibiyiz,bizim oralarda bu durum en amiyane tabirle ''ayranımız kabarıyor''diye ifade edilir.

Toplumca özgür bir şekilde tam ve net konuşamadığımız hallolması gereken o kadar çok konu var ki,
yeri geliyor zamansız çıkışlar ve gereksiz polemiklere kurban edilen meseller ve mevzular akılları ve beyinleri
dahası vicdanları allak bullak ederek milli belleğimizden silinip gidiyor adeta.

Uslubunu tartışabileceğimiz fakat içerik olarak mutlaka konuşmamız ve şu gün şu saat itibariyle geleceğimize sorun olarak taşımamamız ve genç nesillerimize ilerleme ve büyüme noktasında engel olmaması gereken konular var,
bunu farklı dünya görüşlerinde bile olsak hemen hemen hepimiz biliyoruz.

Birebir  ilişkilerimizde  mutlak ittifak ettiğimiz insani değerlerimizin karşısında ilk fırsatta ihtilafa düştüğümüz o kadar çok meselemiz var ki,bunları dillendirmek yürek ister.
Aslına bakarsanız bize bizden başka dost olmadığı gibi bize bizden başkada düşman yok diyesi geliyor insanın en masum  tabirle ve doğru oturup doğru konuşmak gerekirse.

Tarih boyunca azılı düşmanlarımızın savaş meydanlarında ve antlaşma masalarında yapamadığı milli birlik ve beraberliğimizi bozma faaliyetleri ne acıdır ki her dönemde başımızda gaile olarak duran biz sancıdır içten faaliyetler.
Büyük Komutan Gazi Mustafa Kemal'in ''dahili ve harici bedhahların olacaktır'' dediği gerçekte budur zaten.

Gelelim yazınıza konu ettiğiniz elim durumlara.Yazcaklarım şahsi görüşümdür ve amacım fikir alışverişidir sadece;
Kurtuluş savaşı yapılmışmıdır yapılmamış mıdır?
En kestirme cevap yine tarihteki şanlı büyüklerimizden olsun;

"Allah bu millete bir daha istillal marşı yazdırmayı nasip etmesin"

Yapılan savaş Kurtuluş Savaşı olsaydı,yazılan marş ''Kurtuluş marşı'' yada ''Bağımsızlık Marşı'' olması gerekmez miydi.
Oysa ortada kurtulmamız gereken bir düşman ve bağımsız olmamız gereken bir esaret söz konusu değildi.

Söz konusu olan Türk'ün sancaktarlığındaki Anadolu topraklarında olması gereken istiklal mücadelesiydi...

''Ya istiklal ya ölüm'' parolasının hikmetide buydu zaten ve istiklal harbi ve mücadeleside bütün akvamı be/şer/e,tek dişi kalmış canavara ve harici bedhahlara karşı k a z a n ı l m ı ş t ı r ...!

Düşman dört bir yandan saldırmış doğru,
''Kaç donanmayla sarılmış bir küçücük karaya'' dediği gibi Akif'in,
 ''Kimi yamyam kimi hindu kimi bilmem ne bela''
diye tarif edilen düşman cenahı karşısında Anadolu; Türk'ü,Kürt'ü,Çerkez'i,Laz'ı,Zaza'sı hasılı İslam ümmeti ve Anadolu milleti bu toprakları sahiplenmiş dahası  başlarındaki bu felaketi defetme adına onurlu bir duruş sergilemişler ve
 ''Çanakkale geçilmez'' olmuştur.
Sakarya meydan muharebesi yine benzer değerde ve ederde bir savunma ruhudur ve ''Anadolu bizimdir bizim kalacak (islamdır islam kalacak)'' onurlu duruşudur.
Antep savunması ve Şahin beyler,
Maraş müdafası ve Sütçü imamlar,
Erzurum bataryaları ve ve Nene Hatunlar ,
Kastamonu savunmaları ve ve Şerife bacılar,
İzmir-Aydın müdafaları ve Efeler,
Karadeniz ve civarı İpsiz Recep'ler,Halis beyler ve
bir hilal uğruna batan Mehmet'ler,Seyit Çavuşlar,Kınalı Hasan'lar...
Hangi birini diğerinden ayırabiliriz ki  yada hangisini diğerinden alt üst edebiliriz şugün şu saatte ?

Beni bağışlayın ama, o günden bu güne yeni ve bambaşka bir topluluk yada millet yerleşmediyse bu canım Anadolu'ya demek oluyor ki tufandan kurtulan ve Anadolu gemisine binenler bizim dedelerimiz ve nenelerimizmiş anlaşılan...

Burada nokta koyup nereden nereye diyesim geliyor...
Seksen yıldan fazladır fiili işgal ve muhasara görmemiş,
olası tüm hile ve desiselere karşı bütün kalelerini canhıraş savunmuş ve tarihinin  şanlı bayrağını biran bile yere düşürmemiş dahası inadına muasır medeniyetler seviyesine alçalmak için yükselmesinin önü dahili bedhahlarca sürekli kesilmek istenmiş şanlı Anadolu-İslam medeniyetinin ''kurtuluş mücadelesi'' halen devam ediyor, bilmem katılır mısınız bu sözlere...

Cümlenizi tenzih ederim şu meselden ;
malum küçük beyinler kişileri,orta beyinler olayları,büyük beyinler fikirleri mevzu bahis edermiş,
Şimdi fikri hür vicdanı hür k/alemi hür edebi dostlara sorarım böylesi nezih bir yazınıza konu olan merhum İstiklal şairine yapılan bu muamele hangi fi/kirin eseri ? Amacım polemik yada dibi bulunmaz,sonu görünmez bir fi/kir karmaşası oluşturmak değil beni anlayacağınızı umuyorum geçmişimizin k/ayıplarıyla  yüzleşmek ve yalansa ikrar etmeden,doğruysa inkar etmeden,hata ise ısrar etmeden şanımıza yakışacak bir şecaatle güzellik adına kendi medeniyetimiz ve muasırlığımız adına
 ''bugün yeni şeyler söylemek lazım cancağızım ''dediği gibi aşk eri Mevlana'nın yeni şeyler söyleyip yapmalıyız Hakkın bize vadettiği gelecek adına...

''Zaman ve olaylar bütün gerçekleri ispat eder''diye yıllar önce okuduğum bir sözü ;
''zaman her yerde devadır her derde'' diye güncellemiştim bir zamanlar...

Sonra anladım ki ispat vaktinde edilirse,gerçekler anında g/örülürse bir kıymeti var,
yani anlatmak istediğim dert vaktinde bilinirse ve deva anında g/örülürse bir kıymeti var ve ben inanı/ yorum
ki ; bugün bizler mesulüz olacaklardan ve bizleriz tarihi yaşayacak ve yazacak olan aydın ve s/alim k/alemler..

Ne mutlu size ki olagelmiş bir vakayı tarafsız ve yorumsuz bir gözlemci sıfatıyla olduğu gibi aktarmakla bile günümüz insanına gerçekleri görme adına meşaleler yakmışsınız yada yakmış olabileceğinizi yürekten umu/yorum.

Arkadaş yurduma alçakları uğratma sakın
Siper et gövdeni dursun bu hayasızca akın
Doğacaktır sana vad ettiği günler Hakkın
Kim bilir belki yarın belki yarından da yakın!
...
Ogün bu gün mü acaba? dönüp etrafınıza bakın !?
...
biz istersek eğer ogünün bugün olması muhakkaktır.

Her devrin Mehmet Akif'lerinin,Kutatgu Bilig'lerinin,Dede Korkut'larının,Itri'lerinin,İbn-i Sina'larının,Ali Kuşçu'larının,
İmam Gazali'lerinin,Alparslan ve Fatihlerinin,Valide Sultanlarının,Halide Edip , Kazım Karabekir ve Mustafa Kemal'lerinin olamayacağını ve bundan 80 sene sonra bizim yapacağımız ve yazacaklarımızın yeni nesillere okutulmayacağını sanmak biraz gaflet ve hatta delalet değilde nedir acaba...!?

Ne büyük bir sorumluluk altında olduğumuzun farkında mıyız dersiniz ?
Dün Akifin naşına omuz atan gençler,bugün nasıl rahmetle ve gıptayla anılıyorsa,
bugün Akifin mirası İstiklal marşımızı ve onun şahsında milli ruhumuzu yeniden omuzlayıp kaldırmakta bizlere rahmet okutacaktır gelecekte...!

Duyarlı yürekleri ve s/alim kalemleri içtenlikle kutlu/yorum...
 
Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen alsancak!
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak
O benim milletimin yıldızıdır parlayacak
O benimdir o benim milletimindir ancak!
...
 
Dalgalan sende şafaklar gibi ey şanlı Hilal
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal
Ebediyyen sana yok ırkıma yok izmihlal
Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet
Hakkıdır Hakka tapan milletimin istiklal !
 
 
Feyzullah AKGÜL
ARALIK/2011
KONYA
( Kurtuluşumuzun Savaşı başlıklı yazı F.AKGüL tarafından 31.12.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.