Dudaklarına basmış olmasa
reşitliğim, kahrından dem vurmayacaktı
zatürre vakitlerinde yağmur iklimleri.
ölü ırmaklar sağmayacaktı gözlerimiz.
muhkem sevdaların kampında
birer nasyonel sosyalistiz ikimiz
ki sevmek fena halde yahudi ...


- Bazen sevişmeler mülteciyken ebedi. -


Uyanıyorum,
genzimin kuruluğuna zıt bir münasebetle
dudaklarımda aynı ıslaklık.
diyorum, öpmesen borcun olmayacaktı,
rükudaki bakışlarını rüyalarda kıvrandıran
bir işkenceci de olmayacaktı sevişirken.
hem icardan çıkmamıştı henüz dudaklarım.




gözlerinde ceset torbaları
gidişinin morgunda teşhis bekliyor
şimdi.

-Kişileştiremez misin al yazmalı çingene ?-




epizot:



Oysa jandarma başçavuş çadırlarımızı yakmamıştı
ve sen ağlamıyordun ben keman çalmadıkça.
evet, belki vivaldi değildi parmaklarımdaki
ama yine de kulaklarını delebiliyordu nağmelerim.



-kalksam iyi olacak yavrum,
ayrılığın suyu ısındı.-



Üstelik ' anarşik ' bile değildik,
o parkalı adamları saklamışsak bile
jandarma başçavuş öpüştüğümüzü görmemişti.
sahi kaç fırfır vardır şimdi-
beni terkeden dudaklarında.
-söyle 
yine, bir pandomim sahnesinde
kim verdi sana mimiklerinde can veren bu rütbeyi.



-suflör işini yapmasın
bu gidişin muhaveresinde.-



Yani 72 senesinde hiç film izlememiştik
şehirde çöp toplarken gördüğümüz afişleri saymazsak.
hani bir seferinde yakışıklı, pos bıyıklı bir adam vardı.
-selvi boylum,al yazmalım- diyordu sinema önleri diyaloglar.
kerhen söyletmiyordum bana benzediğini.
bıyıklarım olmadığını da biliyordum
öyle yakışıklı olmadığımı da.

Sahi, buğusu üzerinde taze bir ekmek kadar
seviyor muydun beni ve
boğazından geçen, açlık orucumuzu açarken
çay olmasa da olur diyor muydun içinden,
acir dudaklarının alacak ablukasında ?

Ellerinde can kırıkları
parçalanan şafağı niteliyor şimdi.
belki bir parça da gidişinin öğrettiği
yüreğimdeki ıslah edilmiş feragati




itiraf ediyorum,
sehven öptüm seni.
ellerine ter yerine
aşkın eşgalini bırakırken.




Gözyaşlarını saklıyorsun deme hiç
avdetine kuru baksın diye hepsi
şimdi
çatırdayan ateşin bastıramadığı hıçkırıklarda
ağlamak da ihtimal dahili.





emre yılmaz
mayıs-aralık 2011


not : ablalığın kan bağı sınırını aşan, gerçek ablam Aynur Baş'a armağanımdır.
( Tiradını Unutan Çingene Suflesi 3 başlıklı yazı Emre Yılmaz tarafından 19.01.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.