yuvasına taş değmiş kuş gibi titrerdim gölgen uzaklaştığında gölgemden

bakışlarım ufuklara nişanlanırdı

gözlerim hasrete gebe kaldığı günden beri

güneş doğarken sıcağını

ay, ziyasını unuturdu kurulurken rengi kaybolmuş göğüme

şehla gecelerden kör sabahlar dirilirdi

el yordamıyla yaşanan mutluluklardan, kan çıbanları açardı avuçlarımda

eli uzun duyguların suç ortağı ömrüm

köşe bucak saklanırdı

son bir defa görmek için yüzünde açılan cenneti


 

öfkenin eleğinde elendi masumluğum

bembeyaz karlara kızıl korlar gibi düştü ölüme meftun bedenim

ilmek tadında bir mahçubiyet boynumda

bitmeyen mahkemenin ertelenen karar gününe açıldı

toprak sürülmüş gözkapaklarım

ay kaçak

gün kaçak

an kaçak

gizlendiği yerde iblise dönüştü

yüzünden gözüme saklanan melek


 

şimdi

yokluğunu alıp omzuma

istenmeyen evlat gibi azıtmaya geldim dağ başına

kuşlara kurtlara yem olsun uğruna gençliğimi iğdiş ettiğim sevdan

sırtımda kırk yamalı entarim

eteklerinde hayallerim

tepe tepe suratına, soyunup anadan üryan

yanmaya geldim yüzünde harlanan cehennemde


 

yüzüm alevler içinde, yüzünden azad edilirken

dilime sürülen tek bedduam

sevilme bir kez daha böylesine

sevilme






( Beddua başlıklı yazı frezya... tarafından 23.01.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.