Geçtiğimiz günlerde senelerdir kardeş kadar yakın olduğumuz komşum ile kedim yüzünden tartıştık ve darıldık. Sokakta gördüğümde daha anne yavrusu olduğu için, bırakırsam öleceğinden korktuğum ve kıyamayıp eve getirdiğim, beraber yıkadığımız, büyümesini izlediğimiz, oyunlarına kahkahalarla güldüğümüz, kızıyla koşmaca oynamalarını seyrettiğimiz kedimin ne oldu da bizim küsmemize sebep olduğunu anlamaya çalışırken, geçmişe doğru gitti düşüncelerim.

        Oysa ben onun her sıkıntısında, yardımına koşardım. ( Hem de komşuluk ve yardım etme duygusundan yoksun olan, diğer komşularımızın bana itiraz etmelerine, ne olursa olsun kan revan içinde kapına da gelse kapını açmayacaksın demelerine rağmen ) Eşi içkili gelip onunla her tartıştığında ve şiddet uyguladığında, yavru bir kedi gibi bana sığınır, ben de ona kapımı sonuna kadar açardım. Ondan sonra da eşi kapımıza dayanır bizi sabaha kadar uyutmazdı. Her seferinde polis çağırmak zorunda kalırdık, ama onu evine göndermez sahip çıkardık. On iki sene sonra kucağına aldığı kızının doğumunu sezaryen ile yapacağı gece eşi sarhoş gelmişti, o da korkup bize sığınmıştı, ne olur abla beni bırakma, gönderme diye yalvarıyordu. Bu yüzden eşi kapımıza dayandı ve eşime silah çekti, komşular yetişip elinden silahı aldılar. Ben bütün bunlara rağmen sabah kapıma gelip boynunu bükerek ‘’benim senden başka kimsem yok abla ne olur hastaneye gidelim,,demesine dayanamayıp onunla hastaneye gittim, çıkıncaya kadar da refakat ettim.

        Artık küçük şirin bir kızımız olmuştu, 40 gün ben yıkamıştım, kızım olmadığı içinde onu kendi kızım gibi seviyordum. O artık benimde kızımdı, kendi kızımdan ayrı bir sevgisi de yoktu benim gözümde. Annesi ben iğreniyorum dediği için uzun bir zaman altını ben temizlemiştim ama onu çok sevdiğim için bundan hiç yüksünmeden zevkle yapmıştım. Şimdi kızımız ilköğretim 1. Sınıfa gidiyor ben onu, o da beni ve kedimi çok seviyor ve bana cici anne diyor.

       Zaman geçti eşi alkol yüzünden pankreas kanserinden vefat etti. Ben ise her zaman yanında olmaya çalıştım, kızımıza da babasının onda açtığı yarayı hissettirmemeye çalıştık ailece…

          Böyle, bir ev, bir aile gibi yaşayıp giderken, bir gün çarşıdayken komşum benden ekmek istedi ve ben asansörden çıkıp ekmeği ona uzattığımda kedim de onun kapısına doğru yöneldi, o da ayağıyla itekledi. Ben de ne yapıyorsun, neden benim çocuğumu kovuyorsun dedim şaka sandığım için. İstemiyorum diye bağırdı ve tersledi beni! İşte o anda ne olduysa oldu biz tartışmaya başladık sonra da küstük. Bundan sonra komşum bana karşı tamamen ters bir tavır aldı ve apartmandaki insanlara kedimi kötülemeye, şikâyet edip onları bana karşı örgütlemeye başladı. Apartman toplantısı düzenlediler bende gittim söz döndü dolaştı kedi meselesine geldi.

         Ve kediyi evden dışarıda görürsek kafasını kopartırım diyen mi dersiniz, alıp dağa bırakırım diyen mi, kapıdan içeri girmeye kalkıyor korkuyoruz diyenler mi, yalandan yere merdivene pisliyor, çöpümüzü parçalıyor diyenler mi daha neler neler… Ben o sırada sadece 9 günlük bir kursa gittiğimden dolayı sabahtan akşama kadar yalnız kalmasın diye, komşularımın şikâyet edeceklerini düşünmediğim için, her sabah kumunu yemini suyunu çatıya koyuyor ve akşam gelince alıyordum. Nerden bilebilirdim ki bu kadar yakın olduğum ve onun için her şeye katlandığım kardeşim olarak gördüğüm komşumun ve apartmandaki bazı komşu dediğim insanların kedimden bu kadar şikâyetçi olduklarını. Bana bu kış gününde sokağa at diyebilecek kadar ruhsuz, hayvan sevgisi taşımayan insanlar olduklarını hiç düşünememiştim.

           Oysa ben içinde hayvan sevgisi taşımayan kişilerin, insan sevgisi de taşıyamayacaklarını okumuştum ve öyle olduğuna da inanıyordum. Bu olayda bunun doğru bir söz olduğunun kanıtıydı. Ve facebookta cama asılmış bu yemliği gördüğümde de aynı apartmandaki komşularımdan birinin bahçeye ekmek kırığı atma, sonra balkona geliyorlar ve ayaklarından çamur bulaşıyor dediğini hatırladım ve gülümsedim.

          Bir yanda sokaktaki hayvanların yaşaması, onların yaşayacağı bir yuva bulabilmesi için uğraş veren insanlar, diğer yanda ise kendine yapılanları unutup arkasına atan ve zavallı bir kediyi sokağa atmak için uğraş içinde olan birisi,  ayaklarından çamur bulaşıyor diye kuşların beslenmemesi ölmesi pahasına bahçeye ekmek atma diyebilen birisi… vs

       Ne denilebilinir ki bu konuda… Allah ıslah etsin ve kalplerine acıma hissi versin demekten başka. İnşallah bir gün onlarda hayvanlar gibi sokakta aç kalıp uzanacak bir insan eli beklemezler, kendileri gibi sevgisiz insanların ellerine muhtaç olmazlar…

       Bu dileklerimle hoş kalın, hoşça kalın diyorum. Saygı ve sevgilerimle…

                                                                                

( Vah Ki Hayvan Sevgisini Bile Yitiren İnsanlığımıza başlıklı yazı SakineBAHADIR tarafından 2.02.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.