...
“Ya ana çağırmasan olmaz mıydı?” dedi sitemle, insan rüyanın en güzel yerinde uyandırılır mıydı?

“Kızım nerdeyse gün doğacak! Daha yapacak bir hayli işimiz var.”

“Ya ana, rüya görüyordum. En güzel yerinde uyandırdın.”

“Kızım şimdi rüya zamanı mı?” diyerek, o işleri için alt kata inmişti. Gün boyu, rüyanın etkisinden kurtulamadı. Düşündü durdu. Bir fırsatını bulup arkadaşından rüya tabirleri adlı kitaba baktı. ‘Ihlamur: Rüyada görülen ıhlamur ağacı; orta yaşlı, sevecen, yumuşak huylu bir kimseyi simgeler. Ihlamurun çiçekleri ise sevinçli bir haberin geleceğini müjdeler. Bazen de hastalığa, şifa bulmaya, bolluğa veya misafirin geleceğine yorumlanır Rahat hayat sürmeye ve kazançlı işlere girmeye, ıhlamur içmek; hasta dostlarınızı ziyaret ederek onları mutlu etmeye, ıhlamur ağacı görmek; kazançlı bir işe girmeye işarettir’ diyordu. Bir misafir mi gelecekti? Aradan iki gün geçmişti. O gün anası :

“Kızım çok uzaklardan konuğumuz olacak. Eve, etrafa ve kendine şöyle bir çeki düzen ver” demişti. Anası da genç bir kız gibi gün boyu koşturup durmuştu. Birkaç defa sormasına rağmen, anasından gelecek konuk hakkında, ağzından bir çift laf alamamıştı. Rüyasını hatırladıkça içini bir merak kaplıyordu. O kadar çalışmasına rağmen; yorgunluğunu bile hatırlamıyordu. Güneş batmış, akşamın karanlığı çoktan basmıştı. Babası genç konukla birlikte gelmişti. Onlar salona geçerlerken, sadece “Hoş geldiniz, efendim” demekten öteye geçememişti. Onlara sini üzerinde sofra kurarken; konukla göz göze geldiğinde, yüreği yerinden fırlayacakmış gibi atıyordu. Yüreğinin atışı duyulur diye utanıyordu. Yemek boyunca onlara hizmet etmiş, onların konuşmalarını dinlemişti. Ihlamur ağacının çiçeklerinin kokusu evin içine kadar doluyor, bambaşka bir hava sunuyordu. Genç adam :

“Kokusu gelen Ihlamur ağacı değil mi?”
“Evet.”

“Ihlamur ağacı dikmekle iyi etmişsiniz. Ihlamur ağacının olduğu evde bolluk olur. Yaprağı bile, çiçeği kadar şifa kaynağıdır. Çiçekleri balla karıştırılıp içilirse, mide ülserine, sinirleri yatıştırmaya, idrar yolları hastalıklarına, gribe iyi gelir. Göğsü yumuşatır. Balgam söktürür. Bronşit ve öksürüğe, beyin ve damar kireçlenmesini giderir. Ciltteki leke ve kırışıklıklara, hatta saç bakımına faydasından bahsederler. Uzun ömürlü bir ağaçtır. Bin yıl kadar yaşayabilir.”

Eğer gelen konuk, Ihlamur ağacını anlatmasa kıymetini bilmezlermiş. Onu dinledikçe, gözerinde daha ayrı bir değerlenir oldu. Yemekten sonra duyanlar veya duyurulanlar üç beş fazla gelmişlerdi. Salonda adım atacak yer kalmadı. Hoş beş ve tanışma faslından sonra bir sohbettir gidiyordu.

Dışarıda oturuyordu. Tatlı bir rüzgar esiyordu. Dağın zirvesinden bir sini gibi çıkan ay, ovaya esrarengiz bir hava salıyordu. Gönlü, duyguları kabarmaya, hayalleri işlemeye yüz tutmuştu.

Hasret düştü içime
Gözüm seni görünce
Gözün değdi tenime
Al düştü sevincime,

Bana yar mı bulunmaz
Dünyada senin gibi
Nasıl mutlu olunmaz
Erlik ve dirlik gibi,

Şu yüreğim sevinci
Bin bir ölüme bedel
Sevemeden şu genci
Kapımı çalma ecel…

Öyle güzel bir manzarayla karşılaşmıştı ki nerdeyse konuşulanları duymuyordu bile.. Ama onun o sakin ama bilerek, kendinden eminliği ve bilgeliği içinde konuşmasına kulak kabarttıkça, yönünü dönmekten kendini alamamıştı. Bir yanda tarihin imbiklerinden süzülerek gelen yünlü kilimler, el işi, göz nuru kanaviçeli örtüler, odaya ayrı bir mana veriyordu.

...
Devamı Var..
 
Km-181104
( Ihlamur Ağacı - 2 başlıklı yazı Kocamanoğlu tarafından 9.02.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.