Kişilik ; doğuştan gelen biyolojik özelliklerle çevreden gelen sosyal etmenlerin birbiri üzerine yaptığı etkinin meydana getirdiği ahenkli bir bütündür.Yani kişilik, hem kalıtsal özelliklerin hem de çevrenin bir ürünüdür.

              Aslında kişilik kavramı günümüze kadar defalarca değişik şekilde tanımlanmış, çok geniş bir kavramdır. Psikologlar, psikolojinin bu en önemli unsuru hakkında bir çok farklı tanım ortaya koymuşlardır. Bende kendimce bir tanım yaptım.

              Bir insanı diğer insanlardan ayıran fiziksel veya ruhsal özelliklerin, çevresince bilinen veya bilinmeyen, iyi ve kötü huylarının tümüne o kişinin KİŞİLİĞİ denir. Örnek verecek olursak ; Ayşe ' nin her zaman dik duruşu, kendine has yürüyüşü, işindeki hırsı, cimriliği, sinirli yapısı ve paraya olan bağlılığı onun kişiliğini yansıtan en önemli faktörlerdir. Veya Ahmet ' in yardımseverliği, neşeli hali, okuma azmi ve birçok kişinin bilmediği o alıngan çocuk kalbi onun kişiliğidir.

             
Kişilik bozukluğu, kişilik özelliklerinin esneklikten yoksun bir nitelik kazanarak bireyin çevre ile uyumunda zorlanması, iş yaşamında düzenliliği yakalayamaması ve sosyal ilişkilerinde zorlanarak sıkıntıya düşmesi ile tanımlanabilir.

              Bu tanımları ele aldım çünkü,  KENDİNİ KÜÇÜK GÖRMEK diye bir tanım biliyorum ve bu tanımı ne kişilik özelliklerine, ne de kişilik bozuklukları içerisine koyamıyorum.
             
              Mesela kimi insan çok şişmandır ve kendiyle barışıktır. Fakat yanında zayıf biri olduğunda, ya da çarşı pazarda zayıf insanlara rastladığında içinin burkulduğunu görmek mümkündür. Ailedeki yetişme tarzına ve yahut sosyal çevredeki ilişkilerine göre kişi bu burukluk duygusunu yenebilir veya yenmiş gibi yapıp içine atabilir. Yenebilirse ne ala ama yenemezse ve bunu yanlış anlaşılma korkusuyla gizlemeye çalışırsa, KENDİNİ KÜÇÜK GÖREN bir tip olarak topluma algılatabilir.

              Bunun tam aksine şişmanlar tarafından kıskanılacak derecede güzel bir fiziğe sahip bir kişi, kendini güzel bulsa bile, sırf beli ince diye üzerine giydiği hiç bir tişörtü kendine yakıştırmıyor, tekken fiziğini beğenirken kalabalık ortamlarda omuzları çökük yürüyor ve hatta bazen aynaya çıplak baktığında ağlıyor bile olabilir.Örneklerle çoğaltılabilir fakat kısa tutmak istiyorum yazımı !

              ' Evet benimde böyle bir tanıdığım var ' dediğinizi duyar gibiyim. Ben ısarla bunun ne bir kişilik bozukluğu, ne de kişisel bir özellik olmadığını düşünmekteyim. Aksine maddi yetersizlik veya yobaz insanlar tarafından dışlanıp yanlış anlaşılma korkusuyla, üzerine yakışanı giyemediğinden, giyerse buna tepki vereceklere, haklı olarak daha sert tepkiler vermekten, yani çevresindekileri kırmaktan korkarak, içten içe yaşadığı belki kavga belki acıların bütünüdür diyorum.

               Öyle ki ; kendini küçük görme adı altında bakındığım bir kaç sitede, ' kendini küçük gören insanlardan uzak durmalıyız, hasedinden çatlaya ' gibi birçok yersiz düşünce okudum. Bunu kişilik bozukluğu yada takıntı haline getirmiş bazı insanlar olabilir belki ama onlarında kötü huyları yada kıskanç karakterleri ile bütünleştiğinde ancak korkunç sorunlar ortaya çıkabilir. Aksi takdirde kendini küçük gören insanlar ya etrafındaki yerli veya yersiz birçok kişiyi çok fazla önemsiyor yada haddinden fazla büyük görüyordur. Ve bakın kişilik bozukluklarından yalnızca birinde bulabildim bu özelliği.

               Depresif (Çökkün) Kişilik Bozukluğu
Karamsar, zevk alamayan, görev sorumluluğu olan, özgüvensiz ve kronik olarak mutsuz kişilerdir. Keder, mutsuzluk, keyifsizlik, kendini küçük görme, düşünceli ve endişeli yapı, kötümser, pişmanlık duymaya eğilim temel belirtileridir.

               Her zayıf insanın işinde başarılı olamadığı yada her şişmanın karamsar olduğu konusunda bir tanım bilmiyorum. Varsa da ben katılmıyorum. Çok neşeli ve gerçekten mutlu şişmanlar biliyorum.

              
               Bir alıntı paylaşacak olursam eğer :     '' Bu konuda bir örnek de benim ilk hocam Gönenli Mehmet Efendi'den vereyim (vefatı: 1991). Elini öpmek isteyenlere asla el vermez, üstelik çıkışarak söylenirdi:

-Benim elimi öpeceğine kendi elini öp! Çünkü derdi, benim elimi öpme tevazuuna sahip olan insanın eli öpülür. Öyle ise sen kendi elini öp!

-İyi ama dediler, biz büyüklerimizin elini öpmek isteriz.

-Siz dedi, bizi büyüklerden bilirseniz sevap alırsınız; ama biz kendimizi büyüklerden bilirsek günaha gireriz. Çünkü kendini büyüklerden bilen kibirleniyor demektir. Kibirlenen adam büyüklerden olamaz, küçüklüğün delili olur kendini büyük görmesi.. ''


             Burada da anlatıldığı gibi kendini küçük görmek sanırım hiçbir şekilde kişilik bozukluğu olamadığı gibi aksine belki de ciddi şekilde iyi bir huy olabilir. Ve aynı yazıda diyor ki :   '' Kendini büyük gören küçülür, küçük görense büyür.  '' Yani diyorum ki kendini küçük görenden korkmanıza gerek yok, kendini büyük görenlerden korkun. Başı dik, omuzları dik yürüyenden korkun illa birilerinden korkmanız gerekse kendini küçük gören sizi büyük gören, omuzu düşüklerden değil ! Zarar gelmez size onlardan, en fazla zararları kendilerinedir onların.




( Kendini Küçük Görme başlıklı yazı ösqee tarafından 12.08.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.