Emirdağ’da Salı günleri kurulan pazarda, yoğurt pazarı pek meşhurdur. Her salı günü güneşin doğuşuyla birlikte yoğurt pazarı kurulmuş olur. Emirdağ’ın hanımları erkenden yoğurt pazarına akın ederler. Herkesin yoğurtçusu da, müşterisi de önceden bellidir, zamanında gelmeyen müşterinin yoğurdu bir başkasına verilebilir. Zira yoğurt durmaya gelmez, çabuk ekşir. Bu yüzden “benim yoğurdumu niye başkasına verdin” lafı askıda kalır. Yoğurtlar genelde kalaylı bakraçlara çalınır (mayalanır). Yoğurt satanların temiz giyinmesi gerekir. Çünkü pazardan peynir, yoğurt alan abılalar, önce yoğurt satanın üstüne başına bakarlar, sonra bakracı ve yoğurdun üzerindeki tülbendi incelerler. Tülbent temiz ve beyaz olmalıdır. Bunlar yerli yerindeyse o yoğurtçuya itibar edilir.

Yoğurt bakracı alınıp eve götürülür, torbalara boşaltılır ve bakraçlar yeniden yoğurt pazarına gider. Buzdolabının olmadığı yıllarda alınan yoğurtlar torbalara boşaltılırdı. Şimdilerde ise yoğurt kapları haftalık dönüşümlü olarak gelip gidiyor. Yoğurtlar buzdolabında bozulmadan korunabildiği için artık torbalara boşaltılmasına gerek kalmadığından kendi kaplarında muhafaza ediliyor.

Yoğurtçuya göre belirlenen yoğurtlar eve geldiğinde umulduğu gibi çıkmazsa, ekşiyse veya kazara içinden yabancı bir şey çıkarsa vay yoğurtçunun haline. Neler denir, neler… Yoğurtçu yedi düvele ilan edilir.

—Filanca geyinmiş guşanmış da oturmuş bazara, ben de onu akça pakça bir garı sandıydım. Aman bacım çaldığı yoğurt fıtlamış, eşgisinden yenmedi, gurban ederim bir daha ondan yoğurt murut almam. Filan köyden gelen kirli garının yoğurdu pek gözel diyolar, pek met ediyolar bundan sonra ondan alacağım, varsın kirli olsun içine mi giriyo yoğurdun, dadı eyi olsun da yeter, gerisine bakma.
Komşu hemen söze girer:

—Va bacım hepisi mi eşgi olacak o eyle bi dek gelmiştir sana. Ben filancadan aldım, üstü başı da pek temiz keteni de gar gibiydi, içimize sine sine yedik, istersen haftaya ondan alalım, garının temizi başındaki ketenden belli olur. Ketenini yumayan garı nasıl temiz yoğurt çalacak. Garının temizi gılığından gıyafetinden belli olur” gibi yoğurt muhabbeti gelecek haftaya kadar devam eder.

Ayrıca Emirdağ yoğurdunun tadını bu coğrafyada başka il ve ilçelerde bulmak mümkün değildir. Yoğurt pazarı Emirdağ’ın salı pazarında varlığını bütün ihtişamıyla günümüzde de sürdürmektedir.

Bir de tarhanalık yoğurtlar vardır. Onlar da yağlı, yağsız diye ikiye ayrılır. Ağustos sonu ve eylül başı, tarhanalık yoğurdun satış zamanıdır. Hava güzelse süzme yoğurtlar kapış kapış gider, hava yağmurluysa pek itibar edilmez. Zira kış tarhanası bir haftalık işlemden sonra hazırlanıp yerli yerine konur. Yağmurlu havada tarhana kurutmak hem zahmetlidir hem de temiz olmaz. Bu yüzden hava şartları önemle takip edilir. Göceyle yapılan Türkmen tarhanası çok besleyici ve lezizdir. Ancak günümüzde teknolojinin getirdiği kolaylıkla buzdolabında uzun süre saklanabildiğinden Türkmen tarhanası daha çok taze olarak tüketilmektedir.

Rabia BARIŞ
( Emirdağ’da Yoğurt Pazarı başlıklı yazı Rabia Barış tarafından 11.08.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.