"İyi ağaç kolay yetişmez; rüzgar ne kadar kuvvetli eserse ağaçlar da o kadar sağlam olur."
J Willard Marriot
 
 
Çocuk yetiştirmek hiç de kolay değildir. Bilgi ister, deneyim ister, sabır ve sevgi ister. Bu konuda evde ebeveynlere okulda öğretmenlere çok iş düşüyor. Zira eğitim öğretim sadece ev ya da okulla sınırlı değildir. Eğitim evde başlar okul desteğiyle devam eder, öğretim de okulda başlar ev desteğiyle devamlılığını sürdürür. Eğitim ve öğretimde aile ve okul işbirliği çok önemlidir. Okul ve aile el ele vererek güçlü bir eğitimle ancak iyi ve sağlam basan çocuk yetiştirirler. Eğitim ne kadar sağlam olursa çocuk da o denli sağlam basar. Eğitimin zayıflığında ise çocuk en küçük bir olumsuzluk karşısında tıpkı çürük bir ağaç gibi yıkılır kalır...
 
Okullar açılalı bir kaç hafta oldu. Eğitim öğretimin ayrılmaz bir parçası olan görev ve ders çalışma birden bire evlerimizin baş köşesinin konuğu olarak yerini aldı. Baş köşe dedik ama bu çocuklar için ilk günlerde böyle değil. Hele hele birinci sınıflar için hiç de baş köşe konuğu değildir. Çocuğun alışık olmadığı bu iki sözcük davetsiz konuk gibi aniden gelir, hayatımıza girer. Evlerde ders çalıışma ve görev sendromu başlar. Çocuklarımız zorlu eğitim süreci boyunca hemen hemen her gün"Kızım görevin yok mu? Öğrenci değil misin? Oğlum derslerini bitirdin mi? Neden çalış mıyorsun? Ayyyy, ben bu çocukla ne yapacağım?" gibi sorularımızla karşılaşırlar.
 
Değerli anneler ve babalar, lütfen bu tür sorularımızla görev ve ders konusunu tatsız bir hale getirmeyelim."Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır." atasözündeki tatlılıkla yaklaşalım çocuklarımıza. Olumlu bir dil, ılımlı bir tutum çocuğu ebeveynlere daha çok yaklaştırır. Aşırı ısrarlar, dayatmalar, engellemeler, desteksizlik çocuğu görev ve dersten uzaklaştırdığı gibi, evlerde görev kavgalarına dönüşerek aile ile çocuklar arasında tatsızlıklara yol açabilir.
 
Oysa ki gözümüzün nuru, geleceğimizin umudu, canımızdan çok sevdiğimiz çocuklarımız bizden ilgi, alaka, destek, tatlı dil ve ılımlı yaklaşım bekler. Gün boyu okul aktiviteleriyle eve yorgun argın dönen çocuk eve gelince dinlenmek isteyecektir. Hatta kapıda kollarını açmış, çocuğunu bir an önce kucaklamak için bekleyen bir anne görmek isteyecektir. Huzurlu bir ev ortamı, güler yüzlü anne ve baba çocuğun mutluluğu için olmazsa olmazlardandır. Benim on yaşındaki yeğenim anasınıfı öğretmeni annesiyle her gün kapıdan içeri girdiklerinde "Anneciğim, sıcak yemek kokularıyla kapıdan içeri girmeyi ne kadar çok istiyorum, bilemezsin."dediği için annesi işine bir yıl ara verdi. İşte benim yeğenim de böyle biri. Mutlu olsun diye, isteği yerine getirildi. Her çocuk yeğenim kadar şanslı olmayabilir. Boşuna çocuk dememişler, her birinin ayrı renk ve ayrı kokusu vardır. İstek ve beklentileri ayrı ayrıdır. Anne ve baba çocuğunu iyi tanırsa sorun yok demektir. Dinlenme faslından sonra azıcık atıştırması için hazırlığımız omalıdır. Daha sonra oyun oynamasına imkan verelim. Arkadaşlarıyla oynayabilir, tv izleyebilir, bilgisayar oyunu oynayabilir, sizinle konuşmak hatta şımarmak isteyebilir. "Anne çık dışarı oynayalım." söyleyebilme rahatlığında olabilmelidir çocuğumuz. Bu istemlerine sert bir dille karşılık verdiğimiz zaman görev ve ders fobiye dönüşerek, çocuğun dolaysıyla da ailenin kabusu olur. Okul dönüşü dinlenme, oyun ve şımarma sürecinden sonra, "Bitanem, akşam yemeğinden önce birazcık çalışmak ister misin? Geri kalanını da yemekten sonra tamamlayabilirsin. " yaklaşımını denediniz mi? Denemediyseniz bugünden tezi yok deneyiniz. Bitir!" yerine " Bitirmek ister misin?" dendiği zaman; uykusundan da, oyunundan da ödün vererek bitirecektir görevini.

Görev yapma konusunda bazı çocuk destek ister. Hiç destek vermemek doğru değildir. Destek görmeyen çocuklar zorluklar karşısında desteksiz kalabileceği duygusuna kapılabilirler. Destek isteyen çocuğa yeterince destek vermeliyiz. Kalemi defteri elimize alıp biz yapmamalıyız, bunun yerine nasıl yapması gerektiği konusunda çocukları bilgilendirmeliyiz. Örnegin: Bilgiye nasıl ve nereden ulaşabileceğini, sözlükten nasıl yararlanabileceğini öğretmeliyiz. Yani yönlendirici, yol gösterici olmalıyız. Bunları kendi başına yapabilecek hale gelinceye kadar desteklemeliyiz. Böylece çocuklarımızın bilinçli ders çalışma alışkanlığını kazanmasına zemin hazırlmakla beraber; kendisiyle ilgilenildiğini hissettirerek duygusal gelişimine de katkımız olur. Kendi başına görev yapmayan çocuğa, OLUMLU BİR DİL VE ILIMLI BİR YAKLAŞIMLA görev yapmayı sevdirebilirsek zaman içinde desteksiz, sıkıntısız ve zevkle görev yapacak ve ders çalışacak hale geleceğini görürüz. Çocuğumuza rol model olmayı unutmamalıyız. Çocuğun da içinde bulunduğu aile içi toplantıda ailenin eğitim saati belirlenmelidir. Eğitim saatinde anne ve baba da kitap okumalıdır. Zira çocuğumuz bizim fotokopimizdir. Çocuk gördüğünü kopyalar.
 
Tüm bu olumlu ve ılımlı yaklaşımlara rağmen çocuğun görev yapmaya olan isteksizliği ve direnci devam ediyorsa vakit kaybetmeden öğretmenle işbirliğiyle okulun ya da başka bir birimin rehberlik hizzmetinden destek alınmalıdır.
 

Olumlu ve ılımlı yaklaşımlarla, olumlu ve ılımlı çalışmalar diliyorum...

Birsen İNAL 29.Eylül.2012

( Görev Ve Ders başlıklı yazı Birsen İNAL tarafından 29.09.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.